Arabadan indiğimizde etrafıma meraklı gözlerle baktım. Bir deniz kenarında usulca esen rüzgarla birlikte dalga seslerinin bulunduğu bu yer huzurun tam karşılığıydı.
Bir de yanımdaki adam.
Yanıma gelen Jeongguk ile birlikte tam karşımızda olan eve ilerledik. Ev tam bir yazlık gibiydi. Sevimli küçük...
Kapıyı açan Jeongguk'un ardından ben de içeri girdim.
"E nasıl buldun burayı? Çok güzel değil mi?"
"Kesinlikle çok güzel. Ama burada fazla kalamayız biliyorsun değil mi? Burada olduğumuz duyulmamalı."
"Biliyorum, biliyorum. Ama birlikte vakit geçirmemiz gerek diye düşündüm. Yalnız kalamıyoruz, seni özlüyorum."
Bana masumca bakan gözlere daha fazla dayanamadım. Usulca ona yaklaştım ve sıkıca sarıldım.
"Ben de seni özlüyorum." Beni sıkıca saran kollarla gülümsedim. Gerçekten çok huzurluydum. Ama neden böyle hissediyorum? Sanki, sanki başka bir şey olacakmış gibi.
Umursamamaya çalıştım ve bana sarılan kolların tadını çıkardım.
"Hadi yiyecek bir şeyler hazırlayalım. Benim karnım çok acıktı. Fotoğraf çekimlerinde de çok yemedim."
"İyi bakalım gidelim mutfağa. Karnını doyuralım."
Birlikte mutfağa ilerledik. O tezgaha yaslanmış dururken ben de buzdolabına eğilmiş malzemelere bakıyordum.
Acaba ne yapsam? Belki bibimbap yapabilirim galiba sev-...
Ben kendi kendime düşünürken ne olduğunu anlayamadığım bir şekilde kolumdan çekildim ve bir anda buzdolabına sertçe ittirildim.
Jungkook gözleri koyulaşmış bir şekilde bana bakıyordu. Tanrım....
Bir anda dudağıma yapışan dudaklarla elimi nereye koyacağımı bilemedim. O dudaklarımı sertçe öperken benim ayaklarım titriyor, kalbim depara kalmıl bir şekilde atıyordu.
Ona karşılık vermediğimi fark eden Jungkook dudaklarımı ısırdı ve ona karşılık vermemi belirtircesine belimdeki ellerini sıktı.
Ben de artık buna daha fazla dayanamadım ve ona karşılık vermeye başladım. Ellerim ensesini bulmuş onlarla oynamaya başlamıştı bile. Ben öyle yaptıkça dudaklarımın üzerinde gülümsediğini belli edercesine gerilen dudakları kendimi iyi hissetmemi sağlıyordu.
Hatta müthiş.
Uzun soluklu bir öpüşmenin ardından dudaklarımız ayrıldı. İkimiz de nefessiz kalmıştık. Bu aldığımız sık nefeslerden belli oluyordu.
"Nefes kesicisin gerçekten."
Dediği şey karşısında gülümsedim.
"Evet, genelde öyle olduğumu söylerler.
"Demek öyle söylerler."
"Aynen öyle söylerler."
Alnıma yaslı alnını ayırdı ve gözlerimin içine baktı. Kaşları yalancı bir sinirle çatılmıştı.
"Kimmiş bakalım öyle söyleyenler? Sen bana söyle ben de onların bir nefeslerini kesiyim? Nasıl fikir? Bence süper."
Gülümsedim ve onu ittirdim.
"Yah, hadi çekil biraz. Daha yemek yapmam lazım."
"Tamam, tamam çekildim. "
Derin bir nefes aldım ve kalbimi düzenlemeye çalışarak yemek yapmaya koyuldum. Ben bir şeyler hazırlarken Jeongguk oturmuş beni izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manager|♧|Jeon Jungkook
FanfictionAjandana bakar mısın? Aşık olman için hiç boş gün var mı?... Ya da dur, menajerin olarak ben bakayım...