HUZURA UYANMAK...

5.9K 420 7
                                    

Zeynep sahur vakti geldiği için Yiğit'i çağırmak için çalışma odasının kapısını çaldı...

-Müsait misin? Girebilir miyim?

Ses gelmeyince odaya girdiğinde kitap elinde uyuya kaldığını gördü. Kitabı yavaşça alıp kaldığı yere ayracı koyarak kapatıp masasının üstüne koydu. Sayıkladığını ve çok terlediğini farkedince

-Geçti... Uyan... Geçti... diyerek eliyle hafif hafif sarsarak uyandırmaya çalıştı.

Yiğit ani bir refleksle Zeynebin elini tutup kucağına oturtturdu. Yüz yüze gelince ikiside bir an ne diyeceğini bilemediler. Zeynep kendini toplamaya çalışarak

-Sayıklıyordun ve çok terleşmiştin. Kabus gördüğünü düşündüm. Seslendim duymadın. O yüzden biraz sarsarak uyandırmak zorunda kaldım. Özür dilerim korkuttuysam.

-Gidiyordun... Bırakıyordun beni... Yetişemedim sana... Yetişemedim...

-Bur...da...yım dedi zorlanarak Zeynep

-Gitme Zeynebim... Ne olur gitme... Bırakma beni... diyerek sarıldı Zeynebe...

Zeynepte tam elini kaldırmış sarılacakken Arzu ve kucağındaki bebek geldi gözünün önüne ve sarılamadı bu yüzden, gözünden yaş akıtarak...

Yiğit tekrardan Zeynep ile yüz yüze gelince Zeynep;

-Sahur vakti geldi. Yemek hazır. Geçelim mi sofraya?

-Geçelim Zeynebim dedi başını sallayarak kalkıp mutfağa geçtiler.

Yemeklerini yerken Zeynep;

-Yarın bir ayım doluyor. Kontrolüm var. Gidebilir miyiz?

-Tabi. Alçın çıkacak mı yarın?

-İnşallah... Çok kaşınıyor çünkü... Bir de çok terletiyor...

-Olur bilirim dedi gülümseyerek ve devam etti.
-Küçüklüğümde bende ayağımı kırmıştım Sivasta...

devamını getirecekken Zeynep tamamladı gülümseyerek ...

-Gideceğiniz sene idi. 8 yaşında idim ama hatırlayabiliyorum. O kadar dedik sana traktöre çıkma diye. Ama sen ben sürerim diye ısrar edince ayağın takılıp üzerinden düşmüştün. Nasıl başarabilmiştin hala şaşırıyorum...

-Öyle mi küçük hanım... Peki neden sürmeye çalıştığımı biliyor musun?

-Cık...

-Sen babana gitmeyi çok istemiştin. Kadir ile yaşıttık ama o sürmeyi biliyordu. Seni götürmek isteyince seni ben götürürüm diye öne atıldım... deyince Zeynep Yiğitin gözlerine baktı...

Minnetle...

-Be... benim için miydi dedi...

-Senin içindi... Sana gülmek çok yakışıyordu... Senin üzgün halini görünce yüzünü tekrar gülümsetmek istemiştim... Tıpkı senin gibi... Üzgün kimi görsen onu mutlu etmeye çalıştığın gibi...

Zeynebin dudakları değil gözleri konuştu Yiğitin gözleriyle... Kaç dakika geçti bilinmez... İkiside gözlerinin konuşmasını kesemediler birbirinden...

Ta ki çayın taşma sesi gelinceye kadar...

Zeynep kendini toparlayıp kalkmak isteyince Yiğit mani olup

SESSİZ SEVDAM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin