*Jisoo*
Jinyoung beni duvara dayayıp "Eee şimdi ne yapmak ister Soo-ya." dedi.
Cevabımı beklemeden dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Sonra da "Hadi odana çıkalım..." dedi.
"Hmm peki hadi çıkalım." dedim.
Odama çıktık.
Jinyoung kapıyı kapattı ve beni tekrar duvara dayadı. Dikkatle yüzümü inceliyordu.
Ben de onu...
"Çok güzelsin Chi Choo..."
"Sen de çok yakışıklı..."
Arkamı döndürdü ve elbisemin fermuarını açtı. Sonra beni kendine döndürdü ve elbisemin askısını omzumdan sıyırdı.
Artık elbisem yerdeydi.
Benim de elim istemsiz bir şekilde onun tişörtüne gitti. Tişörtünü çıkardım.
Bana sarıldı ve boynuma eğildi. Elini boynuma sürerek "Çok kusursuz ve beyaz..." dedi.
Boynuma küçük ısırıklar bıraktı. Boynumdaki acıyla ben de elimi onun saçına daldırdım ve hafifçe çektim.
Sonra arkamı döndürdü ve belimden tutarak beni kendine bastırdı.
Ağzımdan istemsiz bir inilti çıktı.
O da benden farklı değildi:
"Soo-yaaahhhh."
-----------
Sabah Jinyoung'un sesiyle uyandım "Jisoo hadi uyan artık. Öğlen olmuş."
"Yaa uyanmak istemiyorum."
"Neden?"
"Kendimi.... Yorgun hissediyorum."
"Belki bir öpücük tüm yorgunluğunu alır." dedi ve beni öptü.
"Hadi şimdi üzerini giyinip gel. Kahvaltı yapalım." dedi ve dolabımdan kıyafet çıkarıp yatağımın üzerini koydu sonra da odadan çıktı.
Bunu fark edince üzerimdeki battaniyeyi sıkıca tuttum.
Evet...
Üzerimde bir şey yoktu.
Dünkü elbisem yerdeydi.
Dün gece ne olduğunu hatırlamıyordum, sadece biraz gözümde canlanıyor gibiydi...
Dün...
Dün birbirimizin olmuştuk...
Hızlıca üzerimi giyindim ve odadan çıktım. Jinyoung kapımın önünde beni bekliyordu.
Birlikte aşağıya indik.
"Ah Jisoo Unnie merhaba. Biz dün gece Jennie'lere gittik. Bu sabah tekrar gelmiştik eve. Yanlış mı yaptık acaba. Bu arada merhaba Jinyoung Oppa."
Konuşan Lisa'ydı. Ne ara eve gelmişlerdi? Onlar tatildeydi.
"Siz dün gece Jennie'lere?" Hiçbir şey anlamamıştım.
Rose "Lisa Jisoo Unnie hatırlamaz dün gece sarhoştu." dedi. Sonra da bana dönüp "Biz dün gece eve gelmiştik ama sonra sizi yalnız bırakmak için dün gece Jennielerde kaldık." dedi. Bu arada kıkırdıyordu.
Lisa "Aa Unniemin boynunda morarıklar var." dedi.
Jinyoung utanmıştı galiba. Sırıtarak mutfağa geçti ve beni bu aptallarla baş başa bıraktı...
"Lisa?! "
"Bakın topallıyor da."
"Lisa kapa şu lanet çeneni." dedim ve mutfağa geçtim.
Topallamıyordum.
Yoksa öyle miydi?
Jinyoung'un yanına gittim. Jinyoung omlet yapmıştı. Masaya oturdum.
"Üzgünüm Jinyoung. Lisa böyle..."
Jinyoung gülümsedi ve "Önemli değil." dedi. Sonra da boynumdaki morarıklara bakarak "Çok acıyor mu?" dedi.
"Eh acıyor herhalde."
"Üzgünüm galiba dün gece kendimi kaybettim..."
Bir süre sessizlik oldu sonra ben sessizliği bozdum "Jinyoung dün... Tam olarak ne oldu?"
Jinyoung sırıttı "Hatırlamıyorum. Ama şunu biliyorum: Birbirimizin olduk..."
______________________****_____________________
Umarım beğenirsiniz....
Jinyoungieee~ Teenager_Ahgase
Veee Aynı Momoland'deki Nancy. Vallahi Nancy. Yemin ederim Nancy. Tıpkı Nancy. Kısacası Nancy.. ~Minatoxakisana
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where Wind Drags Us... •Jinji•
Fanfiction"Küçükken çimenlere uzanıp yıldızları seyretmeyi çok severdim Jisoo. Yıldızlara bakıp hayal kurardım. Hani bazen insanlar bulutlara bakıp hayal kurar ya... Ben de yıldızlarla hayal kurardım. Ve böyle mutlu olurdum. Beni yıldızlar mutlu ederdi Jisoo...