3.BÖLÜM/SARAYDAN KAÇIYORUM!

77 29 28
                                    

(Merhaba, sevgili okurlarım ve henüz okumayanlar. Bölümler şimdilik az okunuyor ama sayının artacağını umarak yazıyorum. İyi okumalar.)
(Bugün de Helen çizimi karşınızda.)

Diane
Doktoru keşke dinleseydim dedim içimden. Sadece felç geçirmemişim. Aynı zamanda sağ kolum kırılmış ve ayağım incinmişti. Yani yürüyemeceğim ve yazı da yazamayacağım.

Helen'i hiç görmedim. Belki de bayıldığımda hayal görmüştüm. Alıştırmaya başladım:kollarımı, ayaklarımı ve kafamı hareket ettirdim. Sonra da yukarıda bir kamera olduğunu görüp yatmaya devam ettim. Sol elimle su bardağını aldım, daha sonra tüm gücümle kameraya doğru fırlattım. Koşa koşa 4. kata çıktım.

Merdivenler açıktı. Güzel diye düşündüm. Günlüğü aldım ve revire koştum. Doktorun '1 hafta kılını kıpırdatamaz. ' Dediği kız koşuyordu ama bunu en az 5 gün önce söylediği için burun kıvırttım. Günlüğü aldım, biraz karıştırdım sonra da bıraktım. Helen'nın sözleri bana ilham verdi. 9 gün sonra evden kaçacaktım. 5 gün sonra.

Artık kafamda bir plan oluşmuştu. Helen' nın odasına gitmiştim, 2 günlük daha bulmuştum. Ama kaçtığımda okuyacaktım. Gizli bir çanta hazırlıyordum. Doğum günümde kaçacaktım. Doktor artık yürüyebileceğimi fakat 1 hafta daha izinli olduğumu söyledi. Her şey benim lehime işliyordu.

Direk doğum günüme geçiyorum (günlükler adlı kitabımda eksik yerleri okuyabilirsiniz. Kitaptan sonra yazacağım. ).

Tanıdığım ve tanımadığım bir sürü insan vardı, hemen hemen hepsinden nefret ediyordum. Kimsenin planımdan haberi yoktu. Lovaboya gidiyordum/gidiyordum gibi yaptım. Ancak odama gittim ve çantamı aldım. Yorganımı aldım, topladım, 2. kattan aşağı attım ve yere düşünce ben de 2. kattan atladım.

Aklımdan ne geçiyor bilmiyordum ama neyse. Yalpalayarak kalktım. Üstüme çantada olan hizmetlilerden aldığım/çaldığım bir üniformayı giydim (Beth üniformayı kaybettiği için atıldı. ) ve otobüse bindim. Garip bir şekilde evimizin etrafında hiç güvenlik yoktu.

Çok geç olmuştu. 2 buçuk saattir yoldaydım ve uyudum.

Huzursuz bir şekilde uyandım. Son durağa gelmiştik aynı plandaki gibi ilerliyordum ama kalacak bir yer lazımdı. Ben de bir banka kıvrıldım, bir sonraki hamlemi düşünmeye başladım. Saatime baktığımda çok şaşırdım 14 saat yol çekmiş ve 11 buçuk saat uyumuştum. Her şey planladığım gibi gidiyordu fakat böyle bir strese gireceğimi hiç düşünmemiştim.

Kalacak bir yerim yoktu, annem-babam yoktu, beni koruyup kollayacak kimse yoktu, var olan tek şey sapıklardı. Bunları düşünmemeye çalışıp bir markete gittim. Biraz atıştırmalık alacaktım çünkü çok acıkmıştım. Tam girecektim ki vitrinde kendi resmi mi gördüm (artık her marketin vitrininde kocaman bir televizyon vardı çünkü bu 14 sene sonra 2033te geçiyor. ). Ve altımda da kayıp yazıyordu.

İnanamıyorum, annem bana böyle bir şeyi nasıl yapardı? Ücra bir köşeye doğru koştum. Bir de yakalanma stresine girmek istemiyordum. Artık iştahım kaçmıştı, hatta boş bir mide ile öğürüyordum. Dizlerimi büküp başımı ellerimin arasına koydum ve ağlamaya başladım. Arkamdan bir ses duydum. "Kim var orada! " Dedim, cevap gelmedi. Ses giderek yaklaşıyordu, sapık olduğunu düşünüp çığlık attım.

Jackson
Diane kayboldu. Sofia ile dijital bir ilan düzenleyip saray çalışanlarına verdik. Onlarda internette paylaştı. Helen'a olduğu gibi onun da ölmesini istemiyordu. Ayrıca karım hamileydi onunla da ilgilenmek istiyordum. Herşey neden böyle mahvoluyordu? Bütün dizginlerin elimde olduğunu zannederdim ama sadece bir piyon olduğumu fark ettim. Kendimi bir aptal gibi hissettim ama aptal değilim.

Gizli numaradan Sofia'nın telefonuna bir mesaj gelmişti:Kızına olanları biliyorum, artık sence de çok sessiz kalmadım mı? İnsanları bir obje gibi kullanıyorsun. O çocuğun Jackson'dan olmadığını biliyorum. Kızın için geleceğimi sen de biliyordun Sofia. Ama kızın senden daha akıllı olduğu için kaçtı. Kızını yakaladığın anda öldüreceğini ikimiz de biliyoruz bu yüzden Taylor'ı öldüreceğim. Jackson en son telefonunu çalmıştı büyük ihtimalle o okur. Seni seviyorum aşkım. Görüşürüz.

Kimdi bu? Marie olabilir miydi? Bunları nasıl biliyordu? Karısı ve çocuklarını koruyacaktı. Ne olursa olsun. Telefonu sağa sola sallayıp mesajları direk kendine aktardı (dedim ya 2033 diye) ve hepsini telefona "hepsini sil" dediği anda sildi. Sonra kafasındaki dertlerden kurtulmak ve sorunlarını düşünmek için duş almaya gitti.

Ölü Kardeşim/Devrim Serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin