"N-nereden çıktı bu?"
"İstemiyorum."
"Neyi istemiyorsun?"
"Seninle yaşamayı."
"Hyung, hatırla.. Birbirimize söz vermiştik hani. Bebeğimizi birlikte büyütecektik?"
"Sana güvenmemeliydim."
"Durup dururken bana neden güvenmiyorsun?"
"Seninle kavga ettiğimizde, ben evden çıkarken söylediğin şeyler geldi aklıma."
Anlatırken dudaklarım titriyordu. Neredeyse ağlayacaktım.
"Onları bir anlık sinirle söylemiştim hyung.. özür dilerim"
"Senin sinirlenmelerin, öfken.. Hiç geçmiyor ki"
"Kontrol edeceğim hyung.. senden bir şey istiyorum.... O günü komple unut. Sadece geleceğe odaklan.. Huh?"
"B-bilmiyorum.."
"Benim için?"
"Şunu söyleyip durma! Böyle deyince kabul etmek zorunda kalıyorum!"
Tavşan dişleriyle gülümsediğinde, tekrar aşık olmuştum..
••••••••••••••••••••
"Sonunda geldik!"
İkimizde arabadan inip, okul kapısına yönelmiştik.
"Senin yüzünden geç kalacağız hyung! Şu saçma konuşmanı Daha sonra yapsaydın keşke"
"Benim konuşmama saçma deme! Kararımı geri çevirmeye çalışmasaydın, geç kalmazdık."
"Ha sen konuşurken zaman hiç gitmedi?"
Söylene söylene merdivenlerden çıkıyorduk..
"Elbette. Ben konuşurken. Bütün zaman dilimi duruyor, ve bütün herkes beni izliyor."
"Gülerkende.." söylediği şey ile ona dönmüştüm.
"Huh?"
Birden paniklemişti. yüzünde ki gülümseme solmuştu ve bembeyaz kesilmişti..
"E-eee ş-şey ya-ni b-en s-en ş-şey söyleyince-"
"Tamam tamam. Açıklamanı sonra yaparsın derse yetişmeliyiz kookie."
Derin bir nefes verip merdivenlere geri dönmüştü.. Sonunda kendi katımıza ulaşıp, Sınıfımızın bulunduğu koridora yönelmiştik..
Sınıflarımız karşılıklı olduğu için. İkimizde, birbirimizden uzaklaşıp kendi kapılarımıza ayrılmıştık. Birbirimize son kez bakıp kapılarımızı açmıştık.
"Park jimin? Sonunda gelebildiniz?"
"Evet hocam. Geç kaldığım için özür dilerim."
"Seni şu an derse alamam."
Gözlerimi kocaman açıp, kafamı kaldırdığımda, eğleniyormuş gibi gülümsemişti.
"Koridorda kameralar var. Seni bu saatte derse alığımı müdürün görmesine izin veremem. Şimdi çık dılarıya. İkinci ders katılırsın."
Kafamı tae'ye çevirip bakmıştım. Sırada otururken bana bakıyordu. Gözleri de 'çık' diyordu.
"İyi dersler"
Kapıyı kapatıp, o şekilde derin nefesler vermiştim. Arkama, döndüğümde hemen arkamda jungkook'u görmeyi beklemiyordum..
"Anacım! Jungkook senin burada ne işin var?! Ödüm koptu! Hamileyim ben!"
"Jimin. İyi misin? Bak bir şeyin varsa-"
"Bir şeyim yok. sadece korktum. Ama bir dahakine affetmem!"
"Peki" kıkırdayıp konuştuğunda, ben de kıkırdamıştım.
"Dersten mi atıldın?"
"Evet"
"Ben de."
"Kantine gidelim mi?"
"Gidelim~"
Tıpkı kardeşimle ilgileniyormuş gibi bir samimiyet ile koluna girip, bendenlerimizi merdivenlere yönlendirmiştim.
Masalardan birisine oturmamda yardım ettikten sonra geri çekilip konuşmuştu.
"Bir şey istiyor musun?"
"Evet! Çikolata istiyorum!"
"Tamam" yüzündeki tebessümü silmeden, arkasına dönüp bana çikolata alıp gelmişti.
"İşte~"
"Teşekkür ederim kookie~"
"Afiyetle ye"
Çikolata paketini açıp, neredeyse saniyede bitirmiştim.. Jungkook'a döndüğümde bana bakıp sesli bir şekilde yutkunmuştu.
"Jiminie, d-dudağında çikolata var."
Biraz oyundan zarar gelmez..
"Huh? Nerede?"
Parmaklarım, dudağımın etrafını turlarken, çikolata lekelerini silmemeye özen gösteriyordum.
"O-orada"
Parmağı ile işaret edip konuştuğunda hala bulamamış gibi yapıyordum.
"Tam olarak nerede?"
Derin bir nefes verip, ayağa kalkmıştı. Beni de kolumdan çekerek kaldırdığında, hızla kantinden çıkarmıştı. Okul bahçesine çıktığımızda, beni çekeleyerek, kamera olmayan yere getirmişti. Ne yapacak gerçekten çok merak ediyordum.. Beni duvar ile arasına alıp dudaklarıma yapışana kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heart beat | kookmin
FanfictionBir gecede aralarındaki abi-kardeş ilişkisinin sona erip, aşk ilişkisine dönüşeceğini bilemezlerdi... -mpreg-