BÖLÜM 17 *Değişim*

3.3K 281 62
                                    

Sen ruhuma cemre diye damladıktan sonra ben nu bedeni neyleyeyim?
Aşk da sen...
Hasret de sen...
Ben de sen...

AFİFE'DEN

Hayat o kadar garip ki. Dün asla yapmam dediğim şeyleri bugün uyguladığım halde içimde en ufak bir çelişki hissetmiyorum. Neler oluyor bana böyle. Ne ara nefret ettiğim bir kız hakkında bu kadar iyi hissetmeye başladım.

Bir zamanlar ölmesini istediğim kız için nasıl olurda bu kadar önyargısız olabilirim.

Yanımdayken kendimi huzurlu hissediyorum. Sanki ruhumun ihtiyacı olan her ilacı kendisinde barındırıyormuş gibi.

Bu olanlar beni her ne kadar şaşırtsada artık kabullenmeye başlamıştım. Hayatımda ilk defa böylesine içten mutlu olmayı başarabilmişken ona halâ kin beslemem imkansızdı zaten.

Bir yandan ona olan önyargılarım yıkılırken bir yandan da acayip bir rahatsızlık duyuyordum tüm bedenimde. Sanırım bu duygunun adı vicdan azabıydı. Çok kötü bir histi bu.

Ona yaptıklarım yenilir yutulur şeyler değildi. Buna rağmen bana sanki hiçbirşey olmamış gibi davranması çok garibime gidiyordu.

Haa bide dün gördüğüm rüya var tabi. Yaptığı yorum ilk başta bana çok kötü hissettirsede bir süre sonra etkisi geçmişti. Şu andaysa üniversitenin kampüsünde oturmuş sadece düşünüyordum.

Gökyüzüne baktım. Daha önce benim için hiçbir değeri olmayan şu mavi renk, beyaz bulutları düşündüm. Bunlar gerçekten de tesadüf eseri mi oluşmuştu. İyide eğer öyleyse gökyüzü nasıl bu kadar kusursuz olabiliyordu.

İnsanların yaptıkları en mükemmel icat bile belli bir süre sonra bozulurken, milyonlarca yıldır var olan bu gökyüzünü nasıl olurda tesadüfler yapabilirdi. Bu tamamen akıl ve mantık dışıydı.

Düşüncelerimi gözlerimin önünde sallanan bir el bozdu.

-" Adaa! Nereye daldın öyle?"

Başımı çevirmemle bana sırıtan Can'ı gördüm. Bu çocuk hiç akıllanmayacaktı herhalde. Artık iyi bir ayar vermenin zamanı gelmişti.

-" Yine mi sen!! Ne istiyorsun Can! Bırak artık peşimi! Sana kaç defa daha söyleyeceğim ha!"

Gülümseyen yüzü bir anda solmuş yerini çatık kaşları almıştı. Kendince masum bir yüz ifadesiyle konuştu.

-" Ben sadece seni görmek istedim."

-" Verdiğin sözü unuttun galiba? Hani birdaha karşıma çıkmayacaktın? Bu kadar mı senin dürüstlüğün? Daha verdiğin bir söze bile sadık kalamıyorsun!"

Hemen yerimden kalkıp ilerlemeye başladım. Bu dünyada bana huzur yoktu. Adımlarımı hızlandırıp üniversitenin çıkışına doğru ilerledim. Bugün arabamla gitmeyecektim. Biraz hava almam lazımdı.

Ağaçlık alanda bir süre yürüyüp temiz havayı içime çektim. Bu uzun sürmemişti ki arkadan çatırtı sesleri duydum, arkamı döndüğümde hiçkimseyi görememiştim. Boşu boşuna evham yapmak istemiyordum. Ama içimi bir huzursuzluk kaplamıştı.

Yaklaşık yarım saat sonra arabamı almak için üniversiteye tekrar ilerledim.

Arabamı alıp eve doğru sürdüm ama içimdeki huzursuzluk bir türlü peşimi bırakmıyordu. İkidebir dikiz aynasından arkayı gözetliyordum. Görünürde bir tuhaflık yoktu. Sanırım Zeynep'in yaptığı rüya yorumları etkisini halâ gösteriyordu.

-" Saçmalama Afife kendine gel. Saçma bir rüya yorumu için huzurunu bozma" dedim kendi kendime.

Yollar ıssızlaşmaya başlayınca hergünkü gibi yine gözlerimi devirdim. Huy olmuştu artık.

HAYATIMA HAYAT (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin