"Elbette kalabilirsin- de. Bir sorun mu var jimin?"
"E-evet, var.."
"Neredesin söyle de seni gelip alayım?"
"Geçen buluştuğumuz marketin oraya doğru gidiyorum"
"Tamam. 10 dakikaya oradayım"
•••••••••••••••
Taehyung beni almaya gelmişti. Şimdi ise evinde oturuyorduk. Ona yaşananları anlattığımda, bana sarılıp destek olmak ile yetinmişti. Tanrım ben bu çocuğu daha önce nasıl fark etmedim?
"Jimin.. Bebeğini ikimiz büyütebiliriz. Jungkook'u azıcık tanıyorsam, bu tür aile işlerine asla katlanamaz"
"Biliyorum. İşte bu yüzden çok Korkuyorum tae.."
"Niye?~"
"Ne yapacağım? Ben jungkook'u sevdiğim için, ailemi karşıma aldım! Ha birde miniğim için"
"Jimin. Jungkook'u unut artık. O seni üzmekten başka bir işe yaramayacak.. sadece geleceği düşün. Miniğini tek büyütebilecek misin?"
"Yanımda olacak mısın?"
"Elbette! Şapşal şey ben hep senin yanında olacağım~"
İkimizde kıkırdadığımızda, tae ile tekrardan sarılmıştık.
••••••••••••••••
Uzun bir süre geçmişti. Birlikte oyunlar oynayıp, yemek yapmıştık. Şimdi ise sofrayı hazırlıyorduk.
"Jimin, Okula devam edecek misin?"
"Elbette! Eğer okulu bırakırsam hayatıma fakir bir şekilde devam etmek zorunda kalacağım."
"Oh, peka- telefonun çalıyor!"
"Uh, hemen bakıp geleceğim. Sen devam et"
Arama sesine doğru ilerleyip koltuğun üstündeki telefona ulaştığımda yazan yazıyı gördüğümde kapatmak gelmişti içimden.
'Tatlı davşan'
Bir an kendimden soğumuştum. Aslında telefonu açmayacaktım, ama ne deyeceğini çok merak ediyorum... AÇACAĞIM!
"Ne var jungkook?"
"Jimin. Neredesin! Tanrı aşkına her tarafta seni arayıp duruyorum!"
"Eee?"
"Ne eee? Yerini söylemeyecek misin?"
"Hah! Birde yüzsüz yüzsüz soruyorsun.. o da casaret."
"Jimin.. Sabah bir kaç sorun yaşadım. Gerçekten seni terslememeliydim. Çok üzgünüm."
"Bana ne bundan? Ben senin sinirini dindirmen için yaratılmış bir oyuncak değilim tamam mı?! Sinirlenince benim ile saçma sapan konuşamazsın!"
Jungkook, derin bir nefes almıştı. Sanırım sinirleniyor..
"Jimin.. Hamilesin, hiç bir şey söylemiyorum. Bak hadi söyle yerini"
"Söyleme bir zahmet! Sabah yeterince söyledin zaten!"
"Aman be! Jimin.. söylüyor musun? Söylemiyor musun?"
Tam cevap vereceğim sırada, arkadan tae söylene söylene gelmişti.
"Ne söylenip duruyorsun? Kimmiş? Hadi ben masayı hazırladım"
Jungkook telefonun öbür ucundan, tae'nin sesini duyunca ağzından bir 'hah!' Sesi çıkmıştı.
"Kim taehyung..."
"Hayır!"
"O benim eski bir arkadaşım jimin. Onun sesinden daha kalın bir ses yok"
"B-belki vardır?!"
"Yok dedim işte.. Bekleyin beni, oraya geliyorum"
Telefonu kapattığında tae'ye dönmüştüm.
"Tae.... zamanlamana sıçayım."
"Ne oldu? Jungkook'mu?"
"Sayende yerimi öğrendi! Ne yapacağım?"
"Sakin ol jimin.. jungkook başkalarının yanında ezik duruma düşmekten nefret eder. Onun evine gitmeyeceğine dair konuşursan, katlanamayıp gidecektir.."
"Bu arada.. sen jungkook'u nereden tanıyorsun?"
"Boşver.."
"Hayır takıldık desen anlarım. Ama jungkook homofobik"
Tae kıkırdadı.
"Ve bir erkek, karnında ondan bir parça taşıyor kkkk"
Kafasına yastığı fırlattığımda, acı ile inleyip ellerini başına götürmüştü.
"Gülmesene be! H-hem hata ile insan bile ölüyor!"
"Sizde hata ile dünyaya bir bebek bağışlıyorsunuz! Kkkk"
"Tae! Beni daha fazla kışkırtmayı kes!"
Mutfağa doğru adımlarken arkamdan seslenmişti:
"Hey! Nereye?"
"Zıkkımlanmaya!"
"Bende geleceğim!"
"Aish..."
İkimizde mutfağa girdiğimizde, ben masaya, tae ise tezgaha doğru adımlamıştık. Tae yemekleri, tabaklara servis edip karşıma oturmuştu. İkimizde sohbet edip yemeğimizi yerken, kapının çalması ile kafalarımızı birbirine çevirmiştik..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heart beat | kookmin
Fiksi PenggemarBir gecede aralarındaki abi-kardeş ilişkisinin sona erip, aşk ilişkisine dönüşeceğini bilemezlerdi... -mpreg-