Evde yalnızdım, yine. Taehyung'un gitmesinin üzerinden saatler geçmiş, güneş çoktan batmıştı ve ben içimde körüklenen bir sıkıntıyla öylece oturuyordum. Aramalara, gelen mesajlara cevap vermemiştim çünkü öyle bir kasvet sarmıştı ki ruhumu, birini görmeyi bırakın konuşmak dahi istemiyordum. Hani olur ya, sebebini bilmediğin bir şekilde kötü hissedersin kendini. Kalbine bir ağırlık çöker, kötü bir şey olacağından eminsindir ama ne olduğunu bir türlü çözemesin, tam olarak öyle bir duygu yaşıyordum şu an.
Koltukta uzanıyordum, televizyonda rastgele bir kanal açıktı ve bilmediğim bir dizi dönüyordu geniş ekranda. Kapının açılma sesini işittiğimde, hızlıca uzandığım koltuktan doğruldum. Annem, tanımadığım bir adam ve benim yaşlarımda bir kız içeri girdiğinde kaşlarım çatıldı istemsizce. Annem beni gördüğüne pek de sevinmediğini belli eden surat ifadesiyle bana bakıyorken, sahte bir tebessüm yerleştirdi dudaklarına. "Lalisa, evde olmanı beklemiyordum."
Kaşlarım daha çok çatıldığında oturduğum koltuktan kalktım ve üstümdeki pijamaları umursamadan evimize gelen adamı ve tıpkı benim gibi, beni dikkatle süzen kızı inceledim. "Tanıştırayım," dedi annem sahte gülüşü yüzündeki yerini korurken. "Bay Kang ve kızı Seulgi." Başımı eğerek selamladıktan sonra odama çıkmak için merdivenlere yöneldim. "Sanırım çalışacaksınız, ben sizi rahat bırakayım."
"Aslında," dedi annem kolumdan tutup beni kendine doğru çekerken. Bu kadının bugün nesi vardı böyle? "Senin de burada olman iyi oldu. Ne zamandır seninle konuşmak istediğim bir konu vardı." Kaşlarım şaşkınlıkla havalanırken sadece devam etmesini bekledim.
"Sana daha önce söylemek isterdim ama bilirsin, ani gelişti," dedi Bay Kang'a bir bakış atarken. "Bay Kang ile evlenmeye karar verdik." Yaşadığım şoku anlatabilecek bir kelime bulamıyordum. Evlenmek gibi büyük ve önemli bir kararı alırken benim fikrimi bile sormamıştı. Umurumda değildi, gerçekten annem umurumda değildi ancak sonuçta birlikte yaşıyorduk ve her şeyden önemlisi, onun kızıydım. Bana bunu nasıl bu kadar geç söyleyebilirdi?
Dudaklarıma zoraki bir gülümseme yerleştirdiğimde Bay Kang'a baktım. Meraklı gözlerle beni izliyordu. "Tebrikler." Dedim samimi olmasını umduğum bir sesle.
Derin bir nefes alan Bay Kang'da gülümsememe karşılık verdi. "Teşekkür ederim, Lisa. Onayın bizim için önemliydi."
Yalan. Benim fikrim onlar için önemli falan değildi.
•
"O hafta sonu gerçekten çok eğlenmiştim Bayan Manoban, tekrardan teşekkür ederim." Salondaki geniş yemek masamızda oturuyor, annem ve hayatıma bir an da dahil olan insanların sohbetlerini dinliyordum. Annemin Bay Kang'ın kızı Seulgi ile alışveriş yaptıklarını, beraber kayak yapmaya gittiklerini, bazı hafta sonları dağ evimize gidip beraber vakit geçirdiklerini öğrenmiştim.
Bunların hiçbirini benimle bir kere bile yapmamıştı.
Seulgi ile bakışlarımız arada kesişiyordu ve hislerim diyordu ki, benden hoşlanmamıştı. Umurumda değildi, benimde ona bayıldığım söylenemezdi ama yine de itiraf etmek zorundaydım ki, onu kıskanmıştım. Annem ile olan sohbetini, birlikte geçirdikleri vakitleri, annem ile olan gülüşmeleri, asla sahip olamadığım bu özel anların hepsini kıskanmıştım.
"Peki Lalisa," dedi Bay Kang. "Okul bitince şirketin başına geçeceksin, değil mi?" Bir an da sorduğu soru ile afalladım. "Aslında hayır, yurtdışına gitmeyi planlıyorum."
Annem alay dolu bir gülüş attığında bakışlarımı Bay Kang'dan ona çevirdim. "Sen onun dediklerine aldırma, tabiki şirketin başına geçecek." Kaşlarım çatılırken, sakinliğimi korumaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bittersweet
Fanfictionlalisa manoban güzeldi, popülerdi ve bunun farkındaydı. elde edemeyeceği tek bir kişinin dahi olmadığına oldukça emindi, ta ki kim taehyung ile tanışana kadar.