*Jisoo*
Sabah uyanıp biraz kendimi toparlamaya çalıştım.
Sonra da Jin'i nasıl bulacağımı düşündüm.
Onu bulamazdım.
Evet maalesef ki bulamazdım.
Ama bir şansım vardı.
Bir sonraki pazar sunuculuk yaptığım programa misafir olan gruplardan biri BTS'ti.
O pazarı beklemeliydim. Zaten bir iki gün vardı.
Ama... evet Jinyoung da benimle birlikte sunuculuk yapıyor.
Lanet olsun.
Biraz dışarıya çıkıp hava almaya ihtiyacım olduğunu düşündüm.
Hava buna pek uygun değil gibiydi...
Ama üzerimi giyinip dışarıya çıktım.
"Jisoo..."
Kapıdan dışarıya adım attığımda biri ismimi söyledi.
Kapının yanına oturmuş biri...
Jinyoung.
Yüzüne baktım. Sanki yerdeki bir çöpmüş gibi...
"Jisoo biliyorum benden tek kelime bile duymak istemiyorsun. Ama lütfen bana bir iki dakikanı ayır. Sana her şeyi açıklayacağım."
"Kapımın önünde durmazsan sevinirim. Kirletiyorsun da.... Yerdeki çimenleri."
Arkamı dönüp uzaklaşıyordum ki kolumu tuttu.
"Dokunma bana. " deyip kolumu çektim.
Ve hızlıca sahile doğru yürüdüm.
Jinyoung evimin önünde kalmıştı.
Sahile gittim.
Hava yağmurluydu. Şimşek çakıyordu.
Hafif nemli olan kumlara oturdum.
Jinyoung'u düşünüyordum....
O sırada gözlerimdeki yaşlar sanki dizginleri boşalmış gibi yanağımdan süzüldü.
Bana daha neyi açıklayacaktı Jinyoung?
Yerden bir taş alıp denize fırlattım.
Birkaç kez sekti ve battı.
Bizim aşkımız da o taş gibiydi. İnişli çıkışlı...
Bazen çok mutlu olduk, bazen bir süre birbirimizi göremedik...
Ve şimdi de ayrıldık...
Buğulu gözlerimle denizi izliyordum.
Denizde bir tane daha seken bir taş gördüm.
Ama bunu ben atmamıştım.
Yanımdaki biri atmıştı....
Jinyoung.
Ne ara buraya gelmişti?
İstemiyordum artık...
Onun suratını görmek istemiyordum.
Bana yaklaştı ve gözyaşlarımı sildi "Jisoo ağlama... Neden ağlıyorsun?"
Ayağa kalktım ve "Anlamaman garip... Senin gibi bir p** le daha fazla konuşmak istemiyorum. Beni takip etmeyi bırak..." dedim.
Sahilde daha fazla durmak istemiyordum. Eve gidecektim. En azından eve gidip kapıyı kapattığımda onun lanet sesini duymayacaktım.
Hızla eve yürüdüm.
Eve girip kapıyı kapattım. Ve pencerenin önüne oturup yağmur damlalarının yavaş yavaş aktığı camdan dışarıyı seyrettim.
Bir iki dakika sonra Jinyoung yine gelmişti.
Kapımın önüne oturdu.
Zaten ıslak olan kıyafetleri daha da şiddetlenen yağmurda daha da ıslanıyordu...
Islak saçları yüzüne yapışmıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where Wind Drags Us... •Jinji•
Fiksi Penggemar"Küçükken çimenlere uzanıp yıldızları seyretmeyi çok severdim Jisoo. Yıldızlara bakıp hayal kurardım. Hani bazen insanlar bulutlara bakıp hayal kurar ya... Ben de yıldızlarla hayal kurardım. Ve böyle mutlu olurdum. Beni yıldızlar mutlu ederdi Jisoo...