26

121 11 15
                                    

*Jinyoung*

Ertesi gün uyandığımda üzerimdeki hafif bir ağırlıkla kalkamadım.

Bu ağırlık Jisoo'nun bacağıydı...

Onu uyandırmak istemediğimden kıpırdamadım.

Ama zaten o uyanmıştı.

"Ouuw ben... Özür dilerim. Bazen Jennie'nin yanına gittiğimde de böyle yapmıştım. Üzgünüm... Ben biraz garip yatıyorum."

Bacağını çekti.

"Sorun değil Jisoo..." dedim.

Gülümsedi ve "Hadi gel kahvaltı yapalım. Ben acıktım." dedi.

"Olur. Ben de çok acıktım." dedim.

Birlikte aşağıya indik ve kahvaltı hazırladık.

Kahvaltımızı bitirdikten sonra birer dakika arayla Jisoo'ya ve bana mesaj geldi.

Telefonumu açtım.

Mesaj bilinmeyen bir numaradandı.

Bilinmeyen: Jinyoung sebebini sorgulamadan YG binasına gel lütfen. Ben Başkan Yang.

Başkan Yang neden bana mesaj atsın ki?

Jisoo'ya bu mesajı gösterdim.

"Başkan Yang sana da mı mesaj göndermiş?" dedi.

"Evet. Yoksa sana da mı göndermiş?"

"Evet. Ve bana da binaya gelmemi söylemiş."

"Jisoo galiba her şeyi öğrendiler..."

Jisoo bir şey demedi. Elini alnına götürdü ve "Peki o zaman çağırdıysa gitmeliyiz. Aynı anda gitmeyelim bari. Birlikte olduğumuz anlaşılır." dedi.

"Jisoo artık bir önemi yok. Her şey anlaşılacağı kadar anlaşılmış zaten." dedim.

"İyi... Hazırlanalım o zaman."

Ben zaten hazırdım. "Ben hazırım. Sen hazırlan hadi." dedim.

Jisoo odasına gitti.

İki dakika sonra üzerine basit bir şeyler giyip geldi.

Elinden tuttum. "Endişelenme." dedim.

Evden çıktık ve arabama binip YG binasına gittik.

Başkan Yang'ın odasına girdik.

Başkan Yang bizi görünce gülümsedi "Hoşgeldiniz çocuklar. Ben de siz ikinizi bekliyordum."

Jisoo "Siz... Dönmüşsünüz..." dedi.

"Evet döndüm ve döndüğümde odamda bunları buldum Jisoo." elinde iki tane pembe kağıt vardı.

Jisoo kağıtları görünce "Ah onları burada düşürmüş olmalıyım." dedi.

"Peki bunlardan bana bahsetmeyi düşünüyor musun Jisoo?"

Jisoo her şeyi anlattı. O pembe notları ona Jin göndermiş. Bundan bana da bahsetmemişti.

Notları ve Jin'in ona yaptıklarını anlattı.

Ve son olarak da "Ben Jinyoung'u çok seviyorum Başkan Yang..." dedi.

"Onu anladım. Ama böyle bir ilişkiye izin..."

Durdu.

"Siz ikiniz de üç büyük şirketin gruplarındasınız. Got7 ve Blackpink çok bilindik bir grup. Böyle bir şey ilan edilirse... Yani bilirsiniz medya..." dedi.

Sonra da "Ben aslında JYP'le konuşmuştum sizi çağırmadan önce. Ve biz... Düşündük. Siz birbirinizi seviyorsunuz. O zaman ilişkinizi gizli olarak devam ettirebilirsiniz." dedi.

Gizli kelimesini vurgulamıştı.

"Çok teşekkür ederiz Başkan Yang. Sizi pişman etmeyeceğiz. " dedim.

Sevinmiştim.

Jisoo da öyle...

"Eh peki o zaman ben söyleyeceklerimi söyledim. Gidebilirsiniz. Kendinize iyi bakın çocuklar..." dedi.

Sonra bir kez teşekkür edip çıktık.

"Eee ne yapmak istersin Jisoo."

"Hmm ben seninle bir yere gitmek isterim."

"O zaman rüzgar bizi nereye sürüklerse oraya gidelim." dedim. Artık bu söz çok klişe olmuştu. Ama bu sözü sahili kastettiğim için kullanıyordum.

"Peki o zaman. Hadi gidelim."

Arabaya binip sahile gittik.

Akşama kadar sahilde oturduk.

Akşam olunca Jisoo'ya "Jisoo bugünü kutlamak için bir yere gitmek ister misin?" diye sordum.

"Oluur. Ama gizli olmalı." dedi.

"Hmm benim bildiğim gizli bir yer var." dedim. Güzel ve gizli bir yer biliyordum.

Jisoo'nun elinden tutup "Hadi gidelim o zaman." dedim.

Jisoo "Ama önce eve gidelim üzerime daha güzel bir şey giymeliyim." dedi.

3 saat sonra...

"A-aa siz de nerden çıktınız?" dedi Jisoo karşısındaki Jennie, Lisa ve Rose'a.

"Biz bugün tatilden dönmüştük. Ama şimdi gidiyorduk zaten." dedi Jennie.

"Siz keyfinize bakın..." dedi Lisa.

"Yaa hala çok şaşkınım Jisoo Unnie ve sarhoş olmak?" dedi Rose.

Jennie "Hadii gidelim artık." dedi ve diğer kızlarla evden çıktı.

Biz de Jisoo'yla eve girdik.

Jisoo'yu duvara dayayıp "Eee şimdi ne yapmak ister Soo-ya." dedim.

Cevabını beklemeden dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Sonra da "Hadi odana çıkalım..." dedim.










Where Wind Drags Us... •Jinji•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin