Ertesi günün sabahındaydık. Üstümde mutsuzluk, içim de büyük huzursuzluklarla sınıfımda masamda oturmuştum. Etrafımda hiç kimse yokmuş gibi derin düşüncelere dalmıştım.
Ahmet'in teklifini kabul etmiştim, hem de hiç sevmediğim halde sinirlerime ve kinime yenik düşerek bu hatanın bedelini ağır ödeyeceğime emindim. En büyük bedelinide sevmediğim birini sürekli dibimde olmasıyla ödeyecektim.
Başımı eğmiş dalgın kafamla çıktım. Okul merdivenlerde aşağı gelirken Emre'nin okul bahçesinden içeri girdi. Merdivenlerde durmuş gözlerimi Emre'nin arabasına dikmiştim ve arkamada kolarımdan tutuğunu hissettiğim gibi kendine çekti.
Onun beni kendine çektiği gibi Ahmet'le göz göze gelmiştik. Elini belime kavuşturmuştu. Bir refleksle onu ittiğimden tüm bedenimle ve çığlıklarlarımla merdivenlerden geri gittim, tam düşeceken Emre'nin arkamdan beni tutmasıyla kurtulmuştum. Onun kucağına düşmüştüm.
Heyecanlanmamak elde değildi. Emre'nin nefesini hissetiğim gibi kalp atışlarını hissedebiliyordum. Ve ilk kez bakışlarımız birbirine kilitlenmişken Ahmet'in ellerimden tutup kuçağından almasıyla sonlanmıştı. Ama ben daha onun bakışlarında kalmış, bir o kadarda kokusunu etkisinde çıkamıyordum.
Emre'nin bu seferki bakışlarında nefret yerine samimiyet vardı. Daha gözlerimiz birbirimizde kalmışken Ahmet'in "Sevgilim iyi misin?" sözlerinden sonra Emre orayı hızla terk etmişti. Bilmiyorum ama orayı terk ettiği gibi yüzümdeki tebesüm gitmiş, yerine sinirli bakışlar almıştı. Ahmet'e dönüp "Okulun ortasında sarılmakta neyin nesi?" deyince,
"Sevgilim değil misin?"
"Tamam, bunu okula yansıtmana gerek yok."
Diyerek okul kapısından içeri girdim. Hemen ardımda da Funda girmiş o da kolumdan tutunca bağırmaya başladım.
"Ne oldu Deniz?"
"Şey, kusura bakma. Ben Ahmet zannetim."
"Niye, Ahmet seni her gördüğünde kolundan mı tutuyor?"
"Ahmet'le sevgiliyiz."
"Şaka, Değil dimi Deniz?"
"Malesef.:
"Malesef mi, Yani istemeyerek sevgili oldun?"
"Dünkü sinirimden sonra "Evet." dedim."
"Off! Deniz. Niye böyle yaptın ki?"
Pişmanlığım sözlerime yansıyordu. Funda, bunu neden yaptın, diyip durdu. Ama bende asıl nedeni neydi, neden yaptığımı bilmiyordum.
Ama Funda'nin bana "Sen bunu kıskançlığından yaptın." dese de inkar edip kızmıştım. Peki ya ben istemediğim halde neden yaptım? O sorunun cevabını bilmiyordum.Sınıfa gireceken kapının eşiğinde durmuş içerde olanları izlemekten dona kaldım. İlayda, Emre'nin yanına oturmuş ellerini Emre'nin ellerine geçirmiş sıkıca tutumuştu. Bu manzara karşısında sadece baka kalmıştım. Funda uyarmasıyla masamıza geçmiştik.
İlayda artık Akın'ın eski yerinde yani Emre'nin yanında oturuyordu. Funda'da, Akın'ın yanında oturmaya başlamıştı. Ben ise tek başıma kalmıştım. Ders başlamıştı başlamasına ama benim sadece sesiz bir yere ihtiyacım vardı.
Ne ders dinlemek istiyorum ne kimseyi görmek istiyorum. Bir hafta içinde o kadar yorulmuştum ki doğru düzgün yemek yemek yediğim bile yoktu. Arada başımın döndüğünü söyleyebilirim.
Ve kalkıp yüzümü yıkamak için izin isteyecektim ama ağzımdan "İyi değilim." diyip yere yığılmıştım. Gözlerimi hastahane de açmıştım. Başımda Funda Akın ve Emre vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN ✓KİTAP OLDU✓
Fiction généraleŞehir değiştirmeme sebep olmuş bir hayat sonrası nefretle başlayan deli bir aşk. Son duygularını yazdı Pembe günlüğüne, yıllar, aylar, günler geçecek. O günlük Deniz'in hayatı olarak kitap olmuş, elden ele gezmiş olacak. On dört yaşında yazdığı g...