8 Aralık 1960
Benim Memi Alan'ım*,
Postacı kapı ziline basar da evde değilim diye geri döner korkusuyla günlerim geçiyor! Her sabah kahvaltısında Melehat Ablam'a tekrar ettiğim tembihler sabah duasına dönüştü. Sağ olsun konu komşuyu da haber etmiş, ahbabımızdan mektup gelir de evde yoksak siz alın diye. Dün akşam okuldan döndüğümde yan binadaki Terzi Angele Teyze'nin sesiyle irkildim. Daha ona bakmadan pencereden içeriye girdi. Duyamadığım birşeyler söylüyordu bağırarak. Sonra perdeyi çekip tekrar çıktı. "Biraz daha gelmeyeydin, sildirazayidim bre Kenan!", diye bir güzel çıkıştı bana elindeki zarfı sallayarak. Koşup penceresinin altına geldim, bana uzattığında o da gönderdiğin mektubun kalınlığını fark edip "Kas senedir yazmamis bu oglan sana?" diye takılıp gülüyordu bana.
Ah, karagözlüm, nasıl bahtiyar oldum, nasıl kelebekler, çiçekler, ışıklar saçarak güldüm görmen lazımdı. Angele Teyze, "Bileydim böyle sevinezeksin, hediye isteridim senden!" dediğinde dünyaları ona verebilirdim. Nasıl olsa sen bana dünyaları veriyorsun her mektubunla. Ve bu defa şu kabarık zarfla içime, hafızama, gönlüme doldun. Sevdamı en güzel yerinden öptün!
Ali İhsan!
Kerem'ime karşılık Memi Alan olmuşsun ya... Nasıl demeli bilmiyorum. Sen İstanbul'u terk ettiğinde, beni terk ettin sanmıştım. Beni, bizi... Tamam, bundan önceki mektupların da beni çok mesut etmişti. Ama Memi Alan'ın hikayesini anlattığın sayfalara eklediğin o heybetli fotoğrafın arkasına "Senin Memi Alan'ın" yazmışsın ya, işte onlar benim mukaddesatım artık. İçimde en ufak bir şüphe kalmadı beni sevdiğine dair.
Sana çok teşekkür ederim! Böylesine çok ihtiyacım varmış ki uzun bir zaman sonra ilk defa dün akşam, gönderdiğin fotoğrafını göğsüme dayayıp mışıl mışıl uyudum, sen yanımdaymışsın gibi.
Mektubunu beklediğim süre zarfında halimden şikayet edip duran Sinan, kafa dağıtmak için kah Beyoğlu Atlas Sinemasına kah Kumkapı'ya Agop Meyhanesine sürükledi durdu.
Köyde Bir Kız Sevdim diye bir filme girdik bir suarede. Pek gönlüm yoktu biletleri satın aldığımızda. Fakat artistlerden biri Ali diye birini oynuyormuş... Duyduğumda, yani Ali'yi ilk işittiğimde girdiğim vaziyet görülmeye şayandı. Ortalarına gelmeden Sinan söylenmeye başladı, birşeyi beğenmeyince çocuk gibi oflayıp puflamasından hemen anlarım. Bir ara kalkmaya yeltendi, kolundan tuttuğum gibi oturttum yerine.
Sen her yerdesin, her şeydesin. Bu filmden sonra senin şimdiki gündelik yaşamını daha bir merak etmeye başladım. Belki bana daha fazlasını anlatmak istersin, olmaz mı?
Sinan'dan senin için bir portre fotoğraf çekmesini istedim dün. Mektubunu okuduktan hemen sonra. Tamam, ikinci okuyuşumdan sonra... Seni bir kere okumakla hatmetmek mümkün olmadı Memi Alan'ım. Bu defa hakikaten...
Gece on bir gibi Sinan'ı telefonla aradım. Allem ettim kallem ettim. Sağ olsun sonunda gardını düşürüp, dükkanı açmayı kabul etti. Gök yarılmışçasına yağmur döküyordu. Ama sana resmimi göndermek duygusu bile ıslanmak için yeterli sebep. Cevap yazmaya başlamadan önce, bugün getirdi. Dilerim beğenirsin.
Senin Kerem'in,
K. Süreyya
Derkenar: Bahsettiğin türkülerden birini yazarsan sevinirim. Belki anlamam için açıklamasını da yaparsın. Bu defa sana Sait Faik'in Son Kuşlar'ını gönderiyorum. Altını çizdiğim satırlarda hep sen varsın, unutma: yazmasam deli olacaktım**.
---
* Şırnak, Cizre orijinli aynı adlı aşk hikayesinin baş karakteri, Memê Alan.
** Aynı kitaptan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Biraz Daha Yaşamak
Romance- İstanbullu... dedi, okşuyor gibiydi kucağına oturttuğu kutuyu. "Hani ilkti ya, çıkaramadım gayrı aklımdan. Ananız bağrımda yatarken de el vermedi gönül, yazayım çizeyim... yanına varayım." * Başlama: 16.03.2019 Tamamlama: 15.09.2020