- CAROLİNE -
Hepimiz merakla Anna'ya bakıyorduk. Konuşmasına devam ediyordu:
- Burayı bulana kadar canım çıktı. Baya bir uzaklaşmış olmalıyım. Vaktimin çoğu zaten taşımakla geçti.
Ne zaman anlatacaktı ?! Sıkılıp sordum:
- Meraktan çatlıyoruz! Artık söyle de içimizi rahatlat.
Anna, hala nefes nefeseydi. O yüzden konuşmasına zorlukla devam ediyordu:
- Şey... Bir tekne buldum. !
Hepimiz birbirimize tip tip bakarken mutluluğun sevinciyle birbirimize sarıldık. Anna, bizi biraz gerilerde bırakmış olduğu teknenin yanına götürdü.
- ANNA -
O kadar multuydum ki sanırım sonunda buradan kurtulacaktık. Koşarak onları tekneyi bıraktığım yere getirdim. Kevin, somurtarak bize baktı:
- Bu tekne sağlam değil. Alt kısmında delik var.
Kevin'in söylediklerinden sonra hepimizin yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. Küçük bir umutla sevinmiştik ama hepsi boşaydı.
Emily:
- Kevin, sen erkeksin. Yani, belki bir odun felan bulup teknenin altına sabitleştirmeye çalışabilirsin.
Kevin, iç çekti:
- Saçmalama, Emily. Ne ile sabitleştirmeyi planlıyorsun? Çivi felan mı var buralarda?
Hepimiz bir kez daha ' of ' ladıktan sonra, herzamanki yerimize geri döndük.
Caroline:
- En azından tekneyi oturmak amaçlı kullanabiliriz.
Kevin, hızla ayağa kalktı ve suya doğru yöneldi:
- Artık ben daha fazla çaresizce bekleyemem.
Üçümüzde telaşla ona bakıyorduk. Ne yapmaya çalışıyordu? Gitmesine izin veremezdim:
- Kevin?! Nereye gidiyorsun?
- Bilmiyorum. Ama daha fazla burada bekleyemem. En azından şansımızı denememiz gerekiyor.
- Kaç aydır buradayız. Belki biri yardıma gelir.
- Gelselerdi şimdiye gelmiş olurlardı. Sizi bilmem ama ben daha fazla beklemek istemiyorum.
- Beni de mi burada bırakacaksın ?
Bunu dedikten sonra pişman olmuştum. ' Beni de ' dememin sebebi neydi ki? Dediğimi düzeltmek amaçlı konuştum:
- Yani bizi de mi?
- Anna.
- Efendim?
- Görüşürüz.
Kevin kadar odun birisi yok sanırım. Ben de önemli birşey diyecek sanmıştım. O değilde bana ne oluyor ? Sevmiyorum ben Kevin'i felan.
Kevin'in söylediklerinde birazcık doğruluk payı vardı aslında. Aslında tamamen doğruydu. Ben de gitmeliydim. Kevin, fazla uzaklaşmadan bende onun yanına doğru koştum. Arkamdan Emily bağırıyordu:
- Anna?! Nereye gidiyorsun ?
- Artık ben de beklemek istemiyorum.
- Ben de geliyorum.
Hepimiz birlikte yüzerken.. . Bir dakika. Caroline nerede?
Kevin ve Emily daha falza uzaklaşmadan onlara bağırdım:
- Caroline yok.
Kevin:
- Nasıl yok?
- Yok işte.
Üçümüzde, fazla uzaklaşmadan tekrar ' ada ' ya geri dönmüştük. Ama Caroline ortalıklarda gözükmüyordu. Hepimiz seslenmeye başladık. Ama hiç cevap gelmemişti.
Yaklaşık bir saat boyunca ona seslenmiştik ama hala cevap gelmemişti. Nereye gitmiş olabilirdi ki?
Kevin:
- İlk başta Anna, şimdi de Caroline kaçtı. Siz kızların nesi var anlamıyorum?
Kevin, herzamanki gibi saçma sapan konuşuyordu. Bu sefer ciddileştim:
- Ne diyorsun sen ya ? Caroline hala gözükmüyor ama sen kaçmaktan bahsediyorsun?
- Öyle. Beni sevdiğini kabullenemediğin için kaçtığını hepimiz biliyoruz, Anna. Caroline da Emily'i mi seviyor anlamadım?
- Seni felan sevmiyorum ben.
- Demek o yüzden öyle dedin.
- Ne dedim?
- Ne dediğini bilmiyormuş gibi konuşma, Anna.
- Tamam. Seni seviyorum. Oldu mu?
Kevin, bir süre bana baktıktan sonra konuştu:
- Ben...
Emily, konuşmamızı bölmüştü:
- Sizin aşk hikayelerinizle mi uğraşıcam ben, yoksa Caroline'ı bulmak için mi ?
Kevin:
- Ortada aşk felan yok.
Kevin ve ben birbirimize bakarken, Emily bağırdı:
- Olamaz!! Hemen yanıma gelin!
Biz, merakla Emily'nin yanına koşarken, yerde Caroline'ı yatarken gördük.
Hemen onun yanına çömeldim:
- İnanmıyorum!
Kevin, elini Caroline'nın boynuna nabzını kontrol etmek amaçlı koymuştu. Daha sonra ikimize baktı:
- Kızlar... n-nabzı atmıyor....
..................................
DEVAMI 12. BÖLÜMDE ..
YENİ BÖLÜMÜ EN AZ 3 YORUM 10 VOTE OLDUĞUNDA YAZICAM. :* ♥