Hadi ama çıkalım burdan bari bırak ben gideyim. Funda keskin bakışlarıyla sözlerime karşı çıkmış "git yerin Deniz daha Filmi izlemedim bile niye böyle yapıyorsun?" karşılıklı sesimizi yükselmesiyle insanların rahatsız olan bakışları üstüne Funda kısık sesle yerine geç beğenmesen kalkarız .Akın yaklaşarak "hadi kızlar konuşmayı bırakında insanlar rahatsız oluyor."
Mecbur bıraktıkları bu durum içinde kalmak kadar iğrençti Filmleri ve yanımdakı iki koltuk boş diğer koltukların tümü dolu olmasını anlayamamıştım. insanların kahkaları anlayamadığım gibi gözlerim koca ekranda hiçbir şeye anlam vermeyen bakışlarla bakıyordum.
Bu komedi sinamaları pek sevdiğim söylenemezde zaten,arada başımla birlikte gözlerim Akın ile Funda'ya gidiyor.bakışmakta sinamayı izliyorlarmı acaba ?
birde beni kendinlerinen bir kaç sıra alta taraflardan ayrılmarı heralde daha romantik anlar yaşamak içinde
bir süre sonra elimi cenemin altında tutumuş gözlerim gibi düşüncelerimde filmi izlemekle meşkul olmuştu dalgın bakışlarla tenime gelen hissiyatla irkilmiş çığlık elini ağzıma koyuşuyla başımı ağır bir şekilde ona çevirdim. Korkunun verdiği kalp hızı onu görmemle ikiye katlanmıştı.
Ne işi vardı burda? Lanet olsun kaçtığım adam ,onun yüzünden kafamı dağıtmak için geldiğin yerde karışmak mı?
Bu bir tesadüf olamaz
Sessiz ol insanlar var diyerek ağır bir şekilde elini ağzımdan çekti
Yutkunamıyor gözlerimi kaçırıyorum utancimdan ne yapacağımı şaşırmış durumdayım. O ise yüzündeki tebesümle bana baka kalmıştı
"Ne işin var burda Emre?"
"sinamaya gelemez miyim?"
"gelebilirsin ama yanımda oturmak zorunda değilsin"
Titreyen sesimle git yanımda arkamda bir genç kadın " sesiz olur musun? " Demesiyle Emre bak insanları rahtsız ettmiyelim.
Üstümdeki dalga geçer bakışını yavaşça çekerek önüne döndü
Üstümdeki şaşkınlığı atamamıştım heyecandan işaret parmağımda saçlarımı dolayı duruyordum Emre yaklaşarak heycanlama güzelim diyerek fısıldadıElerimi şaçlarımdan hızla çekip kendimi geriye çekerek ve daha fazla kendimi rezil etmek istemiyor düşüncesiyle lütfen rahtla lütfen sakin ol Umursama içsesim adete yalvarıyordu kalbim ise göğüs kafesimden çıkarcasına çarpıyor yüzümün yandığını hisediyordum. Hal böyleyken nasıl rahat davrana bilirdim.
Filim izliyormuş gibi gözüm ekranda olsada öyle değildi sadece umursamıyor havası vermek istiyordum lakin dışardan nasıl gözüküyordum bilmiyor ama dudaklarında tebesümle Emre'nin bakışlarını üstümdeydi elinin elime geçirince gözlerim elerime gitti küçük elerim onun elerinde kaybolmuş .
Kısık Ses tonuyla
"neden bunu yapıyorsun?"
"soru sorma, sadece film izle."
Yokmu o Emre'nin hiçbir şey olmamış tavrı işte buna acayip deli oluyordum bir hışımla elimi çekip ordan koşar adımlarla uzaklaşmıştı arkmdan geliyor mu düşüncesiyle defalarca arkama baktım. AVM'nin içerisinde koştururken anı bir durup derin nefes alip verdim arkamda olmadığını görüncede yavaşlama moduna geçtim .
Of of neyin içindeydim ne yaşadığımı ben bile bilmiyorum hisslerime, duygularım ,düşüncelerim iç içe neyi nasıl yapacağımı idrak edemiyorum.
Neyin nesiydi dengemi bozan o şey bilmediğim hissleri yaşarmı insan yada ne yaşadığını ne hissettiğini bilmezmi?açık saçlarımı dalgalandıran rüzgarın esintisi ile adım adım esir olduğum düşüncelerle ilerliyordum. benliğimi gecenin zifiri karanlığında kaybolmuşunu izliyor, adeta esen rüzgarın karanlığıyla birlikte içime huzur çekiyordum. yürü yürü diyordu içimdekiler sanki tükeneçesine yürü diyordu.
Son duraktaydım evimin önünde artık kedimi toparlama düşüncelerini tuhaf tavrımı kapının önünde bırakıp içeriye girme zamanıydı
bitkin bedenimle ağır ağır ilerledim yedek anahtarla kapıyı açıp içeri girdiğimde annem kapı sesiyle yanıma doğru geldiBeni beklediği herhalden beliydi göz kapakları kapanıyor yorgun hafif ses tonuyla
"Deniz evin yolunu bula bildin mi ?"
"kusura bakam annem geç kaldım bir daha olmaz."
"Peki öyle olsun ."
Annemin gönlünü almayı biliyordum sadece sıcak bir sarılma ile güzel bir öpücük yorgunluğum ses tonum yansıyor yorgun sesimle iyi geceler annem diyerek odama ilerlemiştim Kapıyı kapatmıştım.
Elektriği hiç açmadım pencereden odamı sokak lanbalariyla gölgelendiren yatağıma yüz üstü kendimi bırakmıştım ve Dün geceden kalan elbiselerle kalktığımı gibi sabahın erken saatlerinde kendimi banyoda bulmuştum.
Bir saat süren duşun ardından ayna karşısında saçımı kurutmaktaydım annemin kahvaltıya çağıran güzel sesini işitince kurayan saçlarımı toplayıp kahvaltı masasına geçtiğim gibi telefonumu çalışıyla telefonuma bakindim.
Ama kayıtlı olmayan bir numaraydi şimdi bakamam boşver tavrımla sesize alıp ekran üstüne ters şeklide masanın köşesine bırakıp kahvaltı yapmaya başlamamla bu sefer kapı çalmıştı ee ama artık yeter diye sinirlenence annemin anlamamiş bakışıyla
"ne oldu kızım"
" kusura bakma anne"
"sen kahvaltı yap ben kapıyı açarım"
diyerek kapıya yöneldi.
Annemin bak kim geldi sesiyle
Bu saatten sonra azrail gelir heralde
Kahvaltı masasından kaldırmayı başarmışlardı iştah falanda kalmamıştı çay bardağını sertçe bırakıp kimmiş diye seslenince ses çıkarmadan odaya geldi kafamda Bu kız beni deli edecek"Hoşgeldin Funda "
"Hadi itiraf et çok sevindin"
"Dalga geç sen Fundacım bugün ne için geldin"
Funda kaşlarını çatarak bu ayıp oldu sanki ben hep bir şeyler içinmi geliyorum deyip dakka bir gol bir tabiriyle "Kampa gidecez ya alışverişe gidelim."
Kahkahalarla gerçekten bir şeyler için gelmemişsin
Funda tamam hadi ama kamp için lazım olan hiçbir şey yok diyince kafama tak etti benimde yoktu yani daha önce bir kampa gitiğim falan yoktu.Funda tamam işte birlikte gidelim o sırada annem bizi sessiz bir şekilde dinlerken daha bir şey demeden sadece sesiz bir bakışla ona döndüm annem git kızım izin almana gerek yok deyince sağ ol annecim. Diyerek hazırlanmak için odama geçtim.
Alışverişe dalmıştık Funda kamp için gerekenler derken Bütün mağzayı almıştı tabi bunu dalgınlığıyla evden epey uzaklaşmış saate çok geç olmuştu bunun üzere annemden arayıp izin alıp Funda'larda kalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN ✓KİTAP OLDU✓
Genel KurguŞehir değiştirmeme sebep olmuş bir hayat sonrası nefretle başlayan deli bir aşk. Son duygularını yazdı Pembe günlüğüne, yıllar, aylar, günler geçecek. O günlük Deniz'in hayatı olarak kitap olmuş, elden ele gezmiş olacak. On dört yaşında yazdığı g...