Şu an hâlâ şoktayım. Yani, şimdi Kevin beni seviyor mu ? Hem de ciddi anlamda ? Yok be...
Yok,yok. Olamaz böye birşey. Yani, birazda iyi düşünmek lazım, belki Kevin'in ikizidir bu ? Olamaz mı ?
Ah, kimi kandırıyorum ki ! Kevin beni seviyor. Acaba bunca zamandırda beni seviyor muydu? Tanıştığımız zamandan itibaren? Herneyse, bu adadan çıkar çıkmaz Kevin'in evinde kalmayı bırakacağım. Evet, belki de sokaklarda uyurum. Gece kafama böcekler çıkar felan.
Şimdi, önemli olan Kevin'in yüzüne bile bakmamak. Evet, bunu yapmalıyım. O değilde, kimle konuşuyorum ben ?
Evet, şimdi... Şu an herkes uyuyor. Hava gündüz olalı baya bir zaman oldu. Sıkılmıştım. Caroline ve Emily'i uyandıracaktım. Ama Caroline ve Emily'i uyandırmak için tekrardan Kevin'in yanına dönmem gerekiyordu. İyiki orada uyumamışım. Kevin'in ne yapacağı belli olmaz. Ne demek istediğimi anlamışsınızdır..
İnanmıyorum, Kevin uyumamış. En iyisi ben, uzaktan seyirci olarak kalayım. Herkes uyurken görmesin beni. Sonuçta bi adadayız birşey felan olur şimdi çığlıklarıma kim yetişecek?
Saçmalamıyorum, kesinlikle saçmalamıyorum. Yani, sadece Kevin'a çok sinirliyim.
Ben hâlâ uzaktan Kevin'a bakarken, Kevin birdenbire arkasını döndü. Yanıma doğru gelmeye başladı. Aynı şu filmlerdeki zombiler gibi. Ağır ağır yürüyordu. Ben de geri geri adımlar atıyordum. Evet, tek eksiğimiz korku müzikleri. Kevin bana daha fazla yaklaşmadan durdum ve konuştum:
- Ne diyeceksin?
- Ben... Ben özür dilerim, Anna.
İnanmıyorum ! Birde özür diliyor?! Bir özürle affedilecek şey mi yaptın, Kevin ?
Kevin'i daha fazla bekletmeden ona cevap verdim:
- Ne için özür diliyorsun ? Ha, beni öptüğün için. Kusura bakma ama, karşımda ölsen yine affetmem seni.
- Bilerek yapmadım. Gerçekten... Kafam bu aralar çok bulanık.
- Tamam.
- Tamam?
- Daha fazla kendini savunmaya çalışma diyorum. Savunulacak bir yönün yok da hani...
- Ne? Sırf birini sevdim diye suçlu mu oldum şimdi?
- Ya, kapasana çeneni sen!
Biz böyle tartışırken, Caroline ve Emily uyanmıştı. Nasıl bağırdığımızın farkında değildik...
Caroline, uykulu gözlerini açmaya çalışırken konuştu:
- Şurda uyumaya çalışıyoruz, farkında mısınız? Biraz daha sessiz olsanız, diyorum?
Emily:
- Çığlıklarınızı biraz daha ileride atarsınız, yanımızda değil.
Biz tip tip bakışırken, Kevin konuştu:
- Ben bağırmıyorum, Anna bağırıyor. Bana kapa çeneni dedi.
- Sen de dedirtmeseydin o zaman...
- Dedirtecek napmışım?
- Tamam, beni öpmen de birşey yok, tamam.
Caroline ve Emily birbirlerine kocaman açılmış gözlerle bakarken aynı ağızdan bağırdılar:
- Kevin, seni mi öptü?
Sanırım ağzımdan kaçırmıştım. Ya, aslında neden saklayacakmışım böyle bir olayı? Caroline ve Emily'de onun ne denli bir pislik olduğunu görsünler. Aa, pislik demeyeyim. Pislik kelimesini aşağılamak istemiyorum.
Caroline ve Emily'nin merakını gidermek amacıyla konuştum:
- Evet, doğru duydunuz. Bay Aşık, beni öptü. Ya, beni seviyormuş inanabiliyor musunuz?
Kevin:
- Bana Bay Aşık deme!
Caroline:
- Bir dakika... Kevin, seni seviyor mu? Siz sevgili misinniz?
Ben:
- Saçmalama! Iyy! Ben Kevin'la neden çıkayım ki? Ondan nefret ediyorum..
Kevin:
- Fazla abartıyor, değil mi?
Caroline ve Emily:
- Sen hiç konuşma !
Kevin:
- Güzel, kız dayanışması.
...............
DEVAMI 9. BÖLÜMDE ! VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN :*