Uyandığımda karanlık bastırmıştı, uyku sersemliğiyle annem beni tekrar yatağıma yatırdı. Ardından odadan çıktı. Ben kardeşlerimle birlikte aynı odada kalıyordum.
Bizim ayrı şahşalı odalarımız hayatlarımız yoktu. Biz küçük ailesi, küçük hayatlarıyla mutlu olan insanlardık. Kardeşlerimde hemen yanımda yatıyordu, onlarda bugün çok yıpranmışlardı. Bugünü böyle atlattık da yarın babamın cenazesi gelecekti nasıl onu soğuk toprağa gömeceğiz, üşümeycek mi? O bizsiz yapamaz ki aklıma geldikçe kafayı yiyecek gibi oluyorum.
Bu zifiri karanlıkta sokağa çıkıp avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Benden babamı niye aldın, demek geliyordu içimden.
Çok dolmuştum, bunu ancak yaşayan anlardı. Başımı yastığa koyarak uyumaya çalıştım. Bide gözümü açtım ki sabah olmuş. Hemen yanıma baktım, kardeşlerim yoktu.
Korktum!!Odadan hızlı bir şekile fırladım. Baktım ki annem kardeşlerime kahvaltı yediriyordu. Annemin gözleri yorgunluktan ve ağlamaktan çökmüş, sabaha kadar uyumadığı her halinden belliydi. Dünden beri hiç bir şey yememiştim.
Annem beni çağırdı. Sofraya oturdum lakin hiçbir şey yemek istemiyordum. Annem zorla da olsa ağzıma yemek tıkıştırdı. Bir iki lokma yedim ve kalktım. Kapı çaldı, açtım ki amcam, şaşırmıştım. Çünkü amcamı hayatımda ikinci kezdir görüyordum.
Amcam başka bir şehirde yaşıyordu, gelme nedeni ise babamın ölümüydü. Babamın cenazesiyle gelmişti. Bizi mezarlığa götürmek için evden almaya gelmişti, annem kardeşlerimle göz yaşlarımız ile buruk yüreğimizle toparlanarak amcamla çıktık. Mezarlığa gitmek için amcamın arabasına binip yola koyulmuştuk .
Burda sarılarak gönderdiğim babamın cenazesini görmeye gidiyordum.
Bu nasıl zor bir şey Allah'ım. Ona her saniye gidişim işkence, canımdan can gidiyordu. Ve oraya vardık. Annem gene ağlamaya başladı. Zaten hiç gözyaşları dinmemişti.
"Kalanlar gidenlerden daha acı bir durumdaydı."
Babamın yüzünü açtılar, babamın tabutunun önüne sert bir şekilde kendimi yere bıraktım.
O acıyan kabuk tutmayan yaram, dizim tekrar kanamaya başlamıştı. Ama yüreğimdeki acı! Ne olacaktı. Babamın yüzü bembeyaz sanki bana gülümsüyordu.
Yüzünü açtım, öptüm. Öylece babama bakmak istiyordum. Gözyaşlarım kurumuş gözlerim yanıyordu. Benim kolumdan tutarak babamdan
ayırdılar.Biraz daha kalmak istiyordum, biraz daha öpmek, yüzüne bakıp dokunmak istiyordum.
Annem ve kardeşlerim de gördükten sonra babamı gömeceklerdi.
Annem yaklaştı, yüzüne dokundu. Çığlıklarla feryat ediyordu. "Ahmet gitme, biz sensiz ne yaparız. Bizi bırakma Ahmet..." Deyip duruyordu. Annemin feryadı herkesi ağlatmış, ağlama sesleri birbirine karışmış durumdaydı. Duygularıma anlam veremiyorum. O an hafızamın silinmesini istiyordum.Mezara o soğuk çukura babamı gömeceklerdi, toprak attılar babamın üstüne. Ve sadece toprak atmalarını izledim.
Hayatım da beni bu kadar canımı yakan hiçbir şey olmaz diye düşünüyordum. Herkes gitti, ailem kaldı. Annemle, kardeşimle birlikte epey kaldık. Annem artık eve gitmemiz gerektiğini söyledi. Annemin gitmesini benim biraz daha kalmak istediğimi söyledim.
Annem gitti, biraz babamın mezarında dertleştikten sonra eve gitmem gerektiğini düşünerek perişan, ne yapacağımı bilemeyen duygularla, halsiz yorgun adımlarla eve gittim.
Annem ve kardeşlerim suskunluğa bürünmüştü. Hoş zaten ne söyleyebilir, ne konuşabilirdi ki odaya gittim. Ve bir köşeye kıvrıldım, o odanın karanlığında kaybolmak yok olmak istiyordum. Düşüncelerim öylesine karmaşık, öylesine anlamsızlaşıyordu ki ne yapacağımı, nasıl davranacağımı bilemiyordum. Derken o yorgunlukta uyuya kalmışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLHUN ✓KİTAP OLDU✓
Genel KurguŞehir değiştirmeme sebep olmuş bir hayat sonrası nefretle başlayan deli bir aşk. Son duygularını yazdı Pembe günlüğüne, yıllar, aylar, günler geçecek. O günlük Deniz'in hayatı olarak kitap olmuş, elden ele gezmiş olacak. On dört yaşında yazdığı g...