Kadın, elinde tuttuğu kokteyl bardağı ile ilgisiz bakışlarla izliyordu etrafını. Ne etrafında, onun bakış açısına girebilmek için pervane gibi uçuşan erkekler umurundaydı, ne de gözleri kısıkça onun üzerine takılmış, abartılı fısıltılarla dedikodusunu yapan yüksek sosyetenin kadınları..
Hiç kuşkusuz, üzerine yapışmış yerlere kadar uzanan kırmızı, karnının yukarısını açık bırakıp güzel bir ten dekoltesi veren özel dikim elbise ve beline kadar uzanan, yataktan kalkmış havası veren, ki bu etrafındaki erkeklerin ona daha çok arzuyla bakmasına sebep olmuştu, ve her hareket edişinde savrulan saçlarıyla dışarıdan ne kadar seksi ve ulaşılmaz bir manzara çizdiğinin farkındaydı. İşte, Bade Aslım Aslan'ı en iyi açıklayan iki kelime bunlardı: Seksi ama ulaşılmaz. Her kadın o olmak isterdi. Her erkek ona sahip olmak isterdi. Sanki içinde bulunduğu her yer bir krallık, Bade o krallığın kraliçesi, geriye kalan herkes ise onun tebaasıydı.
Geniş balo salonunun orta yerinde dans eden insanlara göz gezdirirken, zarif elleri arasında tuttuğu kokteyli kaldırıp dudakları arasına götürdü, tam kokteylinden bir yudum almıştı ki gözü ileride, etrafına saz arkadaşlarını toplamış, gülerek bir şeyler anlatan adama takıldı..
Bu defa, balo salonundaki insanların çoğuna yaptığı gibi ilgisiz bir göz devirmeyle geçiremedi adamdan bakışlarını, bir süre gözlerini üzerinde tuttu.. Lacivert takım elbisesi, kaslı vücudunu sımsıkı sarmıştı, konuşurken kaldırıp indirdiği kolları kaslarıyla dalgalanıyor, etraftaki kadınlara iç geçirici bir manzara sunuyordu. Suratında ona serseri bir yakışıklılık kazandıran sakalı vardı, sarı saçlarını insanlara gösteriş yapar gibi arkaya yaslamıştı. Ara sıra başını geriye atıp, yüksek sesli bir kahkaha patlatıyordu. Bade alayla gülmekten kendini alamadı. Tüm bunların Atabey Zorlu'nun zavallı kadınları pençesine düşürmek için yaptığı numaralardı. İyi ki bunu bilecek kadar olgun bir kadındı.
Tam o sırada, sanki kadının bakışlarını fark etmiş gibi, çevresindeki insanlara gülerek bir şeyler anlatmakta olan adam kafasını çevirdi. Bakışları kilitlendi. Adamın dudaklarında yarım, alaycı bir gülümseme takılı kaldı fakat az önce neşeyle konuşan dudakları sustu. Etraftaki insanları umursamadan, bir beyefendinin asla yapmayacağı bir şekilde ve bu bakışlara tanık olan hanımefendinin yanaklarının kıpkırmızı olacağı iflah olmaz bir tavırla, çırılçıplak soyarmış gibi baştan aşağı uzun uzun inceledi kadını.
Fakat nasıl Bade Aslım Aslan bir hanımefendi değilse, Atabey Zorlu'da bir beyefendi değildi.
Suratındaki kendine has ukala gülümsemeyi hiç silmeden, etrafındakilere tek bir kelime söyleyip, kararlı adımlarını kadına doğru ilerletti. Bade, tek kaşı kalkık, adamın kendine doğru ilerlediğini gördüğünde gözlerini devirmeden edemedi. Tipik Atabey, diye geçirdi içinden. Bir meydan okumayı asla ıskalamaz.
Atabey, sonunda kadına yaklaşıp, elini kibarca avucu arasına aldı ve bakışlarını, kadının gözlerinden çekmeden, hafifçe reverans yapıp, eline tüy gibi fakat iç yakıcı bir öpücük kondurdu. Sonunda kadının elini bırakmaya karar verip, duruşunu düzeltti ve gülerek, "Kraliçemiz sırça köşkünden ayrılıp, halka inmeye mi karar vermiş?" dedi flörtöz fakat alaycı bir tonlamayla.
Bade, en ufak bir duygu kırıntısı bulundurmayan gözleriyle adama düz bir şekilde baktı, Atabey'i o kadar iyi tanıyordu ki, en ufak bir duygu gösterisinde adamın bunun peşini bırakmayacağını biliyordu. Tek kaşını kaldırıp, normal bir sesle, "Ne o Atabey? Takıldığın kenar mahalle barlarına seni artık almıyorlar mı?" Sesi yumuşacıktı, ama Atabey altındaki küçümsemeyi fark edecek kadar tanıyordu kadını.. Bu aşağılamayı zerre umursamadan, kısa bir kahkaha patlattı ve kadına bir adım daha yaklaşıp, iki medeni insanın durması gereken seviyeyi aza indirdi, "Neyi merak ediyorum biliyor musun?" diye fısıldadı, kadının gözlerinin içine bakarak.
Bade ters ters baktı ona, "Bu ucuz numaralarla kadınları ağına nasıl düşürdüğünü mü? Ben de anlam veremiyorum Zorlu," dedi bu defa sesindeki belirgin düşmanlık ve aşağılamayla.
Adam pasını karşılamadan tatlı tatlı gülümsedi, "Senin kadar ateşli bir kadının nasıl böyle buzlar kraliçesine dönüşebildiğini.." Gülümsemesi silindi, şimdi mavilerinde ateş ateş yanan bir arzuyla bakıyordu kadına, "Ama ne kadar saklarsan sakla, o gözlerindeki ateş var ya... Onu silemiyorsun. O hep orada. Sanki beni çağırırmış gibi bakıyor bana. Onu kucaklamamı istermiş gibi. Aslım.." Tüm kelimelerini baygın bakışlarla dinleyen Bade, sonunda adamın fısıldadığı isim ile sert bakışlarla baktı ona, tek elini kaldırıp sinek kovalar gibi adamın yanında salladı, "Bölge ihlali, Zorlu!" dedi sertçe. "Uzaklaş!"
Atabey bu uyarıyı dikkate alarak bir adım geriye attı, bir elini rahatça cebine atıp, kadına dikkatle baktı ve, "Dans et benimle." dedi.
Kadın başını kaldırıp korkusuz gözlerini dikti adama. "Ben dans etmem, Zorlu!" diye fısıldadı.
Adam, suratında istediğini alacağına emin bir gülümsemeyle, dikti gözlerini kadına. "Benimle ediyorsun, Aslan!" diye fısıldadı dudaklarına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKALA BENİ (devam edecek)
RomanceErkek egemen iş dünyasında kendine yer açmaya çalışan hırslı ve başarılı bir iş kadını Bade Aslım Aslan'ın, nam-ı diğer 'dişi aslanın' hayatında gereksiz şeylere yer yoktu. Erkekler ve aşk gibi. En son istediği şey evlilik ve bir erkeğin boyunduruğu...