Evin Kapısını açıp içeri girdiğim de, soluklanmak için kendimi odama atmıştım. Elbiselerimi çıkartırken bugün olanlar aklımı kurcalıyordu. Ceketimi çıkarırken cebimde adamın numarasını ile iş yerinin yazdığı kağıt düştü. Bugün olan olaylardan dolayı tamamen aklımdan çıkıvermiş. Elimi kafama vurarak "Ah kafam ah!" yarın adamala görüşmem gerekiyor bu işi kaçırmamlıyım. Derin nefes alarak numaranın ve adresin yazılı olduğu notu cebime koyduktan sonra masamda ki pembe günlüğümü alarak bir hararet, bir şehvetle yazmaya başladım. İlk kez günlüğüme bir şey yazdığımda elim titreye titreye yazıyorum. Epey yorgun olmalıyım, bu gün ki olaylardan dolayı. diğer odadan "Deniz" diyen annemin sesiyle kafamı kadırmıştım. Odadan çıkıp annemin yanına odaya gittim ve ekmek almamı söyledi. "Tamam anne gidiyorum." Diyerek tam kapıyı açtım ki amcamın elli havada kalmış, kapıyı çalacakmış bir vaziyete kapıyı açtı. "Sağ ol. yiğenim yormadın beni." Diyerek gülümsedi. "Ne demek, her zaman amca." Diyerek sesli bir kahkaha attım. Sonra bana dönerek "Nereye Deniz" Dedi. "Ekmek alıcam amca," Diyince elini cebine atıp yirmi TL kadar para çıkartı ve elime koyuverdi. "Ekmek al, kalanlada kendine harçlık yaparsın." Dedi ve tebesümle "Teşkkür ederim amca." Diyerek evden çıktım. Ayağımdan sıkıca tutmuş "Beni de götür abla, bende geliyim, lütfen abla lütfen!" Diye ısrar ediyordu Ali. Ama "Ablacım şimdi olmaz, gelmezen sana çikolata alırım." Diyerek ikna etmiştim Ali'yi. "Tamam ama kocaman bir çikolata al." Dedi. "Tamam söz ablacım." Diyerek onu odaya annemin yanına gönderdikten sonra evden çıktım ve güneş batmış, güzel bir hava vardı dışarda. İstanbul'un en çokta akşamını seviyorum. Gündüz gibi bunlatıcı bir havası yok, saatlerce yürümek istiyorum. Gölgemin yansımasıyla yürüyor, şekilden şekile giriyorum. Yanımdan geçen adamın dönüp bana bakmasıyla utanıp duraklamıştım.
Tak ediyor kafama bırak zorlma, mutluluk senin neyine diyorum ama vazgeçemiyor insanoğlu, umut etmekten umut etmiyorum desede !
Bir kahkahanın koptuğu yöne gitti gözlerim, elini omuzuna atmış her kelimesi sevgiyle dolu "Kızım" kelimesi çıkıyor, bir babanın ağzından. Konuşa konuşa yürüyor baba kız. Nasıl imrenerek baktım onlara bir bilseniz? Diyorum ya hayat sanki oyun oynuyor, kabuk tutan yaranı kanatıp kanatıp duruyor. Her şey bilerek oluyormuş gibi canını acıtan ne varsa karşına çıkıp duruyor işte. Hakını vermek gerek, hayatın seni üzmek için az çabalamıyor.
Marketin önünde durmuş, dalgın kafamı kaldırarak ekmek çıkartıp poşetime koydum. Hızlıca parayı bırakarak çıktım ve bir daha bi akşam daha, içim hüzünle dolmuştu. Yavaş adımlarla huzurlu bir şekilde geldiğim yolu, hüzünlü hızlı adımalarla gidiyordum.
Eve nasıl vardığımı farketmedim. Evin bahçesinden içeri girdimde evin önünde bu karanlıkta Melek'in evin duvarına sırtını dayamış, iki elini kavuşturmuş, başını dizine koymuştu. Melek'i öyle görünce korkarak koşarak yanına gittim. Ekmek poşeti elimden düşerek, Melek'in kolundan tutarak kaldırdım. Melek ağlıyordu. "Ağlama nedenin ne, seni ağlatan şey ne?" Diye sorunca hıçkırıklar içinde anlatıverdi. Annem ile yengemin tekrar kavga ettiğini söyledi. Bunu gördüğü içinde epey korkmuştu.
Elinden tutum. "Sil gözyaşlarını,
sen yanlış anlamışsındır ablacım, üzülmenede gerek yok. Burası soğuk, gel eve girelim." Ürkek bakışları sanki 'Girmeyelim' diyordu ve "Gidelim." Dememle kapı üzerimize açılıverdi. Annem korkmuş bir şekilde kapıyı açıp "Melek nerde?" Diye bağırdı. Melek'i içerde görmeyince korkmuş. Yanımda görünce iki kolarıyla sıkıca sarılarak ağladı "Özür dilerim kızım! özür dilerim! Ben seni korkutmak istemedim." Annemi o halde görünce bir ürperti geldi.Annemin çaresizce ağzından çıkan "Ben size yetemiyorum, ben size yeteri kadar annelik yapamıyorum, affedin!" Diyen titrek ve mahsum sesiyle ağlıyordu. Hepimiz oturup ağlamıştık, annemin bu kelimlerine üzerine,
"Annemm, sen dünyanın en güzel annesisin. Senin varlığın oldukça biz varız." Dedim. Diz çöktüğü yerden bir gayretle kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN ✓KİTAP OLDU✓
Ficción GeneralŞehir değiştirmeme sebep olmuş bir hayat sonrası nefretle başlayan deli bir aşk. Son duygularını yazdı Pembe günlüğüne, yıllar, aylar, günler geçecek. O günlük Deniz'in hayatı olarak kitap olmuş, elden ele gezmiş olacak. On dört yaşında yazdığı g...