Bazı anlar vardır, asla unutulmayıp hep güzel hatırlanacak. Aradan günler aylar geçse bile aklına gelince yüzündeki tebessüm olacak. tekrar tekrar yaşamak istediğin bir anı olarak kalacak.
Gökyüzünü aydınlatan, karanlığa ışık olan milyonlarca yıldızın şahit olduğu o unutulmaz gecenin sabahındaydım.
Uzun süredir ilk kez böyle güzel uyumuş, güneşin yüzüme vuran ışıklarıylarıyla ilk kez huzurlu uyuduğum uykumdan uyanıyordum.Emre'nin omuzundaki başımı ağırça kaldırdım, gülümseyen yüzümle ona dönüp uyuyan yüzünü incelemeye başladım.
Bu sefer bakışlarımı kaçırmama gerek yoktu. Uyuyan masum simasına doya doya bakıyordum. Uyurken ne kadar da farklıydı.
Tekrardan Emre'nin omuzunda uyanmıştım ama bu sefer farklıydı çünkü istediğim için onun yanındaydım. içim ,içime sığmayan huzur dolu olan bir sabaha uyanmak...
en son ne zaman böyle huzurla uyandığımı hatırlamıyorum. Elerimi yüzüne götürürek uyanması için seslenmemle birlikte yüzünü okşamamla ağırça kendine geliyordu karışmış saçlarıyla o kadar tatlı gözüküyordu ki gözlerimi alamıyordum.
Üstelik kedi köpek gibi didiştiğim adam beni sevgilimdi, buna inanmasamda içimdeki heyecan ile mutluluk bana an ve an hissetiriyordu.
Kendine gelerek...
"Günaydın Güzelim "
"Günaydın"
mahmur gözlerle boğuk uykulu sesiyle...
"Uykum ağırmış demek ki"
Anlamamış bakışımla "Nasıl yani"?
"Güneş gibi parlayan güzeliğin
hiç mi gözlerimi kamaştırmışta uyanmamışım ."Kaç kişiliksin sen?"
"Eskiden kaç kişiydim bilmiyorum ama şimdi bir Emre'yim oda senin Emre'n"
Ağzından çıkan her kelimeye bayıla bayıla bakan tebesümlü yüzüm, Ses duymayla Jet hızıyla değişmişti.
Çadırlardan ses geliyor, sanırsam uyanmışlardı. Bunun telaşıyla hızla yerimden kalktım. Yalın ayakla arkamı döndüm, adım atmamla kolumdan tutup durdurmuştu.
"Deli misin yalın ayakla nereye gidiyorsun ayağına taş,kıymık, falan batar" demesiyle biraz durulmuştum .
Gözlerimi içine bakıyor, eli yüzümde geziniyor, onu gözlerine haps oluyor dört duvar içindeymiş gibi ikimiz tek varmış gibi hissediyordum.
İki kere el çırpmasıyla, hipnotize olmuş bedenim kendine gelerek Emre'den ayrılmıştım.
"Fundaaa!"
"Funda yaa! ne zamandan beri sevgiliydiniz? Hani siz birbirinizden nefret ediyordunuz, resmen ayakta uyutmuşsunuz bizi. Vallahi helal olsun iyi oynadınız oscarlıksınız."
Heyecandan olsa gerek dilim dönmüyor kekeliyordum. Emre konuşmama izin vermeden açıklamayı kendisi yapmıştı.
"İstersen biraz sesini kıs! Herkesi ayağa kaldırma, öyle zanetiğin gibi çok önceden de olan bir şey değil. Yani 24 saat bile olmadı".
Funda'nın ,Mahçup olmuş bakışıyla;
"Haa o zaman kusura bakmayın da yani siz ikiniz basbaya sevgilisiniz? Vay be, boşuna dememişler büyük aşklar kavgayla başlar. "
Daha benim dilim dönmediği heycandanydim ki benim kimsenin bilmesini istediğimi bildiğinden olsa gerek Emre Funda'yı kimseye söyleme, yani şimdilik kimse bilmesin diye tembihliyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN ✓KİTAP OLDU✓
Narrativa generaleŞehir değiştirmeme sebep olmuş bir hayat sonrası nefretle başlayan deli bir aşk. Son duygularını yazdı Pembe günlüğüne, yıllar, aylar, günler geçecek. O günlük Deniz'in hayatı olarak kitap olmuş, elden ele gezmiş olacak. On dört yaşında yazdığı g...