14

1K 92 65
                                    


!Küfür içerir!
   Elimdeki kupadan yükselen duman lenslerimi buğulandırırken gözlerimi kırparak görüş açımın netleşmesini sağladım(Yazarınız ne acılar çekiyor görün.). Kupadaki sert kahveden bir yudum aldım ve sıcaklığın boğazımı yakarak mideme ilerleyişini hissettim. Burnumdan giren oksijene karışan kahve kokusu bedenimi uyuştururken gözlerimi kapadım yavaşça. Uykunun benliğimi ele geçireceğini anladığım an oturduğum koltuğa biraz daha gömüldüm. Ama Kim Jennie'ye rahat nerede? Odaya dalan kişi ile yerimden sıçradım.

Bakışlarım hışımla kapıyı bulduğunda gördüğüm beden sinir katsayımı artırmaya devam etti. Kapının pervazında bekleyen aptal Jongin en az benim kadar öfkeliydi.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Ahır mı burası?" Saygı sözcüklerini sınavdayken elediğim yanlış şıklarmışcasına zihnimde elemiştim. Ondan beklemeyeceğim kadar kuvvetli bir şekilde odanın kapısını çarptı ve içeriye adımladı. Adımları büyük ve gürültülüydü. "Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun Jennie? Bu ne?" Elinde duran siyah-beyaz kağıt parçasını masama fırlattı. Bu saçma hareketlerini şimdilik görmezden gelmiş ve masaya fırlatılan gazeteyi elime almıştım. İlk bakışta pek bir şey göremesemde aradan geçen birkaç saniyenin ardından irislerim şaşkınlıkla büyümüştü. Gazetenin ilk sayfasında kocaman harflerle şunlar yazıyordu:

"... ŞİRKETİNİN YAZILIM TEKNİSYENİ KIM JENNIE AKŞAM SAATLERİNDE BİR KIZI ÖPERKEN GÖRÜNTÜLENDİ."

Haber başlığının altında bulanık bir şekilde benim arabamın içinde olduğumuz bir fotoğrafımız vardı. Benim Lisa'yı yanağından öptüğüme dair bir fotoğraf.

'Şirketin Ceosunun oğlu KIM JONGIN ile ilişkisi olduğu düşünülen KIM JENNIE çarşamba günü akşam saatlerinde kendi arabasında kız arkadaşı ile objektiflerimize yakalandı. Daha önce eşcinsel olduğundan bahsetmeyen KIM'in öptüğü kız ile bir ilişkisi mi var? KIM JONGIN bu haberi alınca ne yapacak? JENNIE'yi terk mi edecek yoksa af mı edecek? Haberin devamı sayfa 17'de...'

"Bu da ne sikim böyle?" Ağzım benden habersizce açılıp kapandığında ettiğim küfürün farkında bile değildim. "Evet ben de onu diyorum. Bu ne Jennie? Bu kız kim ve neden O'nu öptün? Bütün magazin camiası bu haber ile çalkalanıyor." Kahverenginin en koyu tonunu almış gözlerim ile ateş çıkaracakmışçasına ona baktım. "O'nun kim olduğu veya neden öptüğüm seni hiç alakadar etmez! Sen kimsin de benim yaptıklarımı sorguluyorsun? Ayrıca insanlar neden seninle bir ilişkim olduğunu düşünüyor? Benim seninle ne işim olur?" Aptal Jongin iğrenç bir şekilde güldü ve aptal sesiyle konuştu. "Ah güzelim. Gerçekten hiçbir şeyin farkında değil misin? Seni istiyorum ve asla o küçük kız çocuğuna kaptırmam seni. Aklın biraz karışık sadece." Yanıma geldi. Karşımda durdu ve tek elini belime atıp beni kendine çekti. Aramızda oluşan yakınlık midemi bulandırırken iki elimle göğsünden ittim. "Aptalsın Kim Jongin. Aptal. Sana bakacağımı düşündün mü gerçekten? Ben lezbiyenim." Bana iğrenirmiş gibi baktı. "Sen hastasın." Sesimi yükselterek üstüne yürüdüm. "Evet öyle. Hasta olarak doğdum ama bunu seviyorum*." Gerçekten çok sinirlenmiştim şu an imkansızdı. İmkansızdı sakinleşmem. Hiçbir güç beni sakinleştiremezdi. "Senin de o sürtük kız arkadaşının da..."

Jongin'in sözü kapının dışından gelen gürültüyle kesilmişti. Bakışlarım anında kapıyı bulmuştu. Kapının biraz gerisindeki Lisa'yı görmem ile beynimde şimşekler çakmıştı. Saniyeler önce bir şey tutan elleri havada asılı kalmıştı. Gözünden süzülen kristal yanağından kayarak yere düşmüştü. Hayır yere değil, kalbime düşmüştü.

Öfkeyle Jongin'e bakmış ve bağırmıştım. "Siktir git!" Bana küçümser gözlerle bakmış ve bağırmıştı. "Cehennemde yanışını zevkle izleyeceğim." "İyi, bana da yer ayır.*" Sinirden gözüm seyirken odadan defolup gitmişti. Kendimi kenardaki deri koltuğa bırakmıştım. Gözlerimi kapatmış, elimi burun kemerime götürüp sıkmıştım. İçimdeki bir şeyleri kırma hissi kendini gösterirken sakin kalmaya çalışıyordum.  

Kapının yavaşça örtülme sesini duyduğumda gözlerimi açtım. Tabi ya, Lisa. O'nu tamamen unutmuştum.

Bedenini inceleme fırsatını yeni bulmuştum. Üzerine giydiği saten siyah gömlek beyaz teniyle muhteşem bir uyum içerisindeydi. Gömleğinin ilk üç düğmesini açık bırakarak boynunu gözler önüne sermişti. Görsel bir şölen oluşturmuştu ve kollarını katlayarak ince bileklerini ortaya çıkarmıştı. Altına giydiği ultra kısa pile etek kalçasının hemen altında bitiyordu. Eteğini giydiği açık boşluklu file çorabı ile süslemişti.

Aptal Jongin'le aramızda geçen kavgayı duymuş ve elindeki şeyi yere düşürmüştü. Eteğinin el verdiği sürece yere eğildi ve düşürdüğü şeyi aldı. Bakışlarımı indirip aldığı şeye baktım. Bir kitaptı. Kitabı eline alarak doğruldu. Bana yönlendireceğini düşündüğüm adımları kapıyı bulmuş ve yüzüme son kez bakmıştı. Daha sonra kapının kulbuna bastırıp açmış ve çarparak çıkmıştı. Güçlü bir etki yaratacağını sandığı kapı çarpışı kelebek etkisi yaratmıştı. Kapıya karşı hissedilemeyecek kadar zayıf, ama kalbime gelince kalbimi hissettiremeyecek kadar güçlü...

*I was born sick, but I love it./Take Me To Church-Hozier..

*American Horror Story/Season 3-Quote of Fiona Good..

Tam dört defa 'aptal' kelimesini kullanmışım. Şdmdlaismdlsismdmls.

Bu arada yaklaşık üç hafta falan görüşemeyeceğiz. Nisanın 10'una kadar yokum yani.

Kendinize iyi bakın, JenLisa ile kalın..~

                                                     GB
                                                  190317

PIANIST |JenLisa|(yeniden düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin