O tek kelime artık geri dönülemezi başlatmıştı....
Nihayet ulaşmışlardı çiftliğe.Devasa demir kapıyı geçmeleri için görevli bir adam açmıştı.Sonbahar akşamı için sıcak sayılabilecek bir akşamdı.Bahçe ışıl ışıldı.Büyük bir masa kurulmuştu.Sonuçta aile arası bir kutlama yemeği için fazla özenli ve şık bir ortamla karşılaşmışlardı.
Derin ve Emel dışında herkes ailedendi.Daha önce tanışmadığı kişilerde vardı.İnci hanımın erkek kardeşi İlhan bey ve eşi Seher hanımla çocukları Arda ve Burakta vardı.Arda nişanlısı Selinle gelmişti öyle aşıktılar ki bunu onlara bakan herkes anlayabilirdi.Buraksa yalnızdı yemekte.
İnci hanım İzmirli tekstilci bir ailenin tek kızıydı.Tek kardeşi İlhan beyle de çok iyi anlaşıyorlardı.İzmirdeki işlerin başında üç yıldır Burak beyin olduğunu öğrendi ,Derin.Burakta Baran gibi yapılı ve yakışıklıydı sadece Baranın esmerliğine tezat halası İnci hanım gibi sarışındı Burak.Sıla ve eşi Ömer oğulları küçük Efe ve Dağhanla kalabalık ama samimi bir ortam oluşmuştu.
Sağ olsun Emel pek sıcak kanlı olduğundan Dağhan ve Burakla sohbet ediyordu.Burakın amacı ise bu yeşil gözlü konuşkan kızdan(yani Emelden)Derin hakkında bilgi almaktı.
Nihayet başkanlık için ikna olmuştu Baran.Halasının daveti üzerine İzmirden gelmiş bazı işlerini ertelemek zorunda kalmıştı.Halası onun için değerliydi,tüm hisselerini Burak yönetiyor,onu bilgilendirmesiniyse asla istemiyordu.Bir gün Buraka
''Şirket senin ve Ardanın bana babamdan kalan herşey sizin.''demişti.
Halası ve eniştesi için gelmişti.Dağhanla hep iyi anlaşırdı ama yaşıtı olan Baranla hep rekabet halindeydiler daha doğrusu rekabet Burakın isteğiydi.Barana olan övgü ve metiyeleri dinleyeceği asi kuzeninin ehlileşmesinin kutlanacağı sıkıcı bir yemek bekliyordu Burak.
Ta ki Sıla'nın oğlu Efenin
''Deerriinn......''diye çığlık çığlığa bağırmasıyla ilgisini çocuğun koşuşturduğu yöne çevirdi ve çarpıldı afalladı.
İki genç hanım yanlarında Baranla onlara doğru ilerliyordu.İkisi de çok güzeldi ama bir tanesi onu afallatmıştı.Upuzun dalgalı saçları beline kadar geliyordu,yeşil bir elbise giymişti,iri yeşilimsi gözleri,mükemmel bir gülüşü vardı.İncecikti,çok zarifti yürümüyor süzülüyordu sanki çok güzel kız görmüştü sonuçta İzmirliydi ama sadece bir kez böyle afallamıştı otuziki yıllık hayatında bu ikinciydi.
Çocuk kıza doğru koşarken oda hafifçe eğilmiş kollarını açmış bekliyordu.Yaklaşınca kucağına atladı çocuk, kız Efe kucağında ayağa kalktı ve yürümeye devam etti.Çocuk kıza sıkı sıkı sarılmıştı.
''Efe lütfen Derin ablanı yorma ;daha yeni geldi bir soluk alsın, hem bak dayın da geldi gözün görmüyor.''
Demek adın Derin diye düşündü Burak kırk yılda bir işe yaramıştı Baran ,o olmasa bu kızı hiç göremeyecekti.
Selamlaşma ve tanışma faslından sonra yemeğe geçilmişti.Küçük afacan kızı bir dakika rahat bırakmıyordu, sürekli sorular soruyor kız sabırla ve gülen yüzüyle cevap veriyordu.Seher hanım oğlu Burakın bu güzel kıza olan ilgisini hissetmişti o da oğlunun evlenmesini istiyordu bu kibar iyi yetiştirildiği belli olan güzel kız oğluna çok yakışırdı .
İnci evine davet edip ailesinin içine soktuğuna göre de mükemmel bir genç hanım olmalıydı.Belki de kendi oğullarından birine düşünüyordu kızı ama bu işler nasip kısmet işiydi sonuçta. Burak gibi yakışıklı bir gence gönlünü kaptırabilirdi kız neden olmasın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
derin sızı
Ficção GeralÖyle bir seveceksin ki yüreğinden kimse ayıramayacak. 17eylül 2014-29mayıs 2015