Yine bir Eylül akşamı...
Gözlerini göremediğim mesafeler sis olmuş önümde. Bir adım atsam kalbine düşeceğim. Ama korku sarmış her yanımı. Attığım adım ya kalabalığa çıkarsa? O zaman ben kaybolurum, herkes olurum. Atmadım adımımı. Gözlerin aklımda, ayaklarım ise bir adım geride kaldı.
Şuan kalbindeki kalabalıktan çıkardığın biri senin ellerini tutuyor. Parmak izleri yanaklarını kirletiyor. Gözleri gözlerine düşman. Farkında değil misin? Her tenine dokunuşu günahkar. Bilmeden saçlarından bir kaç tel bıraktığın o omuzda kime güldüğünün farkında değil misin?
Aç gözlerini. Karşında duran binlerce yoldan birinde yürü. Tereddüt etme adımlarından. Kime gittiğini düşünme. Kime gidiyor olabilirsin ki? Zaten tüm yollar bana çıkıyor. Sadece yolun kenarında rastladıkların aklını karıştırıyor. Yollar sana farklı görünüyor. Kendini göstersen karşı caddeden, ben sana koşarak gelirim. Aslında kokunu almam bile yeter sana koşmam için. Önemli olan o yola çıkabilmen. Ayak seslerinden tanırım seni. Gittiğin gün çok dinlemiştim ben nasıl olsa o sesi. Ama gelirsen, gittiğin gün yaptığımı yapmam. Oturup gidişini izlemek yerine, koşarak gelişine sarılırım.
"Kaybol sokaklarımda. Adımların alışsın gönlüme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eylül
No FicciónGüzel olan Eylül değil Eylül'le gelenmiş meğer. Ben sadece mevsimine aldanmışım.