Hazırlayın mendilleri...
^^^^
"YALANCININ MUMU AYDINLATIR MI GECEYİ ?"
^^^
Başımı tutmaya devam ederken ,arabadan zor zekat indim. Haziran'ın dışarı çıkmış olabileceğini düşünmüştüm. Etrafa bakındım ama hiçbir yerde gözükmüyordu. Nereye gitmiş olabilirdi, belki de biri onu alıp götürmüştür.
Meraklı meraklı göz gezdirirken etrafa bir kağıt çarptı gözüme. Haziran'ın oturmuş olduğu koltuğa bırakılmıştı. Neler olduğunu içten içe tahmin ediyor olsam da tahminlerimin boşa çıkmasını diledim. Kağıdı elime alıp sesli bir şekilde okumaya başladım.
"En sevdiğini senden alacağımı söylemiştim sana. " Kağıdın alt kısmında bir damla kan vardı. Bu Haziran'ın kanı olamaz öyle değil mi ?
Yoksa...yoksa öldürdü mü onu yada can çekiştiğini mi görmek istiyordu. Bunu yapan Eymen'di . ve onu biraz olsun tanıdıysam gerçeği anlatmadan bırakmazdı Haziran'ı.
Gözlerim yine kararmaya başlamış ,istemsizce dizlerimin üstüne çökmüştüm. Haziran'ın iyi olması için dua ederken ,karanlık gözlerime hükmetmişti.
...3 GÜN SONRA...
Gözlerimi hastanenin soğuk duvarlarına açalı tamı tamına üç gün olmuştu. Haziran'dan habersizce yaşadığım üç gün. İyileşmem için uğraşanların içimde yaşadıklarımı bilmedikleri...
Çalışanlarıma çoktan emir vermiştim Haziran'ın nerede olduğunu bulsunlar diye. Ama kimse bir şey bulamamıştı. Eymen itinden de bir haber yoktu.
Belki de her şeyi anlatmıştı Haziran'a. Belkide Haziran tüm o öğrendikleri karşısında beni gizlice terk etmişti. Şuan bunların olabilecek olmasının hiçbir önemi yoktu . Nefes alıyor olması yeterliydi.
Lütfen sevgilim yaşıyor ol. Lütfen hala nefes alıyor ol. Benden gitmemiş ol. Senden gitmiş olmama izin verme.
Öyle çaresiz hissediyordum ki kendimi, gözlerimden damlayan yaşlara bakmadan ,ilk defa ağlıyor olmaktan gocunmadan ağlıyordum. Belki hıçkıra hıçkıra değildi ama sessiz kaldığım her an , bağıramadığım her an, yük oluyordu kalbime.
Ona ulaşamadığım her saniye boğazımda düğüm olup yutkunmama mani oluyordu.
Eriyordum ben, gözlerimden akan yaşlar yapıyordu bunu bana. Olması gereken bu değilken..
Doğrulup pencerenin kenarına ilerledim. Dışarıyı izlemeye başlamıştım. Doğan güneş gözümü alsada. O anda kapımı tıklattı biri ,muhtemelen yemek saatiydi. Arkamı döndüğümde gelenin Fatih olduğunu anladım.
"Buldun mu onu Fatih. Bir haber mi var."
"Evet efendim. Ve orada olduklarına eminiz. Üstelik büyük bir ihtimalle Haziran hanım yaşıyor."
Umutlar yeşertmeye başlamıştım içimde.
"Neredeler ?Hemen gidelim. "
"Siz hiç yorulmayın Savaş Bey . Zaten iyileşmiş değilsiniz. Biz almaya gideriz Haziran Hanımı."
"Sen ne zamandır benim isteklerimi sorguluyorsun Fatih ?"
"Özür dilerim Savaş Bey. "
"Gidelim."
Ceketimi üzerime geçirip hastaneden çıktık hemen .Arabaya bindiğimizde Fatih çoktan sürmeye başlamıştı. Emniyet kemerimi bağladım.
"Silahını bana ver."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜ ŞANS
RomanceÇünkü yaşanmış ve yaşanılabileceğine ümit beslenen her aşk ,mutlu sonu hak eder. Kusurlu da olsa. Kusur AŞK da olsa... ....Karanlıkta bulduğumda kendimi , bu muydu diye sordum kendime . Cidden bu muazzam güzellikten korkuyor muydum ? Sonra bir düşü...