Yiğit o gün ailesini bırakamadı ve arkadaşlarının yanına gitmedi.
Sabahleyin hazırlanıp uçağa binerek usta birliğini yapacağı askerlik görevi için önce Van'a daha sonra Şemdinliye hareket etti.
Zor şartlarda geçirdiği askerlik günlerinde ailesinin kıymetini daha çok anladı.
Müsait bulduğu anı kaçırmaz ya onlara mektup yazar ya da telefonla arardı.Görevli arkadaşı mektupları dağıtırken Yiğit'e de seslendi.
-"Ablam bu sefer hangi fotoğrafları gönderdi acaba" diyerek arkadaşının yanına gidip mektubunu aldı.
Üzerinde gördüğü isimle olduğu yerde dondu kaldı...-"Arzu" dedi sadece...
Önce hiç açmadan yırtmak istedi.
Yapamadı...
Saatlerce o mektup yastığının altında bekledi.
Yatmadan önce mektubu açıp okumaya başladı...Merhaba Sevgilim
Sana böyle hitap ediyorum diye belki bana kızacaksın ama ben çok pişmanım Sevgilim
Özür dilerim
Senin yokluğunda kendimi bi anda boşlukta buldum
Bi hata yaptım büyük bi hata
Senin güvenini sarstım kalbini kırdım
Senden beni bağışlamanı ilişkimize bir şans daha vermeni istiyorumBu mektubu şu anda ellerim titreyerek yazıyorum
Adresini bulmak için çok uğraştım
Seni tekrardan buldum
Ve seni bundan sonra kaybetmek hiç istemiyorum
Ben sensiz yapamıyorumSeni bekliyor olacağım
Beni affet...Ne yapacağını bilemez halde mektubu avucunun içinde buruşturup yumruğunu duvara vurdu.
Arkadaşları ters bir durum olduğunu farkedip Yiğitin yanına gidip destek olmaya çalıştılar.
O gece ışıklar kapanana kadar arkadaşlarıyla konuştu.
Uyuyamayacağını bildiğinden nöbetçi arkadaşı ile nöbeti bile değiştirdi.Sabaha kadar pencerede yağan karı seyretti.
Her yer yine beyaz örtüye teslim olmuştu.
İzmir de bu görünteye baya yabancı kalmıştı.
Aklına Sivas'taki günleri geldi.
Arkadaşlarıyla oynadığı oyunlar maçlar geldi.-"Eşkiyaydık resmen" diyerek bi anda gülümsedi.
Gülümsediğini farkedince aklına başka bir anısı daha geldi.
Küçük oyun arkadaşı Zeynep...Ne zaman birisini üzgün görse yanına gidip tatlılıkla başını yana eğer
Küçük parmaklarıyla yanaklarımıza dokunup gülümsememizi sağlardı.
Onun o haline canımız ne kadar sıkkın olsa da tebessüm ederdik.En son 13 yaşında Sivas'tan İzmir'e taşınacakları gün görmüştü Yiğit onu.
O zaman Zeynep 8 yaşında ya vardı ya yoktu.
Yiğit'i arkadaşlarıyla oynamıyor görünce Zeynep yanına gidip
-"Noldu"
-"Biz gidiyoz Zeynep"
-"Tamam git. Ne zaman gelcen"
-"Biz tamamen gidiyoz Zeynep. İzmir'e taşınıyoz."
-"Taşınıyonuz mu?"
-"Hıı hıı"
-"Ne zaman gidiyonuz?"
-"Bir iki saate yola çıkacakmışız. Babam arkadaşlarıyla vedalaşmaya gitti."
-"Böyle gitme"
-"Nasıl?"
-"Böyle işte" diyerek üzgün yüzünü gösterdi.Yine her zaman yaptığı gibi üzgün bi insan görünce başını tatlılıkla yana eğip, yanaklarını sıkıp o insanın tebessüm etmesini sağlardı.
Yiğit'ede aynısını yaptı ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ SEVDAM (TAMAMLANDI)
SpiritualEfendimiz (sav) Hadis-i şeriflerinde buyuruyor ki: "Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek, sabredenin günahlarını, Allahü teala affedip Cennetine koyar." (İbni Asakir) "Ümmetimin üstün olan kimseleri, aşk belasına maruz kalınca iffetini muhafaza...