Multimedya: Sinirlenince Gülsüm... 😌
***
Ahmet Selim ve Gülsüm:***
... BİRKAÇ AY SONRA ...Tuvaletten karnımı tutarak çıktığımda midemdeki bulantının hala geçmemiş olması sinirlerimi bozdu. Kayra'ya hamileyken bulantım birkaç hafta ancak sürmüştü ama bu seferkini neredeyse iki aydır çekiyordum. Ofladım.
Ah, bu arada evet tam 3 buçuk aylık hamileyim. Hastanede Selim'in kollarında ağladığım gün söylediği gibi çocuk yapma konusunda hırslanmıştı ve bir buçuk ayın sonunda hamile olduğumu öğrenmiştik. O gün kendime yaptırdığım kan testini yolda gördükleri Ahmet Selim'e vermeleri ayrı bir komedi olsa da Selim'in donup kaldığını bana söylemek için üç katı koşarak çıkan hemşirenin nefes nefese halini ve Selim'in koridorda donarak dikilmesini asla unutamıyordum.
Güldüm, meraklanıp açtığı zarftan hamile olduğumu öğrenmiş olması onun için büyük travmaydı. Tabi benim için de, hamile olmama mı sevinsem kocamın haline mi bilemediğim o dakikaların sonunda Selim'in koridordaki istisnasız herkese ikinci kez baba olduğunu söylemesi ve Kayra'yı almak için hastane kreşine gidip onunla geldiğinde beni kucaklaması ile tüm hastanece delirmiş bir aile olduğumuz kanıtlanmıştı.
Kendi kendime güldüm. Bu sırada beyaz önlüğümün cebindeki telefonum çalınca koridorda ilerlemeye devam ederken telefonumu açtım.
"Efendim Seyhan?"
"Gülsüm! Doğuyorlar ulan! Canavarlar geliyor! Göbeğimi yiyorlar kardeşim! Hakkını helal et!"
Bir an panikledim. Seyhan hamileliğinin son ayındaydı ve tabiri caizse tam bir topa dönmüştü. Bir garip durum ise kız bebeklerin tek yumurta ikiziyken oğlunun ise ayrı bir plasenta ve kese ile tek tabanca takılmasıydı. Minyon bir kadın olarak karnında iki küçük kız ve bir tombul erkek bebek taşımak biraz zordu haliyle. Evet erkek olan kızlardan daha kiloluydu ve Selim sürekli bu durumla dalga geçiyordu. Seyhan'ın aylardır beni taciz etmesi de ayrı bir olaydı. Gecenin bilmem kaçında bile arayabilen bir can dostuna sahipseniz ve kadın doğum uzmanıysanız hayat gerçekten zordu.
"Dur, dur sakin ol! Sancın mı var? Suyun geldi mi?"
"Hayır gelmedi! Ama bunlar kavga ediyor ağzına sıçayım! Karnım yarılacak lan! Aaah!"
Ofladım.
"Ya Seyhan yalancı çoban hikayesine dönecek bak bu iş. Gerçekten doğurduğunda açmayacağım telefonu. Kızım ne tatlı canın var be senin?! Üç tane bebek var karnında dönerlerken bir zahmet acısın canın!"
"Sen yeğenlerini düşünüyorsun hep! Ben kimim zaten?! Ulan ben taşıyorum onları! İnsan kardeşini de düşünür!"
Güldüm. Ah birde bu vardı. Değişik ve yerli, yersiz tepkiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pencere Önü Saksıları
Romance*TAMAMLANMIŞTIR* ~"Ben 'ağabey' olarak dayatılan çocukluk aşkımla nasıl birlikte olunur bilmiyorum."~ ... Pencerenin önünde ufacık bir saksıda büyümesine rağmen bütün ihtişamı ile açan rengarenk bir çiçektim ben. Bana dayatılan bir hayatı yaşama ko...