Multimedya: Gülsüm'ün muayene odası
***
Seyhan:***
Gülsüm'den...
Söylediklerimle birlikte şaşkınca bana bakarken şaşkınlığından yararlanıp kollarından çıktım. Koşarak aşağıya inip ayakkabılarımı giyerken gözlerimi sildim. Her boka dolmasalar olmuyordu!
Kapıdan dışarıya çıkıp evin önündeki iki merdiveni inmemle kolumdan sertçe tutulmam bir olmuştu.
"Kim o dedim sana Gülsüm?!"
Sesi sokakta yankılanırken bende bağırdım.
"Sanane?!"
"Benim sinirlerimi bozma. O pezevengi öldürürüm."
"Hah!"
Aramızdaki iki adımlık mesafeyi kapatıp parmağımı göğsüne vura vura konuştum.
"Sen kimsin Ahmet Selim? Sana bu hakkı kim veriyor?"
"Sen benim dostumun kardeşisin. Üzülüyorsan, seni üzenin icabına bakmak benim görevim."
"Ben üzülmüyorum. Ben ölüyorum. Yıllardır onun karşısında alev alev yanıyorum. O ne yapıyor biliyor musun? Gözlerime baka baka beni izliyor. Bana bir damla suyu reva görüyor. Küllerim ayaklarının dibinde birikse rüzgar olur uçurur hepsini. O derece nefret ediyor benden. Ben üzgün falan değilim Ahmet Selim! Ben senin kardeşin de değilim! Benim meselelerime burnunu sokma! "
Kolumu ondan kurtarıp eve doğru adımladım. Gözlerim dolu dolu ona bakarak aşkımı anlatmak beni bitirmişti. Diyememiştim. Benim aşkım sensin, diyememiştim. Beni öldürüyorsun, diyememiştim.
Sokaktaki birkaç kişi bizi izlerken gözlerimdeki yaşlar çoğaldı. Herşey boka sarıyordu. Her ne kadar sessiz konuşsam da uzun konuşmamdan birkaç kelime kapan çok kişi olmuştu. Buna emindim.
Fakat çok takmadım. Portmantodan çantamı alıp anneme seslendim.
"Anne ben iş görüşmesine gidiyorum!"
Bana cevap vermesini beklemeden evden çıktım. Ahmet Selim çoktan eve girmişti.
Sokağın sonuna doğru yürürken gördüğüm herkese selam veriyor ayak üstü sohbet ediyordum. Küçüktü bizim mahallemiz. Etrafında yükselen gökdelenlere rağmen ayakta kalabilmiş, mahalleli tarafından restore edilmiş tarihi evlerdi. Boğaz manzarası ayrı bir güzellik katıyordu renkli evlerimize.
İşlek caddeye çıktığımda bir taksi bulup atladım. Hastanenin ismini verdiğimde arkama yaslandım. İşe ihtiyacım vardı. Kariyere ve paraya da ihtiyacım vardı. Ailem emekli maaşıyla geçinmeye çalışırken ben uzman doktor olduğum halde evde oturamazdım. Her ne kadar ağabeyim çalışsa da onun araba almak için para biriktirdiğini de biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pencere Önü Saksıları
Romance*TAMAMLANMIŞTIR* ~"Ben 'ağabey' olarak dayatılan çocukluk aşkımla nasıl birlikte olunur bilmiyorum."~ ... Pencerenin önünde ufacık bir saksıda büyümesine rağmen bütün ihtişamı ile açan rengarenk bir çiçektim ben. Bana dayatılan bir hayatı yaşama ko...