MUTLU SONUM OLUR MUSUN?

3.4K 239 19
                                    

Arzunun iyileşmeye başlayıp kendini toplamasıyla Yiğit ve Mehmet Ayaz izin isteyerek Arzunun odasına girdiler.

Odaya girdiklerinde Alev, Demir ve oğulunu gördüler.

Yiğitin Arzuyu ziyaret edeceklerini düşünmediklerinden dudaklarından Yiğit ismi döküldü.

Yiğit hepsine selâm vererek Arzunun karşısına geçti ve (eski defterleri açmadan) karısını ve çocuklarını kurtarmak için kendini siper ettiği için çok teşekkür etti.
Evladını kaybettiği için çok üzgün olduğunu dile getirdi.

Mehmet Ayazda üzüntüsünü dile getirerek, dilerse çocuğunun babasıyla yaşadıklarını dile getirerek kendinin konuşabileceğini söyledi.

Arzu gözyaşlarına boğularak
-Hayır... Hayır... Hayır...
dedi ve çarşafı âdeta parçalayacak gibi sıkarak başına gelen iğrenç olayı anlattı.

Odadaki beylerin öfkeden gözleri kızarıp elleri yumruk hâline gelmişken, Alev gözyaşları içinde Arzuya sarıldı.

Yiğit ve Mehmet Ayaz Demir ile birlikte dışarı çıkarak konuştular.
Arzu'yu Demire emanet ederek hastaneden ayrıldılar.

Yiğit emekli başkomser Ali beyi (Mirza'nın babası) arayarak kısaca durumu anlattı ve daha sözünü tamamlamadan Ali beyin

-Oğlum bilir misin benim sol avcum kaşındığı zaman canım çok güzel işler yapmak ister.
Eminim sizde yardımcı olmak istersiniz bana...

Yiğit ve Mehmet Ayaz sinirli bir şekilde tebessüm ederek

-Büyük bir zevkle dediler ve Ali beyin talimatlarıyla hareket ettiler.

BİR GÜN SONRA

Arzu yavaş yavaş yürüyerek hemşireden öğrenmiş olduğu bebek bakım odasına gitti.

Pencereden hemşirenin göstermesiyle Zeynep ve Yiğitin bebeklerini gördü.

Hâlâ küçücük bedenlerinde kablolar takılı olduğunu görünce üzülerek tâbiri caizse onlarla dertleşti pencere kenarından...

Gözyaşlarıyla anlatmaya başladı...

-Anneniz ve babanız sizi çok seviyorlar onları artık bekletmeyin, hemen iyileşin olur mu?
Ben onlar kadar şanslı olamadım ben evladımı kaybettim...
Siz onları üzmeyin olur mu?
Ben... Ben... yeterince çok üzdüm onları...
Onlar beni affettilerde ben kendimi affedebilir miyim?
Bilmiyorum...

Arzu gözyaşlarından dolayı kelimeler boğazına dizilince biraz kendini toparlayıp iki küçük melekle tekrar dertleşmeye başladı.

-Biliyor musunuz ben o iyi kalpli annenizin sayesinde Allahı tanımak peygamberi (sav) tanımak için kendime geldim geleli telefondan onlar hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum...
Anneniz peygamber (sav) kızının ismini taşıyormuş.
İyi kalpli anneniz o ismi çok hakediyor.
Onun da sizin gibi iki evladı varmış
Ali ve Ümame isminde...
Eminim anneniz size bu isimleri de koysa başka isimlerde koysa sizde o isimleri hakedersiniz...
İyileşin olur mu?
Annenizi daha fazla üzmeyin...
Hoşçakalın...

Arzu yavaş yavaş oradan ayrılırken
Zeynep, Sukeynâ ve Miray gözyaşları içinde ona görünmeden sessizce gitmesini beklediler.

En başından beri Arzuyu sessizce dinlemişler, evladını kaybetmiş bir annenin üzüntüyle iki küçük melekle dertleşmesini dinlemişlerdi.

Onlara doğru gelen Yiğiti gördüklerinde Sukeynâ ve Miray sevdalıları baş başa bırakarak oradan ayrıldılar.

Zeynep Yiğitin elini sarılı görünce

SESSİZ SEVDAM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin