20. BÖLÜM

595 35 25
                                    

Kevin'i  umursamamaya çalışarak Caroline'ların evine girdim.  Caroline'nın annesine selam verdikten sonra, hemen  kızların  yanına  gittim.

İçeri  girer  girmez,  Caroline direk  üstüme atıldı:

- Çabuk anlat!

Emily:

-  Çok geciktin,  neler  oldu?

Derin bir  nefes aldım ve  yatağa  uzandım:

-  Neler  olmadı ki?  Harika bir gündü...

Yüzümü  buruşturarak  konuşmama devam ettim. '' ... tabii Kevin en güzel  yerinde böldü. ''

Kızlara olan biten  herşeyi,  noktasına  kadar anlattım.  Paul'la  konuşmuş  olduklarımızı  aynı şekilde  onlara anlattım.  Tabii ki  kapının önünde  yaşananları da..

Emily:

- Bence  Kevin hâlâ seni  seviyor. Sana tam olarak nasıl bakıyordu?

-  Bildiğin  baştan aşağıya süzdü  işte.

Caroline:

-  Acaba ne diyecekti? Belki de seni sevdiğini  söyleyecektir.

-  Bilmem.  Sonuçta,  aramızı  o yaptı.  Biz sevgili  olduktan sonra söyleyeceğini pek düşünmüyorum.

Telefonumun  titremesiyle, üçümüz de  irkilmiştik. Yatağın  üzerine  koyduğum telefonu  hemen  elime aldım. Bana pek mesaj atan olmazdı.  Mesaj atanın  ' Paul ' olduğunu umarak,  ekran kilidini açtım.

Kevin'dan gelmişti. Pek de sevinmemiştim. Daha doğrusu  hiç  sevinmemiştim.  Kızların merakını  gidermek  için  mırıldandım.  '' Kevin'dan. ''

Caroline ve Emily  aynı  ağızdan  bağırdılar:

-  Ne yazmış, ne yazmış?!!

Mesaj da ''  Anna. Bugün  sana birşey söyleyeceğim demiştim ama  yalan söyledim.  Sadece seninle konuşmak istemiştim.  Sana geçen  hafta oteldeyken,  ' Seninle konuşmak  bile istemiyorum. ' demiştim.  Şimdi ise  pişmanım. Seninle konuşmayınca  kendimi  kötü  hissediyorum.  Espiri yapacak birilerini bulamıyorum. ''  yazıyordu. 

Mesajı,  kızların duyması için   sesli bir şekilde  okumuştum. Kevin'in aksine  ben onunla konuşmayı özlememiştim,  onunla konuşmak  istemiyordum ve onunla konuşmayınca kendimi  kötü  hissetmiyordum.  Espiri  duymak da istemiyordum.  Özetle ;   Kevin'i  istemiyordum.  O  olmayınca  hayatımda bir  eksiklik de olmuyordu.

Caroline:

-  Bence asıl şimdi  yalan söylüyor. Elbet  söyleyeceği birşey vardır.

Emily:

- Onu sevdiğini söyleyecekti, ama utandı.

Ben  ise ne düşüneceğimi  bilmiyordum.  Aslında düşünmek de istemiyordum.  Cevap verme gereksinimi  duymuyordum.

Bir süre sonra  telefonum tekrar  titredi.  '' Umarım  Paul'dan dır. ''  diye düşünerek, tekrardan  telefon kilidini hızla  açtım.  Ama yine Kevin'dandı.  

Mesajı yine sesli bir şekilde okudum.  '' Yarın saat  dörtde  sizin evin önüne  geleceğim.  Sana birşey  vermek istiyorum. ''  (  fesat  anlamayın fdsgf)

Caroline:

-  Ooo. Aşkını verecek aşkını.!

Emily:

ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin