*Jisoo*
Dün YG'den bir telefon almıştım.
Ve bu telefon beni çok sevindirmişti.
Yıllar önce sevgili olduğum Jinyoung'la sunuculuk yapacağımı söyledi bana.
Ve sunuculuğa hemen bugün başlıyordum.
Şimdi ikimiz de çıkış yapmıştık.
Onunla Jeju adasında görüştükten sonra koskoca üç sene boyunca yüz yüze görüşememiştik.
Sadece ödül törenlerinde birkaç kez karşılaşmıştık.
Onu görüp de konuşamamak,
Boynuna atlayıp uzun uzun sarılamamak içimi parçalıyordu.
Ama bu gelen telefon benim için çok büyük bir fırsattı.
Tam bir sene onunla sunuculuk yapacaktım.
Bir iki saat vardı programın başlamasına ama ben hemen hazırlanıp oraya gitmek istiyordum. Bu yüzden hemen odama geçip hazırlanmaya başladım.
1 saat sonra...
Sunuculuk yapacağım binaya gitmiştim. Hazırlık odasına gittiğimde Jinyoung'u otururken gördüm telefonuna bakıyordu.
Kalbim hızlı hızlı çarpıyordu.
Onu...
Onu tekrar görmek beni heyecanlandırmıştı.
Arkası dönüktü bu yüzden beni fark etmemişti.
Ellerimle gözlerini kapattım.
Telefonunu koltuğa bıraktı.
Ellerimi tuttu.
"Bu yumuşak elleri tanıyorum." dedi.
Gözlerini açtım.
Yanıma geldi ve bana sarıldı.
Kokusunu unutmuşum....
Uzun süre böyle kaldık.
Sonra ellerimi tutup yüzüme baktı.
"Seni ne kadar özlediğimi bilemezsin Jisoo." dedi.
"Bilirim Jinyoung. Çünkü ben de seni en az o kadar özledim. İkimiz.... İkimiz çok değişmişiz."
"Evet çok değişmişiz. Ama benim sana olan sevgimde hiç bir değişme olmadı. Aynı bıraktığın gibi..."
"Çok tatlısın." dedim ve sonra da "Seninle uzun uzun konuşmak istiyorum. Üç yılın acısını çıkarmak istiyorum. Daha bir saatimiz var..." dedim.
"Ben de. Ben de seninle uzun uzun konuşmak istiyorum. Bir saatimiz var. İyi değerlendirelim." dedi.
Kapıya gidip açık olan kapıyı kapattı. "Biri bizi böyle yan yana sanki uzun zamandır dost gibi konuşurken görmesin. Unutma biz önceden tanışmıyorduk." dedi ve göz kırptı.
Yanıma oturdu.
1 saat sonra...
Diğer sunucu olan Doyoung gelmişti.
Herkes odasına geçti. Hazırlanmaya başladık. Programa az kalmıştı.
2 saat sonra...
Program bitmişti.
Gerçekten çok eğlenmiştim. Sunuculuk yapmayı sevmiştim.
Üzerimi değiştirip Jinyoung'un kapısının önünde beklemeye başladım. Ona veda edecektim maalesef.
Bir dahaki Pazar gününe kadar görüşemeyecektik çünkü.
Jinyoung odadan çıktı.
Sanki beni görmeyi bekliyormuş gibi beni görünce şaşırmadı.
Bir süre sadece yüzüme baktı.
Ve sonra gülümseyerek elimden tuttu.
Merdivenlere doğru götürdü beni.
"Seni bir yere götüreceğim."
"Jinyoung nereye gideceğiz? Biri bizi görebilir ve o zaman hiç iyi olmaz."
"Merak etme kimse görmeyecek ama biraz hızlı olmalıyız."
"Tamam ama nereye gideceğiz Jinyoung?"
Durdu yüzüme bakıyordu.
Gülümsedi.
"Rüzgar bizi nereye götürürse." dedi.
Çok tatlıydı.
"Peki öyleyse gidelim." dedim.
Bana bir maske çıkarıp verdi.
"Yürüyerek gideceğiz bunu taksan iyi olur." dedi.
Maskeyi alıp taktım.
Binadan çıktık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where Wind Drags Us... •Jinji•
Fanfiction"Küçükken çimenlere uzanıp yıldızları seyretmeyi çok severdim Jisoo. Yıldızlara bakıp hayal kurardım. Hani bazen insanlar bulutlara bakıp hayal kurar ya... Ben de yıldızlarla hayal kurardım. Ve böyle mutlu olurdum. Beni yıldızlar mutlu ederdi Jisoo...