BÖLÜM 15/NOT ÇÖZÜLÜYOR!

11 4 15
                                    

(Çok pardon, bölümü kaydedecektim ama o anki dalgınlığım ile yayınlayıvermişim. Hatalarım varsa affola, yarın düzenleyip yayınlayacaktım ama boş vaktimde düzelteceğim, söz. Sizi çok seviyorum, iyi geceler! )

Diane
Kağıda uzaydan gelen bir şeymiş gibi baktım.

"Bu ne?! " Dedim. Son derece akıllı olan George;

"Mektup. " Dedi. Sandra anlamsız şeyler homurdandı.

"Sağ ol, bilmiyorduk. Her neyse, şuradaki *"." ve"-" işaretlerini gösterdi * nokta ve kısa çizgi işaretleri aslında morf alfabesidir. Bu dili biliyordum ama hata yapma şansımız yok, şuradaki *sayıları gösterdi * sayıların da alfabedeki sıralama ile yazıldığını düşünürsek... Dayım zeki adamdır, benimle kordinat-" Jasper konuşurken Sandra lafını kesti.

"BANA YEMEK YAPACAK BİRİ VAR MI?! Açlıktan ÖLÜYORUM da! " Dedi Sandra.  George hak verircesine başını salladı. Jasper ile birbirimize bakıp göz devirdik.

"Dolaptaki şeylerin zehirli olmadığını umarak mikrodalgada ısıtın. " Dedi Jasper. Üst kata gitti, elinde bir kalem ve kağıt ile geri döndü. O sırada Sandra ve George mikrodalga ile boğuşuyordu, sanki mantığını çözememişler gibiydi.

"Jasper, bence 'Sabaha Kadar' adındaki bir yer düzgün bir yer değildir. Sabaha kadar dikiş dikeceğiz tarzında bir sloganı olan terzi ise bilemeyiz tabii. " Dedim, aslında isteyerek şaka yapmamıştım ama gergin olduğum zamanlarda işi şakaya vuruyordum. Beni yargılamak yok.

"Diane, bu mektuptaki hiçbir şey bu kadar basit olmamalı. Muhtemelen daha çok gizli mesaj vardır. " Dedi Jasper. Aklı hala mektupta mı kalmıştı? Oysaki ben düşüncelere dalıp gitmiştim. Üstelik ne düşündüğümü de bilmiyordum.

Hissettiğim üç şey vardı:Açlık, uykusuzluk ve pislik. Ama yemek yiyemeyecek kadar yorgundum, tanımadığım bir evde yıkanmaktan bahsetmiyorum bile (!). Herkes bir iş ile meşguldü. Jasper mektubu elindeki kalemi dişleyerek (ıyy! O kaleme asla dokunmayacağım! ) tekrar tekrar inceliyordu, Sandra ve George yemek yiyordu. Ben de uyumaya gidecektim, sanki o adama yaptığım şeyden sonra birisi içimden bir parça enerji almıştı.

Üst kata gittim. Merdivenlerin başında kapı vardı, kapı da kilitliydi sanırım. Hiç uğraşamam deyip kapıyı omuzladım, kapı da açıldı. Kendimi bir Dünya markası gibi hissetmedim ama güçlü hissettim. Rastgele girdiğim bir odadaki yatağa attım kendimi. Kapıyı bile çekemeyecek kadar üşeniyordum. Aklıma bir soru geldi:

Rick tek başına yaşıyorsa bu yatak neden iki kişilik?

Belki de böyle yatmayı seviyordur... Fazla uzatmadan uyudum.

Rüya gördüysem bile ne gördüğümü hatırlamıyorum. Ya da uyurken üstüme yorganı çekip çekmediğimi. Ama yorganın yarısı yerde yarısı yataktaydı. Çok deli yatardım, size şöyle söyleyeyim:Benimle uyursanız yarın sağlam kalkmazsınız. Bir o yana, bir bu yana dönerim. Rüyamda uzaylılarla dövüşmek gibi aktiviteler yapıyorsam suratınıza bir yumruk yiyebilirsiniz. Eğer uyurken üstümden yorganı almaya çalışırsanız (bilinçsiz de olsanız), ister uykuda ister yarı uyanık halde size tekme atarım. Yastık da bundan payını almış gibi duruyordu:Her tarafında salya vardı (sadece çok yorgun olduğum zamanlarda ağzım açık uyurdum), yastığa sımsıkı sarılmıştım.

Aynada kendime baktığımda ise papaz çağırmak istedim:Uykudan şişmiş yeşil gözler, kurumuş pembe dudaklar, darmadağın olmuş koyu kızıl saçlar, büyük ihtimalle uykumda bir yere çarptığım için kolumdaki turkuaz morluk. Elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim.

"Uyuyan güzel de geldi, uyuyan troll mü demeliydim? Çünkü-" Dedi George, ama lafına devam edemeden Jasper ağzına biber tıkıştırdı. George'un ise gözleri doldu, yanakları kızardı ve biberi tükürdü.

"Selam Diane, çorba veya tavuk ister misin? " Dedi Jasper. George ise "intikamımı alacağım... " tarzından şeyler mırıldanıyordu. İçimdeki Diane
D1:Ye bence, çok acıktın.

D2:Hayır yeme! Kibar ol azıcık.

D1:Kibarlık ile açlık aynı şey değildir.

D2:Teşekkür et ve mektubu sor. Şu an yemekten daha önemli işlerin var.

Sandra tavuğu ile oynuyordu, sanırım çok yemişti. George ise çorbasına tavuk parçaları koymuştu, kahverengi saçlarını geri itti ve garip çorbasını içmeye devam etti. Jasper'ın da mürekkep karası gözleri (daha önce kömür demiştim ama gözlerinin gerçek rengini şimdi fark etmiştim) beklenti dolu bir şekilde bana bakıyor, altın sarısı saçları pencereden vuran akşam güneşi ile parlıyordu.

"Olur, mektup hakkında bir şeyler öğrenebildin mi? " Dedim masaya oturarak. Sandra'nın yanına oturmuştum, Jasper da karşımdaydı. George masa başına oturmaya karak vermişti.

"Pek bir şey öğrenemedim. Sabaha Kadar adlı mekanı buldum. " Dedi, o sırada masanın altından bana çaktırmadan mendil/peçete tarzı bir şey uzattı:

Daha sonra konuşalım, şimdi olmaz. Sandra ve George uyuduğunda seni çağırırım.

Bende dikkat çekmeden başımla onayladım.

Marie
Diane hapishaneden kaçacak kadar zekiydi, onun için planımdan küçük ekmek kırıntıları bırakacaktım.

Plan hazırdı, hala eksik yanları vardı ve çok kırılgandı ama Diane'nin benim yanımda savaştığını biliyordum. Eğer Rick'in mektubunu çözerlerse bana ulaşabilirlerdi. Sadece biraz daha güçlenmesini, sertleşmesini bekliyordum. 14 yıldır bununla uğraşıyordum, oldukça büyük bir destek grubum vardı. Tek bir şey eksikti:Bir tetikleyici, bir telepatik.

Aslında Diane ile aynı gücü paylaşan çok insan vardı, fakat hiç biri Diane kadar güçlü değildi çünkü Diane hem telepati, hem ses, hem de zihin paylaşımı yeteneğine sahipti. Bu da onu büyük bir avantaj yapardı. Prenses olması da halkı etkileyecekti tabii.

Helen öldüğünden beri bunun üstünde çalışyordum. İntikamını alacaktım:Göze göz, dişe diş, cana can...

O pislik benim kızımı öldürmüştü, ben de ondan kurtulacaktım. Hem de insanları ondan kurtaracaktım, özgürlüklerini verecektim, devrim başlatacaktım... KRALİÇEYİ ÖLDÜRECEKTİM!

Tabii, o önce beni öldürmezse. Bunu yapacak kadar zeki olduğunu biliyordum. Bunu yapacağını bilecek kadar zeki olduğumu biliyordu...

Ölü Kardeşim/Devrim Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin