otto

5.9K 602 408
                                    

Kafamı karıştıran birkaç şey vardı. Mesela, en yakın arkadaşlarımla bile paylaşmadığım, ruhumda derin izlerini taşıdığım ve benim için en hassas olan bu konuyu Taehyung'a nasıl anlatabilmiştim? Ya da onun yanında iddia mevzusu neden tamamen aklımdan uçup gitmişti? Onunlayken neden bu kadar iyi hissetmiştim ve en kötüsü, neden onu öpmek istemiştim?

Taehyung gerçekten çok iyi bir insandı. İlk tanıştığımız zaman benden hoşlanmadığı halde bile bana İtalyanca öğretmeyi kabul etmişti. Benimle takılmak istemediği zamanlarda, yine beni kırmamak adına kabul ediyordu teklifimi. Dün üzgün olduğum için beni mutlu etmek adına çabalamıştı. Samimiydi ve diğer insanlar gibi bunu kanıtlamaya ihtiyacı yoktu, onun gözlerine baktığınız zaman görebiliyordunuz çünkü bunu. Birlikte geçirdiğimiz bu kısa zaman diliminde, bunu açıkça görmüştüm.

Vicdanım beni yoklamaya başlamıştı çoktan. O bana karşı bu denli iyi olmasaydı yalan söylemek bu kadar zor olmayacaktı belki ama içten içe biliyordum ki, Taehyung kesinlikle bunu hak etmiyordu.

"Ne düşünüyorsun?" Jennie'nin sesi düşüncelerimi böldüğünde ona çevirdim bakışlarımı. Dersimizin başlamasına yarım saat vardı ve biz vakit gelene kadar kafeteryada zaman öldürüyorduk.

"Hiç," dedim derin bir nefesi içime çekerken. "Dalmışım." İnanmayan gözlerle bana baktığında çoktan soğumuş olan sıcak çikolatasından bir yudum aldı.

"Lisa," dedi dikkatle yüzümü incelerken. "Bana anlatabilirsin."

Anlatabilir miydim? Emin değildim. Sürekli takıldığım bir arkadaş grubum vardı ve Jennie'de onlardan biriydi ama biz "sonsuza dek en yakın arkadaşlar" tarzı bir olaya sahip değildik. Biz popülerliğini yitirmek istemeyen ve bunun için birlikte takılan bir avuç zengin salaktan başka bir şey değildik. En azından ben, öyle olduğumuzu düşünüyordum.

"Sadece Taehyung'un yanındaki kız işimi zorlaştıracak gibi, onu düşünüyordum." dedim başımla onların olduğu masayı işaret ederken. On dakika kadar önce gelmişlerdi ve Taehyung bana sadece baş selamı vererek Rosé denen kızla arka taraflarda bir masaya geçip oturmuştu. Belli etmemeye çalışarak bazen onlara bakıyordum ve gördüğüm tek şey, Taehyung'un kıza olan içtenlikle gülüşleri oluyordu. Jennie'ye söylediklerim yalan sayılmazdı aslında, o kızdan hoşlanmıyordum. Ama bunun sebebi aptal iddiamda gördüğüm bir engel olması değildi. Onu kıskanmıyordum da. Sadece, hoşlanmıyordum işte.

"Aralarında bir şey mi var acaba?" diye sordu Jennie onların olduğu masaya bakarken. Benimde bakışlarım kendime engel olamadığımdan arkaya döndüğünde, beklemediğim bir an da Taehyung ile göz göze geldim ve yakalanmanın verdiği utançla hızla önüme döndüm. Ah, resmen onları gözetlerken yakalanmıştım.

Tanrım, ne rezillik ama!

"Hadi kalkalım," dedim aniden eşyalarımı toplamaya başlarken. "Ders neredeyse başlayacak." Jennie ilk önce afallasa da lafımı ikiletmedi ve o da hemen bana ayak uydurarak peşimden geldi. Bir kez bile onlara dönüp bakmadan hızlıca dışarı çıktığımda, Jennie bir yandan bana yetişmeye çalışıyor, bir yandan da aniden değişen bu ruh halimi sorguluyordu.

"Ya Lisa, ne oldu birden?"

"Hiçbir şey," dedim kısaca. "Sadece sıkıldım."


Oldukça sıkıcı geçen dersimin ardından diğerlerine işlerim olduğuna dair küçük bir yalan söylemiş ve onların bir yerlere gitme teklifini reddederek direkt eve gelmiştim. Canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Tek planım, evde beni boğan düşüncelerimle beraber ölmeyi beklemekti.

bittersweetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin