@b-o-i-r
Yaklaşık bir hafta geçmişti üzerinden malum günün. Yoğun programlarını atlattıkları için son birkaç gündür fazla görüşmüyorduk.
Tabii internette gezen resimlerini saymazsak.
Üyeler o gün neden ortadan kaybolduğumu sürekli sormuşlardı ancak benden geçerli bir cevap alamayınca da bu eylemi yapmaktan vazgeçmişlerdi.
Jeongguk'un nasıl olduğunu hala deli gibi merak ediyordum. Her ne olursa olsun ona karşı içimde yeşeren saf duyguları yok edemiyordum. Haliyle bu da benim merak duygumun an be an artmasına neden oluyordu.
İçimdeki durmak bilmeyen savaştan çok yorulmuştum. Aklım ve kalbim sürekli birbirini yiyordu resmen.
Ben bu şekilde düşünmeye devam ederken çoktan yurdun kapısının önüne gelmiştim bile. Elimdeki anahtarla birlikte kapıyı açtım ve kendimi içeri attım.
Kocaman yurdum koridorunda ilerlerken içeriden gelen seslere ister istemez kulak misafiri olmuştum.
"Ne zaman açıklayacaksın?"
"İnan bilmiyorum hyung. Son zamanlarda yüzünü bile doğru düzgün görmedim. Bana karşı çok nötr ve tepkisiz."
"Halbuki hiç böyle değildi. Bir şeyler olmuş olmalı."
"Bu olay olmadan öncesine kadar cidden iyiydik."
Hangi olay? Kimle iyiydi? Neyi açıklayacaktı?
Hayır Mina. Şu an kıskançlık vakti değil.
"Ben geldim beyler. Günaydın."
Daha fazla dayanamamıştım ve burada olduğumu belli etmiştim.
"Günaydın Mina. Hoş geldin." Namjoon'un gülümsemesi beni de gülümsetmişti.
Gamzeleri cidden çok hoştu. Ona da çok yakışıyordu zaten.
"Bundan sonra şirkete geçip gelecek albümün çalışmalarını yapacağız. Zaten biliyorsunuzdur." Hepsi kafasını sallamıştı.
"Ama ondan öncee..." diyip gülümseyerek onlara baktım.
Kook hariç. Onun gözüne bakarsam ağlayarak beni neden sevmedin diye ona vurmaya başlardım. Zordu.
Onlara sürprizim vardı. Şirketle konuşmuştum ve birlikte BTS'e güzel bir tatil hediye etmeye karar vermiştik.
Zaten başkan olanlardan dolayı çok pişmandı ve bu fikre çok sıcak bakmıştı. Çok da zorlanmamıştım yani bu tatil olayında.
"Önce ne?" Sabırsız bir şekilde bana bakıyordu Tae. Gözlerini kocaman açmıştı ve benden bir açıklama bekliyordu.
Gerçi hepsi benden bir açıklama bekliyordu.
"E hadi Mina." Yoongi'nin de artık devreye girmesiyle daha fazla uzatmadan sözlerime devam ettim.
"Beyler, valizlerinizi hazırlayın. Tatile çıkıyorsunuz."
Hepsi bir anda sevinçle ayağa kalktı ve birbirlerine sarıldı. Hoseok heyecanlu bir şekilde ellerini çırpıyordu.
Ben gülümseyerek onlara bakarken bir anda bir çift koyu kahveyle göz göze geldim.
Benim kalbimi sıkıştıran, nefesimi kesen koyu kahveyle.
Bana bakıyordu. Gözlerini ayırmadan, kaçırmadan, kırpmadan. Bana bir şeyler anlatmak ister gibi.
Ben kalbimin dayanmayacağına kanaat getirip gözlerimi kaçırdım.
Hepsi bir anda durdu ve bana baktı.
"Noldu birden?"
Seokjin üyelere teker teker baktı ve kafasını salladı. Onun kafasını sallamasıyla bir anda kendimi onları üzerime doğru gelirken bulmuştum.
"Iı bir sorun mu var? Neden öyle bakıyorsunuz? Tae? Seokjin oppa?"
Ben geri geri gittikçe onlar üzerime gelmeye devam ediyordu.
"3 diyince. 1! 2! 3!" Ve bir anda hepsi koşmaya başladı. Evin içerisinde -pardon koca yurdun içerisinde- koşmaya başlamıştık.
Kahkaha atarak onlardan kaçmaya çalışıyordum. Ve bir anda kendimi birinin kucağında buldum.
Kalbim koşmanın etkisiyle mi yoksa birinin kucağında olduğum gerçeğiyle mi bilmem ama göğüs kafesimi parçalayacaktı.
Ya da birinin değil Jungkook'un kucağında olduğum gerçeğiyle.
Birbirimizin gözlerine bakarken bir anda vücudumu titreme almıştı.
"Yah, maknae bırak kızı. Tamam kaçmayacak. Değil mi Mina?" Yoongi oppanın sorusuyla usulca başımı sallamıştım.
Daha sonra yavaşça beni kucağından indiren Jungkook benden uzaklaşmıştı.
"Grup sarılması!"
Bir anda kendimi bu koca 7 oğlanın arasında bulmuştum. Hepimiz kollarımızı birbirimize sarmıştık. İşin garip yanı ise Jeongguk'un kollarını belimde hissediyor ve içimin titremesine engel olamıyordum.
Bana neden bu kadar acımaz davranıyorsun? Neden benden hoşlanmadığın halde bana öyle bakıyorsun, dokunuyorsun?
Yapma Kook. Dayanamıyorum. Ağlamamak için zor duruyorum.
Kahkahalarımın içinden onlardan ayrıldım ve hepsini harekete geçirecek sözleri söyledim.
"Haydi bakalım beyler. Hemen hazırlanın. Tatil sizi bekliyor."
"Adamın dibisin Mina. Çak!" Çakbeşlik için elini uzatan Jimin'e ben de elimi uzattım ve gülümsedim.
"Nasıl ayarladın bunu?" Yoongi oppa'nın sorusuyla gülümsedim.
"Üzümünü ye, bağını sorma."
Hepsi yavaştan odalarına çıkarken beni mahveden çocuk arkada kalmıştı.
"Teşekkür ederiz Mina. Teşekkür ederim."
Bana gülümsedi ve o da valizini hazırlamak için odaya gitti.
Arkasında ise gülümsemenin etkisiyle kalakalmış bir ben bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manager|♧|Jeon Jungkook
FanfictionAjandana bakar mısın? Aşık olman için hiç boş gün var mı?... Ya da dur, menajerin olarak ben bakayım...