one

3.6K 107 42
                                    

Çalan alarmımı kapattıktan sonra aniden doğrulduğum için gözlerim kısa bir süreliğine kararsa da hemen kendime gelip, hızlı adımlar ile lavaboya gittim.

Normalde durduğum süreden daha da kısa bir süre lavaboda işimi hallettikten sonra üzerimi değiştirmek için odama geçtim.

Rastgele bir pantolon ve blüz alırken bugünkü planmın kötü bir şekilde mahvolmaması için dua ediyordum.

Siyah pantolonumu ve kırmızı, çiçekli blüzümü üzerime geçirdim. Telefonumu alıp alt kata indiğimde bir yandan saati kontrol ediyordum.

Küçük bir kaseye beni idare edecek kadar gevrek koydum. Bitirdikten sonra kaseyi lavaboya bırakıp mutfaktan çıktım.

Deri ceketimi giydikten sonra kahverengi çantamı alıp omzuma taktım ve anahtarımı çantama atıp evden çıktım.

Metro durağına neredeyse on dakika gibi bir süre içerisinde geldiğimde ilk metroya yetişebildiğim için kendimi biraz da olsa şanslı hissediyordum.

Boş bir yer bulup oturduğumda bacak bacak üzerine attım ve üst kısımdaki tabeladan ineceğim durağı hesaplıyordum.

Üç durağım kalmıştı.

Gözlerimi ayağımdaki siyah, deri botlarıma çevirdim. Bilekte bittiği için açıkta kalan tenime dikkat kesilirken pantolonumun paçasının hafiften söküldüğünü fark ettim.

Üçüncü zil çaldığında kendime gelip hızla ayağa kalktım, yoksa durağı kaçıracaktım.

Ana caddede ilerlerken önüme ilk çıkan ara sokağa girmem gerekiyordu. Fakat önüme yan yana, iki tane ara sokak çıkınca kısa bir süreliğine duraksadım.

Hangisine girmem gerekiyordu?

Şansımı deneyerek sol taraftakine girdiğimde yüzümde umudum olduğuna dair bir gülümseme vardı.

İleride, duvara bir çocuğu sıkıştırmış, hararetli bir şekilde konuşan genci gördüğümde adımlarım hafiften yavaşlamıştı.

Ancak ilk başta hızlı adımlarımı duyduğunda direk geçip gideceğimi düşünürken hareketinde ve konuşmasında bozuntuya vermemişti. Fakat adımlarımın yavaşladığını duyunca şüphelenmiş olacak ki ilk başta biraz duraksadı, daha sonra ise konuşmasını keserek bana doğru döndü.

"Ne bekliyorsun? İkile," dediğinde yerimden kıpırdamamış ellerine bakıyordum.

"Hadi." diye uyarınca ellerindekileri fark etmiş olacak ki elindeki uyuşturucuyu cebine koydu.

Çakıyı bana doğru doğrulttuğunda, "Bundan kimseye bahsetmeyeceksin."

Tehtidine karşı hiçbir tepki vermezken geriye doğru ilerliyordum.

Üzerime doğru hızlı bir şekilde koştururken arkamı dönüp neredeyse onunla aynı hızda koşmaya başladım.

"Bana bak. Eğer bu olanları birisinden duyarsam, sonun benim elimden olur! Anladın mı?"

Ona karşılık vermeden kalabalık sokakta insanların aradından geçmeye çalışıyordum.

Biraz ilerkedikten sonra yavaşlayıp arkamdan geliyor mu diye baktım. Sarışın bir kadın ve yanındaki oğlu ile göz göze geldiğimde arkamı dönme amacım aklıma geldiğinde bakışlarımı onların arkasına çevirdim.

Artık benim peşimden gelmediğini fark ettiğimde derin bir nefes verip önüme döndüm.

Keşke, ya arkamı döndüğümde o kadın ve oğlu ile göz göze geldiğimde uzun bir süre bakışmasaydım, ya da hiç arkamı dönmeden direk ilerleseydim.

Çünkü ara sokakta bana sataşan oğlan, şu an tam karşımda bana tehlikle bir şekilde gülümseyerek bakıyordu.

Tanrım...

§ëłãммм

sucker | mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin