Kevin'i umursamamaya çalışarak Caroline'ların evine girdim. Caroline'nın annesine selam verdikten sonra, hemen kızların yanına gittim.
İçeri girer girmez, Caroline direk üstüme atıldı:
- Çabuk anlat!
Emily:
- Çok geciktin, neler oldu?
Derin bir nefes aldım ve yatağa uzandım:
- Neler olmadı ki? Harika bir gündü...
Yüzümü buruşturarak konuşmama devam ettim. '' ... tabii Kevin en güzel yerinde böldü. ''
Kızlara olan biten herşeyi, noktasına kadar anlattım. Paul'la konuşmuş olduklarımızı aynı şekilde onlara anlattım. Tabii ki kapının önünde yaşananları da..
Emily:
- Bence Kevin hâlâ seni seviyor. Sana tam olarak nasıl bakıyordu?
- Bildiğin baştan aşağıya süzdü işte.
Caroline:
- Acaba ne diyecekti? Belki de seni sevdiğini söyleyecektir.
- Bilmem. Sonuçta, aramızı o yaptı. Biz sevgili olduktan sonra söyleyeceğini pek düşünmüyorum.
Telefonumun titremesiyle, üçümüz de irkilmiştik. Yatağın üzerine koyduğum telefonu hemen elime aldım. Bana pek mesaj atan olmazdı. Mesaj atanın ' Paul ' olduğunu umarak, ekran kilidini açtım.
Kevin'dan gelmişti. Pek de sevinmemiştim. Daha doğrusu hiç sevinmemiştim. Kızların merakını gidermek için mırıldandım. '' Kevin'dan. ''
Caroline ve Emily aynı ağızdan bağırdılar:
- Ne yazmış, ne yazmış?!!
Mesaj da '' Anna. Bugün sana birşey söyleyeceğim demiştim ama yalan söyledim. Sadece seninle konuşmak istemiştim. Sana geçen hafta oteldeyken, ' Seninle konuşmak bile istemiyorum. ' demiştim. Şimdi ise pişmanım. Seninle konuşmayınca kendimi kötü hissediyorum. Espiri yapacak birilerini bulamıyorum. '' yazıyordu.
Mesajı, kızların duyması için sesli bir şekilde okumuştum. Kevin'in aksine ben onunla konuşmayı özlememiştim, onunla konuşmak istemiyordum ve onunla konuşmayınca kendimi kötü hissetmiyordum. Espiri duymak da istemiyordum. Özetle ; Kevin'i istemiyordum. O olmayınca hayatımda bir eksiklik de olmuyordu.
Caroline:
- Bence asıl şimdi yalan söylüyor. Elbet söyleyeceği birşey vardır.
Emily:
- Onu sevdiğini söyleyecekti, ama utandı.
Ben ise ne düşüneceğimi bilmiyordum. Aslında düşünmek de istemiyordum. Cevap verme gereksinimi duymuyordum.
Bir süre sonra telefonum tekrar titredi. '' Umarım Paul'dan dır. '' diye düşünerek, tekrardan telefon kilidini hızla açtım. Ama yine Kevin'dandı.
Mesajı yine sesli bir şekilde okudum. '' Yarın saat dörtde sizin evin önüne geleceğim. Sana birşey vermek istiyorum. '' ( fesat anlamayın fdsgf)
Caroline:
- Ooo. Aşkını verecek aşkını.!
Emily: