8. BÖLÜM

935 54 5
                                    

Şu  an  hâlâ  şoktayım.  Yani,   şimdi  Kevin beni  seviyor mu ?  Hem  de  ciddi  anlamda ?  Yok be...

Yok,yok.  Olamaz  böye  birşey. Yani,  birazda  iyi  düşünmek  lazım,  belki   Kevin'in  ikizidir  bu ?  Olamaz mı ?

Ah,  kimi  kandırıyorum ki !  Kevin  beni  seviyor.  Acaba  bunca  zamandırda  beni  seviyor  muydu? Tanıştığımız  zamandan  itibaren?  Herneyse,  bu  adadan  çıkar  çıkmaz  Kevin'in  evinde  kalmayı  bırakacağım.  Evet,  belki  de  sokaklarda  uyurum.  Gece  kafama  böcekler  çıkar  felan. 

Şimdi,  önemli   olan  Kevin'in  yüzüne  bile  bakmamak.  Evet,  bunu  yapmalıyım.  O  değilde,  kimle  konuşuyorum ben ?

Evet,  şimdi...  Şu  an   herkes  uyuyor.    Hava  gündüz  olalı  baya bir zaman  oldu.  Sıkılmıştım.  Caroline ve Emily'i  uyandıracaktım.  Ama Caroline  ve  Emily'i  uyandırmak  için  tekrardan Kevin'in  yanına  dönmem  gerekiyordu.  İyiki  orada uyumamışım.   Kevin'in  ne   yapacağı  belli  olmaz.  Ne  demek  istediğimi  anlamışsınızdır..

İnanmıyorum,  Kevin  uyumamış. En  iyisi  ben,  uzaktan  seyirci  olarak  kalayım.  Herkes  uyurken  görmesin  beni.  Sonuçta bi  adadayız  birşey  felan  olur  şimdi  çığlıklarıma  kim  yetişecek?

Saçmalamıyorum,  kesinlikle  saçmalamıyorum. Yani,  sadece  Kevin'a çok   sinirliyim.  

Ben  hâlâ  uzaktan  Kevin'a bakarken, Kevin  birdenbire  arkasını  döndü.  Yanıma  doğru  gelmeye  başladı.  Aynı  şu  filmlerdeki  zombiler gibi.  Ağır  ağır  yürüyordu.  Ben  de  geri  geri  adımlar  atıyordum.  Evet,  tek  eksiğimiz   korku  müzikleri.  Kevin  bana  daha fazla  yaklaşmadan durdum ve  konuştum:

-    Ne  diyeceksin?

-  Ben...  Ben  özür dilerim,  Anna.

İnanmıyorum !  Birde  özür  diliyor?!  Bir özürle  affedilecek  şey mi yaptın, Kevin ? 

Kevin'i  daha fazla  bekletmeden ona cevap verdim:

- Ne  için  özür  diliyorsun ?  Ha,  beni  öptüğün  için.  Kusura  bakma  ama, karşımda  ölsen  yine  affetmem  seni.

- Bilerek  yapmadım.  Gerçekten...  Kafam  bu  aralar  çok  bulanık.

- Tamam.

-  Tamam?

-  Daha  fazla  kendini  savunmaya  çalışma  diyorum. Savunulacak bir  yönün  yok da  hani...

-  Ne?  Sırf  birini  sevdim  diye  suçlu  mu  oldum  şimdi?

-  Ya,  kapasana   çeneni  sen!

Biz  böyle  tartışırken,  Caroline ve  Emily  uyanmıştı.  Nasıl  bağırdığımızın  farkında  değildik...

Caroline,  uykulu  gözlerini  açmaya  çalışırken  konuştu:

- Şurda  uyumaya  çalışıyoruz,  farkında  mısınız?  Biraz  daha  sessiz  olsanız,  diyorum?

Emily:

-  Çığlıklarınızı  biraz daha  ileride  atarsınız,  yanımızda  değil. 

Biz  tip  tip  bakışırken,  Kevin   konuştu:

-  Ben  bağırmıyorum,  Anna bağırıyor.  Bana  kapa  çeneni  dedi.

- Sen  de  dedirtmeseydin  o zaman...

-  Dedirtecek  napmışım?

-  Tamam,  beni  öpmen  de birşey  yok,  tamam.

Caroline  ve  Emily  birbirlerine  kocaman  açılmış  gözlerle  bakarken  aynı  ağızdan  bağırdılar:

-  Kevin,  seni  mi  öptü? 

Sanırım  ağzımdan  kaçırmıştım.  Ya,  aslında  neden  saklayacakmışım  böyle  bir  olayı? Caroline  ve  Emily'de   onun  ne  denli  bir  pislik  olduğunu  görsünler.  Aa,  pislik  demeyeyim.  Pislik  kelimesini  aşağılamak  istemiyorum.  

  Caroline ve  Emily'nin  merakını  gidermek  amacıyla konuştum:

- Evet,  doğru  duydunuz.  Bay  Aşık,  beni  öptü.  Ya,  beni  seviyormuş inanabiliyor  musunuz? 

Kevin:

-  Bana  Bay  Aşık  deme!

Caroline:

-  Bir dakika...  Kevin,  seni  seviyor mu?  Siz  sevgili  misinniz?

Ben:

-  Saçmalama!  Iyy!  Ben  Kevin'la  neden  çıkayım  ki?  Ondan  nefret  ediyorum..

Kevin:

- Fazla  abartıyor,  değil mi?

Caroline ve  Emily:

-  Sen  hiç  konuşma !

Kevin:

-  Güzel,   kız  dayanışması.

...............

DEVAMI  9.  BÖLÜMDE  !  VOTE VERMEYİ  UNUTMAYIN :*

ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin