quattordici

5.8K 613 297
                                    

Kırmızı plastik bardaklar, insanı sağır edebilecek yükseklikte bir müzik, deli gibi dans eden sarhoşlar ve sevişen çiftler. Klasik cumartesi partileri.

Jungkook'un yakın arkadaşı Hoseok'un evindeydik ve neredeyse bütün fakülte buradaydı. Hoseok bilindiği kadarıyla epey zengindi, hatrı sayılır bir popülerliği vardı ve lüks evinde düzenlediği partiler artık bir gelenek haline gelmişti.

"Pislik herif." Jennie bakışlarını Yoongi ve kucağında fazlasıyla samimi bir halde oturan kıza diktiğinde mırıldandı. "Ondan nefret ediyorum."

Gözlerimi devirdim. "Onu seviyorsun."

Bakışlarını Yoongi ve kızdan bir saniye bile ayırmazken, sözlerimi tamamiyle görmezden geldi ve elindeki bira dolu bardağı hızlıca kafasına dikti.

"Biraz hava almaya gidiyorum, geliyor musun?"

Kafasını hayır anlamında sağa sola salladığında halen öfkeli gözleri, kucağında oturan kızın kulağına bir şeyler fısıldayan Yoongi'deydi. Bir an onu burada tek başına bırakmak konusunda tereddüt ettim. Sonuçta o Jennie'ydi. O kızın ve Yoongi'nin suratını dağıtması, şu an bu partide bulunan hiç kimseyi şaşırtmazdı. Endişemi fark etmiş olacak ki, bakışlarını kısa bir anlığına bana çevirdiğinde gözlerini devirdi. "Bir şey yapmayacağım Lisa, git hadi." Söylediklerine inanmayan tarafım ağır basıyor olsa da, gerçekten oksijene ihtiyacım olduğundan yanından ayrılmak mecburiyetinde kaldım ve bahçeye doğru yöneldim. Dışarı çıkıp temiz havayı içime çektiğimde ise, biraz da olsa rahatlamış hissediyordum kendimi. Alkolü bugün biraz fazla kaçırmıştım ve haliyle de bu durum, midemin alt üst olmasına sebebiyet vermişti.

İçerdeki bunaltıcı ve yoğun kalabalığın aksine geniş bahçede çok az kişi vardı ve ortam sakindi. Telefonuma gelen birkaç bildirimi incelerken, birinin adımı seslenmesiyle başımı sesin geldiği yöne çevirdim.

Sinir bozucu bir sırıtışla bana bakan eski erkek arkadaşım Jackson'ı görmek, midemin imkanı varmış gibi daha da çok bulanmasına neden oldu. Suratımı buruştururken homurdandım. "Ne var Jackson?"

Bana doğru birkaç adım daha atarak aramızdaki mesafeyi azalttığında, gördüğü şeye oldukça memnun kalmış bakışları yüzüm hariç bütün bedenimde dolaştı. Suratımı buruşturduğumun dahi farkına sonradan vardım. "Yanına gelmem için illaki bir sebep olması mı gerekiyor, bebeğim?"

Utanmazca kurduğu cümleye gözlerimi devirirken, gözümün önüne gelen saçlarımı arkaya savurdum yavaşça. "Benimle böyle konuşmayı kes, iğrençsin."

Dudaklarımdan tiksintiyle dökülen kelimeleri hiçbir şekilde umursamazken, elinde tuttuğu içki dolu bardağı tek bir dikişte bitirdi ve boş plastik bardağı yere fırlattı. "Neden," dedi alaylı ifadesi suratındaki yerini korurken. "Sevgilin mi kızar yoksa?"

Kaşlarımın çatılmasına engel olamazken, "Saçmalamayı kes, benim sevgilim yok." diye çıkıştım ona.

Jackson'ın dudaklarından histerik bir gülüş döküldü. Bana biraz daha yaklaşıp aramızdaki mesafeyi en aza indirdiğinde, tam üstüne kusma isteğimi bastırmaya çalıştım. Gerçekten midemi bulandırıyordu.

Alaylı ifadesi yavaşça kayboldu. "Yalan söyleme Lisa," dedi ciddi bir ses tonuyla. "Bütün okul sevimli erkek arkadaşınla kafeteryanın ortasında ettiğiniz kavgadan bahsediyor. Gerçekten haberinin bana gelmeyeceğini mi düşündün?"

Söylediklerine şaşırmamıştım, okulun gözde(!) öğrencileriydik ve insanlar bizi tanırdı, bizim hakkımızda her daim konuşurdu. Bu tarz durumlara alışkındım ve üstümdeki bakışları görmezden gelebilirdim ama üzüldüğüm tek konu, Taehyung'u da bu karmaşık ve saçma ortama, kendimle beraber sürüklemek zorunda kalmamdı.

bittersweetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin