13.BÖLÜM/RİCK'İN EVİNE GİDİYORUZ

19 5 25
                                    

(Hepinizin 1 Mayıs'ı kutlu olsun! Bölümün tadını çıkartın! Çok yakında 2 ay bitecek ve şimdiki zamana döneceğiz. Bakalım Diane neden çok azılı bir suçlu oldu... )

Diane
Bir Sandra'ya, bir Jasper'a baktım. Sandra yumruğunu sıkmış bir şekilde polislere ve robotlara bakıyordu. Jasper ise sakin ama tehtidkar bir şekilde polislerin gözlerinin içine bakıyordu.

O anda polislerin arkasından bir ses geldi. Polisler dönüp arkalarına baktılar, hiçbir şey yoktu. Ve polislerin önünde birden bir çocuk belirdi!

Bir polisin elinden silahı kapıp diğer polisi vurdu! Jasper da fırsat bilip robotlara ateş etmeye başladı. Silah kullanmayı nereden öğrenmişti? Polislerin önünde beliren siyah saçlı, ela gözlü, ten rengi beyazdan birkaç ton koyu olan (yani esmer ile beyaz arası) bizim yaşlarımızdaki garip çocuk, bir görünüp bir kaybolarak dövüşüyordu.

Sandra telekinezi (olduğunu düşündüğüm) güçlerini kullanarak robotları birbirine çarptırıyordu. Hatta robotlar ateş ettiğinde parmağını şıklatarak kendisine gelen mermileri geri yolladı! Jasper ise bir yere saklanmış nişan alıyordu.

Kendimi o anda çok işe yaramaz biri gibi hissettim. Herkes dövüşüyorken, ben burada donup kalmıştım. Sanki göç eden kuşların arasındaki sakat kuştum, bana yardım etmek için yavaşlıyorlardı. Oysaki ben de birşeyler yapmak istemiştim.

İşleri bittiği zaman Jasper bizi bir arabanın yanına çağırdı.

"Sağlam görünüyor, sizce çalışır mı? "
Dedi. Çocuk başıyla onayladı, ben de çocuğa güvenip onayladım. Sandra da bizi görünce onayladı. Demek Sandra da arabalar hakkında pek birşey bilmiyor.

Jasper arabaya birtakım garip şeyler yaptı.

Yazar Notu:Jasper'ın arabaya ne yaptığını ben de bilmiyorum. Bilsem de söylemem zaten. Ama Diane "düzkontak" yaptı demek istedi herhalde...

Sonunda arabanın sürücü kısmındaki (Diane'e biri araba terimleri öğretsin) cam kırılmıştı ama arabaya daha fazla zarar gelmemişti. Umarım gelmemiştir. Jasper arabayı çalıştırırken çocuğa sordu:

"Adın ne? "

"George Mil-"

"Adın yeterli, şimdi, ben seni neden bu arabaya alıyorum? " Dedi Jasper şüpheci bir tavırla, George'u baştan ayağı süzüyordu.

"Çünkü hayatımızı kurtardı. En azından ona birşey borçluyuz. Bu arada, nereye gidiyoruz Jasper? " Dedim araya girerek.

"Birincisi: Ben dayımın evine -bunu söylerken bana baktı- tanımadığım bir yabancıyı -George'a baktı- almak istemiyorum. İkincisi: Bana kendini tanıtması lazım, ona bir şans tanıyorum ama şimdilik eve gelmemesi taraftarıyım. " Dedi Jasper.

"Ben niye kendimi tanıtıyorum? Siz niye kendinizi tanıtmıyorsunuz? Bu arabada durmuş bir manyak adam ve iki ne olduğu belirsiz kız ile neden oturuyorum? Neden tanımadığım birinin evine gidiyorum? " Dedi George. Jasper sinirlenmiş gibiydi.

"Dayımın evi -diye düzeltti- ayrıca, ben de sizin kim olduğunuzu bilmiyorum! Tanımadığım birisi bana ve arkadaşıma hakaret ediyor! Eğer gitmeyi çok istiyorsan defol git! " Dedi Jasper. Ve George'a öyle bir bakış attı ki ben bile ürperdim. Gözleriyle resmen seni öldüreceğim diyordu.

"Çocuk gibi kavga etmeyin! Tanrım, ben daha 12 yaşındayım ve sizden daha düzgün davranıyorum! KESİN ŞUNU! " Diye bağırdı Sandra.

Ne George arabadan çıktı, ne de Jasper bağırdı. Ortalığı geren bir sessizlik vardı. Kimse konuşmaya cesaret edemiyordu. Biraz konuşup ortamı sakinleştirmek istedim ama konuşursam sakinlik yerine gerginlik yaratacağımdan sustum.

"Eve vardığımızda oylama yapacağız. George hakkında. Ayrıca dayım öldüğü ve ailemin yaşayan tek üyesi olduğum için ev teknik olarak benim sayılıyor. Yani evime gidiyoruz. Varmamıza az kaldı. Herkes evimde ihtiyacı olduğu kadar kalsın. " Dedi Jasper sert bir sesle. Onu suçlayamazdım, sonuçta - onunla beraber- evinde üç yabancı insan yaşayacaktı. Ben olsam ben de istemezdim...

Neyse bir süre sonra eve vardık. Eve vardığımızda Jasper'ı bir köşeye çektim.

"Konuşmamız lazım. "Dedim ciddi bir tonda. Jasper Sandra ve George'a git işareti yaptı.

"Ne hakkında? "

"Hani sana hapishaneden kaçınca herşeyi anlatacağımı söylemiştim ya? "

"Evet? "

"Gerçekleri öğrenme vaktin geldi. " Dedim.

??????
Erkek kardeşim babamın evine gidecekti. Nereden mi biliyorum? Çünkü geleceği görebiliyorum! Daha bir sürü özelliğim var. Bu arada annem Marie Filano ile yaşıyorum.

Babamı hiç görmedim, o da beni hiç görmedi. Çünkü görseydi bilirdim, geleceği görebildiğim gibi geçmişi de görebiliyordum.

Micheal Grayson. Erkek kardeşim. Annesi ve babası tarafından hep sevildi. Ailesini kaybetti ve sokakta yaşıyor. Ama babamın evine gidecek. Babam hep onu sevdi! Beni ise annem bile sevmedi! Kaybetmiş olsa da onu seven bir ailesi vardı!

Büyürken annem daima benim efendim olmuştur. Bu yüzden ona "*ma'am" derim. Arada "anne" desem de annem ya beni fark etmiyor ya da fark etmemiş gibi davranıyor. Annem Michael'ı benden çok önemsiyor! Hayır, kıskandığımı zannetmeyin, ben duygusuzun tekiyim. Bunu söylemekten utanmıyorum çünkü ne öfke, ne sevgi ne de utanç duygum var. Ayrıca duygusuz olmak için özel bir çaba da sarf etmiyorum, duygusuzluk içime işledi, efendim büyürken bana duygusuz olmayı öğretti.

Ben şeytanım, erkek kardeşim ise melek. Annem her zaman erkek kardeşimin peşinden koştu. Ah, bir de Diane Thompson'nın. Annem devrim taraftarı. Ben ise belli etmesem de devrim karşıtıyım. Annemin planını alt üst edeceğim. Sofia Thompson'a yaptıklarımı anlatacağım ve onunla çalışmayı önereceğim. Gerekirse Diane Thompson ile evleneceğim:GELECEĞİN KRALI OLACAĞIM!

(Bu bölüm ss_oztrk 'e gelsin, umarım en yakın zamanda DUVAR adlı hikayesine yeni bölüm yazar çünkü sabırsızlıktan ölüyorum. )

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya bırakın. Sizce ????? ve ?????? kim?

Hikayeden beklentilerinizi ve teorilerinizi buraya bırakın.

Son olarak, Ölümcül Oyuncaklar fanları buraya toplansın!

*ma'am kadınlar için kullanılan "efendi" kelimesidir. Ama telaffuzu mom kelimesine benzediği için ??????  arada mom "anne" diyor.

Ölü Kardeşim/Devrim Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin