*Jinyoung*
Ertesi gün okuldan sonra eve gelmiş Jisoo'yu bekliyordum. Projenin kalanını da bugün tamamlayacaktık. Bu proje yüzünden iki gün JYP'ye gitmemiştim. Artık eğitmenimiz beni kesecekti...
15 dakika sonra...
Jisoo gelmişti. Birlikte odama çıktık. Ablamlar daha okuldan gelmemişti. O yüzden evde yalnızdık.
Projedeki yazıları ben yazıyordum. Jisoo da resim işini hallediyordu. Daha doğrusu halletmişti bile.
"Jinyoung ben resimleri yaptım. Şimdi kesmek için bana bir makas lazım."
Jisoo'ya bir makas uzattım ama bu makas biraz fazla keskindi. O yüzden onu uyardım. "Şey Jisoo bu makası kullanırken dikkatli ol. Çünkü biraz fazla keskin."
Jisoo gülümseyerek "Tamam dikkatli olurum. Uyardığın iyi oldu çünkü biraz sakarım." dedi ve resimleri kesmeye başladı.
Aradan birkaç dakika geçmişti. Yazdığım yazıya iyice dalmıştım. Ama o sırada Jisoo'nun "Ouww" demesiyle irkildim..
Tanrım bu olacakları önceden sezmiştim..
Keşke ben kesseydim o resimleri.
Hemen Jisoo'nun yanına gittim. Evet tahmin ettiğim gibiydi. Jisoo elini kesmişti ve çok fena kanıyordu.
"Jisoo elin çok kötü kanıyor. Sen elini şu peçeteye sar. Ben hemen Aşağıdan sargı bezi alıp geliyorum."
Koşa koşa mutfağa inip dolaptan sargı bezi ve tentürdiyot aldım ve Jisoo'nun yanına çıktım.
Jisoo ağlamıyordu. Ama acıdan gözlerini kapatmıştı.
"Jisoo sargı bezi getirdim." dedim.
Beni görünce "Jinyoung çok özür dilerim kendimi bir misafirliğe gitmiş ve o ev sahibini telaşa sokmuş bir çocuk gibi hissediyorum." dedi.
Çok tatlıydı..
"Hayır hiç önemi yok Jisoo... Neyse artık elini saralım." dedim.
Bana elini uzatması için ona elimi uzattım. Elini bana verdi. Gerçekten elini çok derin kesmişti. Ellerinden akan sıcak kanlar ellerime değdi.
Tentürdiyotu hemen bir bezin üzerine döktüm ve olabildiğince nazik olarak kanayan yere değirdim.
Galiba eli yanıyordu. Çünkü yine gözlerini kapatmıştı. Ama bu sefer gözlerinden yaşlar geldi. Onu böyle görünce bezi elinden çektim ve "Özür dilerim canın çok mu acıdı?" dedim.
Gülümseyerek gözlerindeki yaşları sildi ve "Biraz acıdı ama önemli değil." dedi.
Her türlü gülümsüyordu...
Ve gülümsemek ona çok yakışıyordu..
Elimdeki bezi kenara bıraktım ve yara bandını alıp eline yapıştırdım.
Bana yine gülümseyip "Teşekkürler Jinyoung." dedi.
"Önemli değil Jisoo." dedim ve sonra ellerime baktım. Ellerim onunkilerden daha fazla kan olmuştu.
"Ellerimi yıkasam iyi olur." dedim. Ve lavaboya gidip ellerimi yıkadım.
Odaya döndüğümde Jisoo'ya "Kalan resimleri ben keseyim. Zaten benim işim bitmişti." deyip gülümsedim.
"Tamam ama dikkatli ol Jinyoung. Makas gerçekten çok keskin ve çok acıtıyor."
Yarım saat sonra...
Projeyi bitirmiştik. Jisoo evine gidecekti. Kapının önünde birbirimize görüşürüz dedik. Jisoo eve gitmek için bahçe kapısına doğru yürüyordu ki...
Ayağa bir şeye takıldı..
Hemen ona doğru koşup belinden tuttuysam da artık çok geçti..
Dizleri yere sürtmüştü ve bu sefer dizleri ellerinden de fazla kanıyordu.
Jisoo yere oturdu. Elimi belinden çektim. Ona hemen içeri girip yarasını temizlememiz gerektiğini söyleyecektim. Ama o benden önce davranıp "Gerçekten çok aptalım ve çok sakarım." dedi.
"Senin suçun değil Jisoo." dedim ve yerdeki Jisoo'nun takıldığı oyuncağı elime alıp "Hepsi yan komşunun köpeği yüzünden. Oyuncaklarını sürekli bizim bahçemize atıyor ve sen de ona takılıp düştün." dedim. Ve elimdeki oyuncağı yan bahçeye fırlattım. Sonra da "Hadi içeriye geçelim yaralarını temizlememiz gerek. Dizin çok kanıyor." dedim.
"Teşekkür ederim ama gerek yok Jinyoung. Yaptığım sakarlıklar yüzünden seni daha fazla iğrendirmeyeyim."
"Jisoo saçmalama neden senden iğreneyim?"
Jisoo "Gün boyu yaptığım sakarlıklar yüzünden kanlarımı temizlersen iğrenirsin." dedi ve ayağa kalkmaya çalıştı.
Tam o sırada onu kucaklayıp eve götürdüm ve salondaki koltuğa oturttum. "Hayır senden iğrenmem. Şimdi dizlerindeki yaraları temizlemeliyim. Yoksa tüm bacağın kana bulanacak." dedim.
Mutfağa gidip tekrar tentürdiyot ve yara bandı aldım ve Jisoo'nun yanına döndüm.
Önce bir peçeteyle kanları sildim sonra tentürdiyot döktüğüm bezi bacağına değirdim ve bu sefer "Acırsa söyle." dedim.
Jisoo tamam anlamında kafasını salladı ve sonra "Jinyoung.. Şey ben kendimi kötü hissediyorum."
O böyle deyince ben de kendimi kötü hissettim.
Kesin Jisoo onu kucaklamamdan rahatsız olmuştu.
Onu kucaklamamdan rahatsız olacağını o sırada aklıma getirememiştim.
"Haklısın seni öyle birden kucakladığım için özür dilerim. Rahatsız olacağını düşünemedim."
"Hayır Jinyoung yanlış anlama. Rahatsız olmadım. Ben sana bugün çok fazla yük olduğum için kötü hissediyorum dedim."
Bunları duyunca rahatladım. Çünkü eğer onu kucakladığımdan rahatsız olduysa kendimi kötü hissederdim ve suçluluk duyardım.
Aslında onu kucaklamamalıydım.
Ama bu sefer Jisoo eve giderdi ve eve bacakları kan içinde girerse bu sefer kendimi çok çok daha kötü hissederdim.
Jisoo'ya "Hayır Jisoo bana yük olmadın. Lütfen kendini kötü hissetme." dedim ve gülümsedim ve dizine yara bandını yapıştırdım.
"Gerçekten çok teşekkürler Jinyoung bugün sana fazla olay yaşattığım için üzgünüm. Artık eve gitsem iyi olur. Annemler beni merak edebilirler."
Gülümseyerek "Önemli değil." dedim ve Jisoo'nun kolundan tutarak koltuktan kalkmasına yardım ettim.
Jisoo evden çıktı. Ona "Evine kadar seninle gelebilirim."dedim.
"Yok sağol Jinyoung gerek yok. Zaten evim şurası."dedi ve gülümsedi.
Birbirimize görüşürüz dedik ve Jisoo evine gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where Wind Drags Us... •Jinji•
Fanfiction"Küçükken çimenlere uzanıp yıldızları seyretmeyi çok severdim Jisoo. Yıldızlara bakıp hayal kurardım. Hani bazen insanlar bulutlara bakıp hayal kurar ya... Ben de yıldızlarla hayal kurardım. Ve böyle mutlu olurdum. Beni yıldızlar mutlu ederdi Jisoo...