Konuşamıyordu.
Sanki birisi yapışmıştı boğazına, konuşmasına, ses çıkarmasına izin vermiyordu. Ama hissedebiliyordu. En kötüsü hissetmekti. Üzerindeki adamın boynunda dolanan iğrenç dudaklarını, göğsünü sıkan, can acıtan o elini hissediyordu. Ama konuşamıyordu. Bırak beni diyemiyordu. Yardım isteyemiyordu.
Sanki cehennemin içine düşmüştü.
Kendisini içine itişini de hatırlıyordu. Nasıl hissettiğini..
Bunlar, Bade'nin ölene dek silemeyeceği anılardı. Ölse bile silemeyeceği anılar.
Birkaç adım geri gitti, tek istediği o gözlerden kaçmaktı. "Ben.." Onu saran elleri itmeye çalıştı, boğuluyormuş gibi hissediyordu. "İzin verin," dedi afallamış bir sesle, "Gitmem lazım. Hava almam lazım. İzin verin.." Sarsak adımlarla arkasını dönüp oradan uzaklaştı, bir eli boğazındaydı; sanki boğazına yapışmış bir katilin elini çekmeye, kendisini rahatlatmaya çalışıyordu. Gözlerinin yaşlarla dolduğunu hissetti. Allah'ım yardım et, dedi içinden.
Görmeyen gözlerle insan kalabalığından uzağa, bilmediği bir yere ilerlerken sert bir bedene çarptı. Zaten afallamış bedeni bu darbeyle birlikte iyice sallandı, tam düşecekken beline dolanan elleri hissetti. Tanıdık bir ses, "Bade?" diye seslendi.
Bade dakikalardır ilk defa o an nefes aldığını hissetti. Gözleri açılırken, elleri tanıdık göğsü buldu, kendine tutunacak bir dal arayarak adamın ceketine yapıştı. "Atabey.." dedi nefesini içine çekerek, "Atabey.." dedi inler gibi. "Bade? İyi misin? Bade!" Adamın endişeli sesi, serin nefesiyle birlikte suratına çarptı. Atabey'in parmaklarını suratında hissetti, sonra Atabey'in kısık bir sesle küfür ettiğini ve kadına destek olarak, onu yürüttüğünü anladı. Sesini çıkarmadan Atabey'in onu götürmesine izin verdi. Ne olursa olsun, Atabey güvenilirdi. Atabey ona zarar vermezdi.
Bu düşüncelerinin ardından zihninde zehirli bir ses, aptal, diye alay etti Bade'yle. Seni daha önce kurtaramamış bir adama mı bağladın umudunu?
Bade o sesi susturdu. Şimdi değildi. Şimdi olmazdı.
O sırada suratına çarpılan suyu fark etti ve gözlerini araladı, gözüne ilk çarpan şey Atabey'in endişeli bakışlarıydı. Adam, kadın gözünü araladığında rahatlamış bir nefes verdi, "İyi misin Bade?" diye sordu, onu sımsıkı tutmayı bırakmadan. Bade başını salladı. "İyiyim.."
"Ne oldu?"
Ne mi olmuştu? Bade bir daha asla görmemeyi planladığı bir suratı görmüştü. Geçmişinden gelen, tüm hayaletlerini su yüzüne çıkaran bir suratı, senelerce kabuslarında ona en büyük eziyeti eden o gözleri görmüştü..
"Birden başım döndü," diye açıkladı, kısık bir sesle. "Ben de anlamadım ne olduğunu.." Kendini toparlayıp, biraz dik durmaya çalıştı ve o sırada başını kaldırdığında Atabey'in öfke saçan mavilerini gördü. "Yalan söyleme," dedi Atabey buz gibi bir sesle. "Oradaydım. Gördüm seni. Hiçbir şeyin yoktu, sonra başını kaldırdın.. Hayalet görmüş gibi oldun Bade," Dişlerini kenetledi, "Neydi seni o kadar rahatsız eden şey?"
Bade adamın sorgusuyla donakaldı. Atabey'in orada olduğunu, kadının hareketlerini gözlemlediğini fark etmemişti bile. Ne diyeceğini bulmaya, sözlerini birleştirmeye çalışırken Atabey kadının elinden tutup, bir adım daha attı ve dibine girdi. "Lafı geveleme," dedi sertçe, "Yalan söyleme artık. Anlat Bade! Bak aklımı kaybedeceğim, anlat!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKALA BENİ (devam edecek)
RomanceErkek egemen iş dünyasında kendine yer açmaya çalışan hırslı ve başarılı bir iş kadını Bade Aslım Aslan'ın, nam-ı diğer 'dişi aslanın' hayatında gereksiz şeylere yer yoktu. Erkekler ve aşk gibi. En son istediği şey evlilik ve bir erkeğin boyunduruğu...