"Atabey, yapma.."
Genç kız, çiziminini düzgünce yapmaya çalışırken, arkasında yaslanmış, bulduğu her noktasını öpmeye çalışan adamdan uzaklaşmak için öne eğildi. Kıkırdayarak, "Bak çizimimi bozuyorsun!" dedi, yalandan azarlayan bir sesle.
Atabey, umutsuz bakışlarla sevgilisinin bir omzuna atılmış uzun, güzel kokular yayan yumuşacık sarı saçlarına, bir de adamın öpmesi için adeta parıldayan açık bembeyaz boynuna baktı. Bade, yatağında adamın kalçalarının altında biten ve hareket ettikçe açılan beyaz tişörtüyle otururken nasıl ona dokunmamasını isteyebilirdi ki? Bu canilikti.
Atabey homurdanarak, "Ama sevgilimi öpmek istiyorum ben!" diye sızlandı. Sesi, küçük bir çocuğun alıngan sesine benziyordu. Bade gülerek sevgilisine döndü ve dudaklarına minik bir öpücük kondurup hemen geri çekildi, Atabey geri çekilmenin etkisiyle ona kötü kötü bakarken güldü. Bu koskoca adamın kendi yanında küçük bir çocuğa dönüşmesine bayılıyordu. "Hem ne çizdiğini de göstermiyorsun.." Başını yastığa koyup ofladı, "Sıkıldım ben."
Bade onun bu hareketlerine göz devirdi, ama dudağının kenarındaki sevgi dolu gülümseme silinmemişti. Çizdiği kağıdı Atabey'e doğru uzattı, adam kağıdı incelerken Bade heyecanla dudağının kenarını ısırmıştı. "Dürüst olmanı istiyorum." dedi. "Sakın üzülmemem için iyi bir şey söyleme." diye uyardı.
Atabey kaşları çatık bir şekilde bir süre kağıdı izledi, "Hmm.." diye bir ses çıkardı kağıda bakarken, "Biraz kıçımın kenarını eritsem bana çok yakışır." dediğinde Bade heyecanını bir kenara atıp, bir kahkaha patlattı ve sevgilisinin omzuna vurdu, "Ya Atabey! Ciddi ol!" diye sızlandı. Atabey kıs kıs güldü, ama tekrar Bade'ye döndüğünde, suratında sevgi dolu bir ifade vardı. Kızı kolundan tutup göğsüne çekti, "Çok güzel olmuş." dedi, sahici bir sesle. "Çok yeteneklisin Bade."
"Gerçekten beğendin mi?"
"Gerçekten beğendim," dedi genç adam. "Yani, moda konusunda pek bir bilgim yok ama senin çizimlerini beğenmeyen herhangi bir aptal olursa getir yanıma, onun canına okuyayım." Bade güldü, ama dalgın gözleri çiziminin üzerindeydi. Karakalem bir gelinlik çizimiydi kağıttaki. Eteği yerlere uzanan, ince askılı ve v yakalı bir göğüs dekoltesine sahip, minik dantellerle süslenmiş, çok nazik bir gelinlik ve uzun bir duvak resmiydi. "İleride gelinlik tasarlamak istiyorum," dedi Bade sessizce. "Küçük bir modaevim olsun istiyorum. İçi tamamen benim tasarımlarımla dolu olsun.. İnsanlar en mutlu günlerinde benim tasarımlarımı giysin istiyorum." Hayalinden bahsederken, sesinde öyle büyük bir tutku vardı ki Atabey onu sımsıkı sarıp, başının tepesini öptü.
"Bizim düğünümüzde de gelinliğini kendin tasarlarsın.." dedi Atabey bir anda.
Bade kıpkırmızı kesilerek kaldı genç adamın kolları arasında. Başını kaldırıp Atabey'e bakmaya bile çekiniyordu, kulakları yanlış mı duymuştu yoksa adam az önce gerçekten bizim düğünümüz mü demişti? Bir düğünleri mi olacaktı? Yani.. Atabey onunla evlenmeyi mi planlıyordu? İçindeki umutlar öyle yüksekti ki, başını kaldırıp Atabey'in suratına bakar ve adamın suratındaki alay parıltıları görür diye ödü kopuyor, kafasını kaldıramıyordu. Onun yerine, Atabey uzanıp kızın çenesini tuttu ve başını kaldırdı. Genç adamın mavi gözlerinin içi gülüyordu, "Ne o güzelim? Gönül eğlendirmeyi mi planlıyorsun benimle yoksa?" Sesinde yalandan alınmış bir ton vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKALA BENİ (devam edecek)
RomanceErkek egemen iş dünyasında kendine yer açmaya çalışan hırslı ve başarılı bir iş kadını Bade Aslım Aslan'ın, nam-ı diğer 'dişi aslanın' hayatında gereksiz şeylere yer yoktu. Erkekler ve aşk gibi. En son istediği şey evlilik ve bir erkeğin boyunduruğu...