4

7.5K 458 95
                                    

"Evet, şimdi grup fotoğraflarına geçelim!"

Fotoğrafçının seslenmesiyle tüm üyeler toplandı ve kameraya poz vermeye başladılar. Ben de bu sırada telefonla konuşuyor, arka dansçıları ayarlamaya çalışıyordum.

Telefonun kapanmasıyla üyelerin çekim yaptığı alana doğru ilerledim. Fotoğrafçının arkasından üyelere doğru bakıyordum. Ya da sadece Jungkook'a...

Karizmatik bir adamdı Jungkook, bu inkar edilemezdi. Ancak ondan bu kadar etkileniyor olmam beni korkutuyor, rahatsız ediyordu.

Ben Jungkook'a bakarken göz göze geldik. Birbirimizden gözlerimizi ayırmıyor, doğrudan gözlerimizin içine bakıyorduk.

Onunla göz göze geldiğimiz andan itibaren ise büyük bir artış gösteren kalp ritmimi saymıyordum bile.

"Jungkook, kameraya odaklan lütfen!" Fotoğrafçının uyarısıyla kendimize gelmiş, gözlerimizi birbirinden ayırmıştık. Üyelerin de dikkatini çekmiş olmalıyız ki garip bir ifade ile bize bakıyorlardı.

Daha sonra hepsi çekime devam ettiler. Telefonumun tekrar çalmasıyla onları rahatsız etmemek amacıyla dışarı çıkıp telefonu yanıtladım.

"Alo?"

"Mira benim, Bang ShiHyun."

"Buyrun Bang PD-nim."

"Ne yapıyorsunuz şuan?"

"Fotoğraf çekimine geldik efendim. Birazdan işimiz biter, şirkete geçeriz."

"Tamam,güzel. Ben sana şunu söylemek için aradım. Üyelerin Golden Disk Awards'a katılamayacağını, yoğun olduklarını ve ödül konuşmasını da video yoluyla yapacağını söylemişsin. Nasıl buna karar verebilirsin!?" Sesi gittikçe ciddileşmiş ve sinirli çıkıyordu. Ben de gerilmiştim o an.

"Evet öyle söyledim. Birincisi ben programı aldığım zaman o gün boş bırakılmıştı zaten. Bunu Bay Lee ayarlamış. Ayrıca iki gün boyunca ödül törenine gidecekler ve bir sürü performans sergileyecekler. Onların dinlenmeleri gerek efendim, çok yorulacaklar. Onlar robot değiller."

Haklıydım, hem de sonuna kadar. Hepsi çok yorulacaktı. O günün boş kalmasını binbir zorlukla başarmıştım. Kendilerine vakit ayırabilecekleri bir gün olacaktı o gün.

Bunu hak ediyorlardı.

"O törene katılacaklar ve performans sergileyecekler. Söyle herkes hazırlanmaya başlasın." Aşırı gerilmiş ve sinirlenmiştim. Ne dediğinin farkında mıydı bu adam, Tanrı aşkına?

"Ama efendim iki gün içerisinde nasıl hazırlanacaklar?"

"Hazırlanırlar. Onlar profesyoneller, merak etme."

Ve telefon suratıma kapanmıştı. Tanrım delirecektim! Bu adam cidden çıldırmış olmalıydı, bunun başka bir açıklaması olamazdı!

"Lanet olsun ya, sikerim böyle işi! Adamın gözünü para hırsı bürümüş resmen! Dediğine bak ya, of!!!"

Resmen dışarıda sinir krizi geçiriyordum. Tam içeri girmek için arkama dönmüştüm ki üyelerin şaşkın gözleriyle karşılaştım.

Onlar beni duymuşlar mıydı şimdi?

"Siktir!"

Hepsi birden gülmeye başladı. Tanrım bir de dışımdan mı küfür etmiştim? Gözlerim Jungkook'a kaymıştı.

O kadar güzel gülüyordu ki... Göz göze geldik ve o bana bakarken gülmeye devam etti.

Kalbim...

"Ne oldu küçük Agust D?" Yoongi oppa gülerek sormuştu. İstemsizce gülümsemiştim. Resmen AgustD gibiydi.

Derin bir nefes aldım ve tek nefeste konuşmaya başladım. Ne kadar çabuk, o kadar iyi.

"Şimdi şöyle ki, ben size iki gün sonrası için Bay Lee tarafından boş bırakılan güne binbir zorlukla boş bırakmaya devam ederken şuan o günde törene katılıp performans sergilemeniz gerekiyor. İtiraz ettim ama o Bang PD-nim olacak kişi kabul etmedi. Hayır yani o gün dinlenmeniz için ya bu adam beni delirtecek cidden."

Derin bir nefes aldım. Gerçekten her şeyi tek nefeste söylemiştim. Ciddi ciddi küçük bir AgustD gibi olmuştum. Ama bir sorun vardı; hepsi gülmeye başlamıştı. Neden gülüyorlardı ki?

Ben onlara anlamsızca bakmaya devam ederken kahkahasını durdurup ilk konuşan kişi Jimin oppa olmuştu.

"O Bang PD-nim olacak kişi, mi?" Ve tekrar kahkaha atmaya devam etti. Cidden bunu demiş miydim? Bunu yapmış mıydım cidden?

Asla sinirlenince ağzımı kontrol edemiyordum. Neden ya neden? Mahçup bir şekilde başımı eğdim.

"Özür dilerim, öyle söylemek istememiştim. Aynı zamanda boş gününüzü koruyamadığım için de özür dilerim, kötü hissediyorum."

Jungkook gülümseyerek yanıma geldi ve çenemden tutup başımı kaldırdı. Gözlerimizin birbirine tutunmasını sağlamıştı.

Kalbim...

"Sorun değil Mina. Ayrıca bunun için özür dilemek zorunda da değilsin. Bizim için yapmaya çalıştığın şey çok hoştu."

Tanrım bugün ölecektim. Resmen bugün ölecektim.

"Katılıyorum. Ayrıca çok komiktin." Hoseok oppa gülümseyerek konuşmuştu.

"Teşekkür ederiz Mina." Jin oppa yanıma gelmiş ve omzumu abi edasıyla sıkmıştı.

"Küçük AgustD 'ye bak sen. Küfür de edermiş.." Yoongi oppa gülerek kafamı karıştırmıştı. Güldüm ve elini uzaklaştırmaya çalıştım.

"Yah!"

"Merak etme, bizim için sorun değil. Alışkınız biz performans sergilemeye. Ayrıca bizim işimiz bu." Tae oppa gülümseyerek konuşmuştu. Bana moral vermeye çalışıyordu. Jimin ve Tae oppa ile yumruklarımızı tokuşturmuş ve gülmüştük.

"Menajerimiz olarak bu davranışın için teşekkür ederiz Mina. Ama bildiğin üzere bizim için pek boş gün yoktur. Ayrıca Tae' nin de dediği gibi bizim işimiz bu. O yüzden sıkıntı yapma."

Kafamı salladım, öyleydi. Boş vakitleri, günleri oldukça azdı.

"E hadi gidelim o zaman. Daha yapılacak bir sürü iş var." Jimin oppa kolunu omzuma atmıştı ve gülerek konuşmaya başlamıştı.

"Tekrar küfür eder misin?"

"Yah! Kızdırmasana beni ya."

"Tamam, tamam. Gel hadi." Kolunu omzumdan çekmeden arabaya doğru ilerlemiştik. Ancak bir ayrıntı vardı.

Jeon Jungkook'un delici kesici bakışları benim omzum ve Jimin' in kolunun üzerindeydi.

Manager|♧|Jeon JungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin