Seversin, seversin, seversin... Yazmak kadar kolay olmasa da seversin zorluklarla. Zaten aşk, zorluk demek değil midir? Herşeye göğüs germek, kendi kalbinde yeni bir dünya kurmak, dahası o kurduğun dünyanın merkezine onu koymak hiç de kolay değildir. Ama sen pes etmezsin, o olmazsa yakın bu dünyayı dersin. Çünkü düzen onun için kurulmuştur.
Peki ya o ne yapar? Gelir senin kurduğun dünyanın merkezine yerleşir. İstediği herşeyi elde etmişcesine o dünyanın sahibini köleleştirir. Artık en ufak itaatsizlikte kovar onu kendi dünyasından. Terk etmektir bunun adı. Git der ama her zaman giden kendisi olur. Nereye gittiğini bile bilmezsin. Yanarsın, söndürenin olmaz.
Sonra birgün karşısına çıkmak istersin, çıkarsın. Belki de yaptığın en aptalca şeydir bu. Ama şu bir gerçek ki yaptığın en büyük hatadır. Çünkü o çoktan başkasının olmuştur. Başkasının gözlerine bakmış, başkasının ellerini tutmuş, başkasının tenine dokunmuştur. O artık senin sadece geçmişindir. Kalbinde kurduğun dünyada yaktığın ilk ya da son kişidir. Onu yakarken içinde, kendini de yakarsın, söndürenin olmaz.
"Geçmişte kalırsan sadece acı çekersin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
Non-FictionGüzel olan Eylül değil Eylül'le gelenmiş meğer. Ben sadece mevsimine aldanmışım.