Çiçek-21

12K 510 37
                                    

Multimedya: Bölümle ilgili...

SON DÖRT BÖLÜM

***
Fırat ve Seyhan:

***Fırat ve Seyhan:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***
Gülsüm'den...

"Şu koltuğu köşeye çek. Selim öyle değil! Sağa döndür!.. Tekli orada dursun. Ya da dur, dur! Tekliyi televizyonun yanına al... Heh oldu. Yemek masasını da çapraz mı yapsak?"

Selim kaşlarını çatıp dik dik yüzüme bakınca gözlerimi tavana çevirip bir süre sessiz kaldım. Sanırım onu kızdırmıştım. Ya da biraz yormuştum.

"Güzelim, gözünü seveyim biz neden gecenin bilmem ikisinde  salonumuzun eşyalarının yerlerini değiştiriyoruz?"

Bir süre daha düşündüm. Haklıydı. Verecek cevabım yoktu. Her şeyi yaptığım gibi bunu da oğluma bağlayabilir ve kaçabilirdim ama bu biraz saçma olurdu. Karnımdaki bebeğin gecenin ikisinde salondaki eşyaların yerlerini değiştirmesini isteyemezdi herhalde? İsteyebilir miydi? Gözlerimi devirip kafamı sağa sola salladım. Saçmalıyordum iyice.

"Şey, sevgilim..."

Kollarını çıplak göğsünde bağlayan kocam benden cevap beklediğini belli edercesine kafasını salladığında alnına dökülen karışık saçlarının birkaç tutamında gözlerim takılı kaldığında yavaşça aşağıya indirdim onları.

Yatağa yattığımda salonun şekli şekli aklıma takılmış ve hemen kafamda bir ayarlama yapmıştım. Asla ağır bir şey itemeyeceğimden dolayı günlerin yorgunluğu ile mışıl mışıl uyuyan yakışıklı kocamı uykusundan kaldırıp salona getirmiştim. Sesini çıkarmadan lafımı dinlemiş hiç sorgulamadan her dediğimi yapmıştı. Sanırım sabrının sınırı buraya kadardı. Yaptığım şeyin saçmalığını anladığımda alt dudağımı dişledim. Bu tamamen şımarıklıktı. Günlerdir başımda hastanede bekleyen, bana söz verdi diye Melih'in başında sabahlayan adamı canım istiyor diye uykusundan uyandırmıştım!

Suçlu bir şekilde ayağa kalktım. Ellerimi ona uzatıp beline sıkıca doladığımda derin bir nefes alıp verdi. Anında pes etmişti. Kollarını vücuduma sardığında göğsüne sayısız öpücük kondurdum.

"Özür dilerim hayatım."

"Tam bir baş belasısın cadı. Tam bir baş belası..."

Burukça gülğmsedim. Çıplak teninde parmaklarımı gezdirirken üstten üstten baktım ona.

"Ama seviyorsun?"

Gülümsedi güzelce.

"Çok..."

Hafif uzatarak söylediği tek kelime kalbimi pır pır ederken hayran hayran baktım ona. Yüzüme düşen tutamı geriye atıp yüzümü okşadı. Yavaş yavaş çenemi severken dudaklarını çeneme bastırdığında kıkırdadım.
"Sana tüm hücrelerimle aşığım cadı. Soluksuz kalana kadar kokunu ciğerlerime hapsetmek, kör olana kadar o güzel gözlerini seyre dalmak, derim pul pul dökülene kadar tenine dokunmak, sağır olana kadar o naif sesini dinlemek isteyecek kadar çok seviyorum."

Pencere Önü SaksılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin