6

6.9K 398 56
                                    

Uyandığımda tanıdık bir odada, bir yatağın üzerindeydim. Dün en son hatırladığım pratik odasında Jungko- Bts'i izlediğimdi. Şimdi ise bir odada açmıştım gözlerimi.

Yavaşça yattığım yataktan doğruldum. Gözlerimi karşımdaki saate çevirdim. Saat 8 e geliyordu. Etrafıma baktım. Fark ettiğim gerçek ile gözlerim kocaman açılmıştı.

Jungkook'un odasında, daha da beteri onun yatağındaydım.

Hemen yataktan fırladım ve kendimi odadan dışarı attım. Odadan çıktığımda hepsinin salonda oturduğunu gördüm.

"Günaydın Mina." Beni ilk fark eden kişi Jin oppa olmuştu.

"Günaydın. Gerçekten çok özür dilerim. Pratik odasında nasıl olduysa uyuyakalmışım. Benim size menajerlik yapıp sahip çıkmam gerekirken siz bana yapmışsınız resmen. "

Bunları söylerken başımı eğmiş ellerimle oynuyordum. Gerçekten kendimi küçük bir çocuk gibi hissediyordum.

"Hey, bu sorun değil. Saat 4.30 du resmen Mina. Uyuyakalmış olman gayet normal."
Namjoon oppanın söyledikleri bir nebze rahat hissetmemi sağlamıştı.

"Hem hepimiz seni bize menajerlik yapan herhangi biri gibi değil kız kardeşimiz gibi görüyoruz." Hoseok oppanın gülümsemesi ve söyledikleri benim de gülümsemei sağlamıştı.

"Gerçekten mi? Gerçekten böyle mi hissediyorsunuz?"

Yoongi oppa başını sallayarak konuşmuştu "Evet, herhangi biri değilsin. Seni sevdik." Kafamı kaldırdım ve gülümsedim. Ben de onları seviyordum.

"Bu benim için geçerli değil." Jungkook aniden söze girmişti.

"Ne?" Şaşırmıştım.

"Seni kız kardeşim gibi görmüyorum. Benim için geçerli değil." Sanırım ne hissedeceğimi bilemiyordum. Sevinmeli miydim üzülmeli mi?

"Nasıl yani?" Jimin sorarcasına Kook'a baktı.

"Onun bizimle olmasından hoşnut değil misin?" Tae de Kook'a şaşkınlıkla bakıyordu.

Kendimi garip hissetmiştim. Sanırım sevilmiyordum. Cidden benden hiç mi hoşlanmamıştı?

"Hyung, lafı nerenizden anlıyorsunuz? Ben öyle bir şey söylemedim, sakin olun. Mina benimle yaşıtken onu nasıl kardeşim gibi görebilirim? Asıl sizin kardeşiniz olan biziz."

Üyeler gülmeye başlamıştı. Rahatlamıştım ve sevinmiştim. Onun beni kız kardeşi olarak görmemesi nedense hoşuma gitmişti.

"Aish! Kook ve onun yaş sorunsalı." Yoongi oppanın söylediklerine üyeler gülerek karşılık verirken Jungkook ise kaşlarını çatarak karşılık vermişti.

En sonunda Kook dayanamayıp gülmeye başlamıştı. Hep birlikte gülerken aklıma gelen şeyle bir anda duraksadım.

"Beyler şimdi saat 11'de yapmanız gereken bir röportaj var. Sonra ise saat 7'de başlayacak olan ödül töreniniz. Hazrılanmanız gerek yani. Toparlanın haydi."

Hepsi onaylarcasına kafasını salladı ve ayaklanıp hazırlanmaya başladılar. Yaklaşık 15 dakika sonra evden ayrılmıştık.

Kısa bir süre sonra şirkete gelmiştik. Onlar pratik odasında son provalarını yaparken ben de röportajda sorulacak soruları kontrol ediyordum. Genel olarak sorulara baktığımda hepsinin BTS'in cevaplayabileceği sorular olduğunu gördüm.

İşim bittiğinde Bangtan beylerin yanına gittim. Makyöz ve stilist unnieler onları hazırlıyordu. Ben de bu sırada aynadan kendime baktım. Yüksek belkot pantolon, stiletto, askılı body ve üzerine bol gömlek.

Güzel görünüyordum ama onlar benden kat kat güzeldi.

Hepsi hazır olunca arabaya bindik ve röportaj olacak -ortak belirlediğimiz- alana gittik. Vardığımızda ise karşı tarafın geldiğini ve çoktan hazırlıklarını tamamladıklarını gördük.

Onlar röportaja başlamış ben de bu sırada elimdeki ajandadan tekrar program ayarlaması yapıyordum. Ancak röportajda sorulan bir soru tüm dikkatimi oraya yönlendirmeme sebep olmuştu.

"Çok güzel şarkılar yazıyorsunuz. Peki size bu şarkı sözlerini yazdıran birileri var mı hayatınızda?"

"Ah, hayır yok. Biz kariyerimize odaklıyız. Armylerin varlığı da bize yetiyor zaten."

Soruyu Namjoon yanıtlamıştı. Diğerleri ise başını sallamakla yetinmişti. Aslında onların da sevgililerinin olmasını isterdim. Birlikte güzel vakitler geçirebilecekleri, aşkı ve sevgiyi tadabilecekleri..

Bir yarım saat sonra ise röportaj bitmişti. Arabaya bindikve oradan ayrılıp yola çıktık. Yapılması gereken bir şey daha vardı.

"Şimdi yapılacak şey ödül törenine katılmak mı sadece?" Hoseok sormuştu soruyu.

"Aynen öyle. Saat 7 de başlayacak. Ama bizim daha erkenden gidip oradaki hazırlıklarımızı tamamlamamız gerekiyor. O yüzden şimdi yurda gidiyoruz. Siz duşunuzu aldıktan sonra ise hemen tören alanına gidip orada hazırlanacaksınız. Biz de bu sırada sergileyeceğiniz performansınız için teknik hazırlıkları tamamlayacağız."

Cümlemi bitirdikten sonra derin bir nefes aldım. Konuşurken yorulmuştum resmen.

"Ne zaman yemek yiyeceğiz?" Jin Taehyung'un sorduğu soruyla elini kaldırdı ve çak beşlik yapması için ona uzattı.

"İşte doğru soru. Onu ben büyüttüm. Gurur duyuyorum Tae."

Taehyung da ona elini uzattı ve çak beşlik yaptılar. Onların bu haline güldüm ve o merak ettikleri soruyu yanıtladım.

"Merak etmeyin, sizi güzelce doyuracağım."

Hep birlikte yurda vardık. Onlar duşlarını aldılar ve yemeklerini yemeye başladılar. Hepsi yemek yerken çok iştahlılardı. Aynı zamanda da yemek yerken nasıl eğlenebiliyorlardı merak ediyordum. Aşırı tatlılardı. Onları seyretmesi keyifliydi. Gülüşlerini dinlemek hoştu. Jungkook ile göz göze gelmek te öyle.

Ödül konuşmasını yapıp tüm salondan alkış alan BTS yerine oturmak için ilerlemişti. Menajerleri Mina ise sahne arkasındaydı ve törenin bitmesini bekliyordu.

"Biz gidemiyor muyuz hyung?" Jungkook'un küçük bir bebek gibi sorduğu soruyla üyeler gülmeye başlamıştı.

"Biraz daha bekleyebilirsin Kook. Az kaldı."

Jungkook yanaklarını şişirip etrafına baktı. Çok sıkılmıştı. Bir an önce yurda gitmek istiyordu.

Daha sonra aklına gelen bir fikirle gülümsedi ve yan tarafına döndü. Tae hyung'u ile uğraşmaya bayılıyordu. Birlikte hangi ortamda olurlarsa olsunlar sürekli şakalaşır ve eğlenirlerdi.

Şuan ise yapacak en eğlenceli şey olan Tae hyung'u ile uğraşmaya başladı. Daha sonra ise onlara Jimin ve Jin katılmıştı.

Manager|♧|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin