bölüm on dokuz

9.3K 937 140
                                    

Bade ertesi güne gözünün içine giren, onu uyanması için zorlayan güneş ışınlarıyla birlikte açtı. Yaza giriyorlar ve hava her geçen gün daha da ısınıyordu, telefonunu eline aldığında saatin henüz sekiz olduğunu gördü. İstanbul'dayken daha erken saatlerde güne başlarken, burada geçirdiği vakitlerde yapacak önemli bir işi olmadığı için uyumaya alışmıştı fakat bugün kendisini dinç hissediyordu. Hızlıca yatağından kalkıp üzerindekileri çıkardı ve kendisini serin bir duşun altına sokup rahatlattı, duştan çıktıktan sonra saçlarını kurulayıp askılı badisini ve kısa şortunu giyip, merdivenlerden hızlıca indi. Bade'nin aksine Sinem güne geç başlamayı tercih edenlerdendi. Bu yüzden arkadaşını uyandırmaya hiç uğraşmadan mutfağa geçti ve kahvaltı hazırlamaya başladı.

Kendini bildi bileli mutfakla uğraşmayı sevmişti. Annesi Bade çok küçükken vefat ettiği için ona yemek yapmayı öğretecek bir annesi yoktu, ama Bade'nin bebekliğinden beri evlerinde çalışan Fahriye ablayı ve diğer yardımcıları mutfakta izlemeye, onları taklit etmeye bayılırdı. Bir annesi yoktu ama harika bir abiye sahipti; onun için senelerce tadı çamurdan hallice, uyduruk tarifler yemeye bile katlanan bir abiye. Barbaros, kardeşine her daim sabırlı ve sevgi dolu bir abi olmuştu, Bade yemek yapmayı öğrenirken en büyük denek faresi de abisiydi. Bade kokusundan berbat olduğu belli olan bir yemeği özenle abisinin önüne koyar, gözleri parıldayarak heyecan içinde Barbaros'un yiyişini seyrederdi. Barbaros yemek ne kadar iğrenç olursa olsun, her defasında birkaç lokma almak için kendini zorlar ve suratındaki yumuşak ifadeyi hiç değiştirmeden, kardeşinin hevesini kırmamak adına, "Eminim bir dahakine daha da güzelini yapacaksın." diye onu motive ederdi. Bade o anları hatırladığında kıkırdadı, özlemle iç geçirmeden de edemedi. Abisini, yengesini, minik yeğenini çok özlemişti.. Babasını da.

Kemal Aslan hiçbir zaman kolay bir adam olmamıştı. Ne Bade'nin çocukluğunda, ne de gençliğinde. İki çocuğuna karşı da her zaman mesafeliydi. Bade babası zor bir adam olsa da, onları çok sevdiğini ve her şeyi çocukları için yaptığını bilirdi. Küçükken Fahriye abla, ona uyuması için anne ve babasının hikayesini anlatırdı. Kadının anlattığına göre, çok büyük bir aşkla evlenmişlerdi, 'baban annene bakarken gözünün içi titrerdi hep,' derdi kadın anlatırken. Annen konuşurken, babana bir şey anlatırken önemsiz bile olsa bir an bile kaçırmazdı gözlerini annenin üzerinden. Senelerce yanlarında çalıştım, bir defa birbirlerine kötü söz kullandıklarını, babanın anneni üzdüğünü görmedim. Bade babasının o hallerini hiç görememişti, onun için hep soğuk bir adamdı Kemal Aslan ama Atabey'in gidişinin ve oğlunu kaybedişinin ardından babasının bu soğuk tutumunu anlamıştı. O kadar çok sevdiğin bir insanı kaybetmek insanı derinden sarsıyor, asla geri koyulamayacak şekilde parçalar alıyordu ruhundan.

Annesi amansız bir hastalığa yakalandığında ve adamın gözleri önünde her gün azar azar güçten düşüp, yavaş yavaş öldüğünde bu durumun babasını ne kadar etkilediğini hayal edemezdi bile. Barbaros hiçbir zaman anlamamış, babasının bu soğuk tutumundan hep nefret etmişti. Adamın gençliği, babasına baş kaldırmaları ve kavga etmeleriyle geçmişti. Üniversiteyi de bu yüzden yurtdışında okumuş, bu yüzden senelerce eve geri dönmemişti. Dilara ile evlendikten sonra, babasına karşı tutumu biraz olsun yumuşamıştı, aşık olmak abisini de etkilemişti, ama duyduklarından sonra araları nasıl olacak, Barbaros babasına nasıl davranacak, ne gözle bakacak Bade tahmin edemiyordu.

İşte bu kötü düşüncelerin hepsinden çıkmak için kendisini mutfağa verdi, sonunda Sinem mis gibi kokularla uyanıp mutfağa geldiğinde donatılmış bir kahvaltı sofrasıyla karşılaştı. Bade tüm hünerlerini konuşturmuştu, masada menemeninden tut sigara böreğine, yumurtalı ekmeğe kadar her şeyi yapmıştı. En son kızarttığı patatesleri masaya bırakırken başını çevirdi ve ona şaşkın şaşkın bakmakta olan Sinem'i gördü, arkadaşının şok bakışlarını hiç umursamadan, "Tam vaktinde uyandın! Hadi, gel, çayları koyuyorum."

YAKALA BENİ (devam edecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin