1

390 27 77
                                    

*Jisoo*

Okula gitmek için o gün erkenden kalkmıştım. Hızlıca hazırlanıp kahvaltımı yaptım. Sonra okula giden otobüse bindim. Eski evimizdeyken babam her gün beni okula bırakırdı. Ama artık babam beni okula bırakamazdı. Çünkü işe benim okul saatimden çok daha erken gidiyordu.

Ahh gerçekten lisenin son yılında okul değişikliği hiç iyi olmayacaktı...

Eski arkadaşlarımı çok özleyecektim...

Eski evimizi de...

Bu taşınma işi galiba bir tek beni mutlu etmemişti.

Uzun uzun bunları düşünürken otobüsün okulun önündeki durağa geldiğini fark ettim. 15 dakikalık yolculuk bana 5 saniye gibi gelmişti.

Otobüsten inip okulu incelemeye başladım. Gerçekten çok büyüktü. Ve eski okulumdan daha güzel gözüküyordu.

Etrafta kimse yoktu. Galiba ders başlamıştı. Ama umursamadım. Zaten ilk gündü. Yarın daha erken gelirdim.

Acele etmeyerek okula girdim. Sınıfımı önceden öğrenmiştim. Yukarıya çıkıp sınıfın önünde durdum. Kapıyı çaldım.

İçeriden sinirli bir ses "Gir!" dedi. İçeriye girdim.

Öğretmen beni görünce "Haa sen yeni öğrenci olmalısın. İsmin Kim Jisoo değil mi?" dedi. Ben de ona evet anlamında kafamı salladım.

Bana en arkada bir çocuğun yanını göstererek "Şurada bir boş yer var oraya geçebilirsin." dedi.

En arkaya gittim ve oturmamı gösterdiği yere oturdum. Yanımdaki çocuk çok tatlı birine benziyordu ve biraz da ben gibi utangaçtı galiba.

Bana utangaç bir şekilde "Merhaba. Ben Jinyoung." dedi. Ben de ona "Merhaba ben de Jisoo." diyerek cevap verdim.

Sonra bana "Ders Tarih. Bence kitapların yanındaysa çıkarmalısın. Çünkü bu Sungjae hocanın hiç hoşuna gitmez." dedi.

Kendi kendime "Ahh tarih derslerinden nefret ederim." diye mırıldandım.

Jinyoung bunu duymuş olmalı ki bana gülümseyerek "Ben de." dedi.

Kitaplarımı çıkarıp masanın üzerine koydum. Öğretmen bir sürü garip şeyler anlatıyordu. Onu dinliyordum ama bunların hiçbirini anlamıyordum.

Çünkü başka şeyler düşünüyordum...

Kendimi çok garip ve mutlu hissediyordum.

Nedendi ???

Bunu kendime kabul ettirmek istemiyordum ama...

Ama...

Galiba ben Jinyoung'dan hoşlanmıştım.

Nasıl bu kadar çabuk?

İlk görüşte aşk mıydı?

Onda tarif edemediğim bir şey vardı..

Masum ve tatlı görünüyordu.

Onda beni kendine çeken bir şey vardı..

Bunları düşünürken ona baktığımı fark ettim. Ama o defterine bir şeyler yazıyordu. Sonra kendime gelip derste olduğumu tekrar hatırladım. Öğretmen not aldırıyordu. Ama ben bunların hiçbirini yazmamıştım.

Sonra Jinyoung bana dönüp "Yazmadıysan sana söyleyebilirim." dedi.

Utanmıştım.

"Olur." dedim. Bana öğretmenin yazdığı notları gösterdi.

5 saat sonra...

Okul bitmişti. Otobüse bindim. Ama bu sefer eve giden otobüse değil. Başka bir otobüse. Çünkü daha YG binasına gitmem gerekiyordu. Hem okula gidip hem de stajyerliğe gitmek çok zor olacaktı.

Bugün stajyerlikteki ikinci haftam olmuştu. Stajyerliği kazandığımda çok mutlu olmuştum. O anı daha dün gibi hatırlıyorum. O gün babam evimiz YG binasına çok uzak olduğu için oraya daha yakın bir eve taşınacağımızı söylemişti. Babam bunu söylediğinde neredeyse stajyerliği kazandığıma üzülecektim. Çünkü eski evimizi ve oradaki arkadaşlarımı çok seviyordum...

Ama nedense bugün mutluydum.

Galiba Jinyoung yüzünden.

O çok iyi biri...

Benimle arkadaşlık kurmuştu.

Sınıftaki diğer kişiler benimle hiç konuşmamıştı bile.

Sanki ben yokmuşum gibi...

Where Wind Drags Us... •Jinji•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin