Gözüm ocağa gitti. Makarna yapmak için su ısıtmış, ama makarna bittmişti.
Derin bir 'ahh!' Çekerek
anneme doğru iki ağır adım atmıştım. Annemin yerde başını eğmiş olanve perişan haline, hüzünlü gözlerle derin baktım . "Bu acıyı haketmiyoruz, haketmiyorsun annem." Diyerek acıyla fısıldadım."Tamam anne, üzülme.
Biz kardeşlerimle ekmek arası bir şeyler yeriz ."Annem kendini çaresiz yere bırakmışken, ben nasıl güçlü görünebilirim ki. Sadece öyle olmaya çalışıyordum. arkamı döndüğüm gibi gözyaşlarım temizliyordum . Annem ağladığımı anlamasın diye yüzüne bakmadan, hızlı hareketlerle kardeşlerime ekmek arsı hazırlamıştım.
Melek'in oturduğu yere yönelip ekmek arasını elline verdim.
"Bir tane sen, bir tanede Ali'ye yedir geliyorum."
Kardeşim Mekek yüzünü ekşiterek baktı. Belliki memnun degildi ama bir şey söylemedi. Aklım annemde kalmış, annemle konuşmak için mutfağa geri döndüm. Aklımda uzun zamandır düşündüğüm ama söylemeye bir türlü fırsat bulamadığım bir fikir vardı.
"Anneciğim sen çok güzel el örmeleri yapıyorsun ya. Hatta hatırlıyor musun? Başka kadınlar gelip senden para karşılığı yapmanı istemişti. O zaman ihtiyaçımız olmadğı için kabul etmemiştin. Neden şimdi yapmıyorsun? Hem sana da bir meşkale çıkar hemde para kazanır ihtiyaçlarımızı gidermeye çalışırız.
Belki bana da ögretirsin, bende sana yardım ederim."Annem ağlayan gözleri söylediklerimle gülmüştü. Avuç içiyle göz yaşlarını temizlemişt. Ayağa kalkarak
"Afferin sana güzel kızım. Bu benim aklıma hiç gelmemişti. İyiki varsın Deniz. Varlığın bana güç veriyor kızım."
Elerini siyah saçlarımdan geçirip, sıkıca sarıldı. Az da olsa annemin yüzüne gelen tebbesümle mutlu olmuştum. Küçük bir umudun bile bir anneyi nasıl mutlu ettiğini görebiliyordum.Annemin azda olsa moralini düzeltmiş oldum. Bunun mutluluğuyla aç olan karnım umrumda olmayacağını bildiğimden hiçbir şey yemeden
anneme "Ödevlerim var." Diyip odama gittim. Ödevlerim yoktu aslında, varsa bile bu kadar aile sıkıntısı içinde hatırlamıyordum.Aslında amacım biraz kafamı dinleyip sırdaşıma içimi dökmekti. Yani günlüğümü yazmaktı, kalemi elime almıştım.
O an yazıcak o kadar çok şey vardı ki. Neyi nasıl yazacağımı bilemiyordum. Sanki kalem anlamış o yazıyordu, derken üç sayfa yazmışım. Beni mutlu eden İçimi döktüğüm günlüğümü kapatıp masanın köşesine yerleştirdim. Ağırca kalkarak yatağıma geçtim. Düşünceler içinde odamın tavana bakan gözlerimle dalıvermişim. Yarın hafta sonuydu. Sabah ilk işim babamı ziyaret etmek olucaktı. Babasına aşık, onun öldüğüne inanmayan ve hep yanımda olduğunu hisseden küçük kızı, Deniz'i kalmaya devam edecim. Babamı düşüne düşüne daldığım düşüncelerle uyumuştum.Sabah sanki güneş odamızın içinde doğmuştu, gözlerimi güneşin parıltısından açamıyordum. Birde rüyamda babamı görme sevincini yaşıyordum.
Kalkıp pencereyi açtım, tekrar tekrar derin nefes alıp verdim. Hava çok güzeldi. Bugün de babamın yanına gidecektim ve doğum günümdü. 15 yaşıma basacaktım, gönül isterdi ki babamla doğum günü kutlayalım,
Ama en büyük hediyem onun yanına gittmekti. Ve hiçbir şey umrumda degildi. Babamın yanına gitme sevinciyle dolmuştum.Kardeşlerim her zamanki gibi benden önce kalkmışlardı. bende üstümü giydiğim gibi odadan çıktım.
Annem el örgüsü yapıyordu, sabah sabah yapmasına şaşırdım"Günaydın Denizim..."
"Günaydın annecim..."
Annemin gözleri şişmişti. Anlaşılan sabah kadar el örgüsü yapmıştı. Bir kaç tane bitirmişti bile. Uyumamasına rağmen bir şeyler yapma, bir şeylere yaramış hissiyatıyla ok mutluydu.
Kardeşlerim desen dışarda oyun oynamaya başlamışlardı bile. Babamın ölümünden sonra ilk kez ailemi az da olsa mutlu gördüm .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN ✓KİTAP OLDU✓
Fiction généraleŞehir değiştirmeme sebep olmuş bir hayat sonrası nefretle başlayan deli bir aşk. Son duygularını yazdı Pembe günlüğüne, yıllar, aylar, günler geçecek. O günlük Deniz'in hayatı olarak kitap olmuş, elden ele gezmiş olacak. On dört yaşında yazdığı g...