2

8.4K 463 61
                                    

"Bir saniye, NE?!"

Jungkook bana şok içinde bakıyordu. Aslında hepsi çok şaşırmıştı ama en fazla reaksiyon veren kişi Jungkooktu.

"Gerçekten geçiçi menajer olarak bu kızı mı getirmişler? "

Bu kız? Ne sanıyor ya kendini? Tamam genç olabilirim ama işimde gayet iyiydim.

"Tamam şaşırıyor olabilirsiniz ama ben küçük bir kız çocuğu değilim. İşimde gayet de profesyonel biriyim." Jungkook alayla güldü.

"İddiaya girerim benden küçüksündür."

"Seninle yaşıtım ben. Artık olaya geri dönebilir miyiz?" Artık gittikçe sinirleniyordum. Eğer gerçekten biraz daha konuşmaya devam etseydik Jungkook un üzerine uçabilirdim. Namjoon bana hak verircesine başını salladı.

"Mina haklı, Kook. Sakin ol lütfen."

Teşekkür edercesine gülümsedim ve üyelere göz gezdirdim. Jungkook hariç hepsi gayet memnun duruyordu. Neden buna bu kadar takmıştı anlamamıştım.

"Şimdi size olayı özet geçeyim. Bir aylığına size menajerlik yapacağım. Maknae ile yaşıt olabilirim ve yaşım menajerlik için küçük olabilir ama işimde gayet ciddi ve profesyonel davranırım. Bu konuda asla şüpheniz olmasın. Umarım bu bir ayı sorunsuz bir şekilde geçirir ve atlatırız."

Gülümsedim ve üyelerin tepkilerine bakmak için gözlerimi üzerlerinde gezdirdim. Surat ifadelerinden bir sorun olmadığı anlaşılıyordu. Sanırım kendilerinden küçük olmam problem yaratmamıştı, Jungkook hariç. Çok umursamadım.

Genel olarak memnunlarsa her şey yolundaydı.

Jungkook ile göz gözeydik ve ben gözlerimi ondan ayıramamıştım. Neden böyle oldu ki bu? Şu an ne yaptığımı fark eder etmez hemen gözlerimi kaçırdım.

"Yaşın sorun değil. İşini gayet güzel bir şekilde yaptığın sürece hiçbir sıkıntı yaşanmaz aramızda." Yoongi sözlerini bitirdikten sonra gülümsemişti. Ben de ona gülümsedim ve konuşan Hoseok'a baktım.

"Bence gayet eğlenceli olabilir." Hemen Taehyung söze girdi.

"Arkadaş olabiliriz öyle değil mi?" Bunları söylerken ikisi de gülümsemişti. Ben de onlara gülümsedim.

"Tabii ki olabiliriz. Çok mutlu olurum."

"Bir ay boyunca birlikteyiz ve bu süreci iyi bir şekilde geçirmeliyiz." SeokJin'e hak verircesine kafam salladım.

"Benim şimdi gitmem gerek. Malum hazırlanması gereken program, yapılması gereken bir sürü de iş var. Size iyi çalışmalar beyler." Gülümseyetek el salladım ve pratik odasından ayrıldım.

Üzerimde ise hala Jeon Jungkook'un bakışlarının ağırlığını hissediyordum. Farklı bir çekiciliği vardı. Bu inkar edilemez bir gerçekti. Yapılı vücudu, kemikli yüzü, tavşan dişleri...

Mina kendine gel. Menajersin sen. Senin işin onları idare etmek, çekiciliklerini sorgulamak değil. İşini düzgün yapmalısın.

Bay Lee'nin odasına - geçici olarak benim olan odaya - girdim ve elimdeki programları incelemeye başladım.

Çok yoğunlardı. Bu kadar popüler olmanın zorluklarından biriydi galiba. Konserler, fotoğraf çekimleri, katılacak programlar, yapılacak röportajlar, yayınlar, reklam çekimleri ve daha bir sürü şey...

Cidden çok yoruluyor olmalılardı. Tüm bu düşüncelerimi bölen şey ise çalan telefon olmuştu.

"Tamamdır, iyi günler." Tam telefonu kapatmıştım ki tekrar çaldı.

"Evet benim... Hayır malesef... Bunu yapamazlar, hayır... Şuan hiçbir şekilde boş vakitleri yok... Evet... İyi günler."

Beni Bangtan'ın başka bir programa katılıp katılamayacağı ile ilgili arıyorlardı. Tüm gün boyunca bir sürü telefon almıştım; röportaj, reklam çekimi, programa katılım...

Ama gerçekten o kadar dolulardı ki. Kendileri için ayrılmış vakitleri şu ay içinde oldukça azdı.

Ben de gerekli olmayan teklifleri reddediyor, gerekirse Bang PD-nim ile görüşüyordum. Kendilerine ayrılmış olan vakti olabildiğince boş tutmaya çalışıyor hatta yaratmaya çalışıyordum. Onlar insandı, robot değil.

Mesela saat sabah 7'den itibaren koşuşturma onlar için başlayacaktı. İlk önce fotoğraf çekimi daha sonra albüm çalışmaları ve ödül töreni. Ertesi gün başka bir ödül töreni, başka bir koşuşturma...

Aşırı tempolu bir yaşamları vardı ve ben bu tempoya nasıl ayak uyduracaktım?

Manager|♧|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin