Bölüm-25

1.5K 93 9
                                    

bebeklerimi barıştırmak istiyorum ama ulaşı süründürcem 

*satır arası yorum istirem*

İrem dünden beri odasından çıkmıyordu. Fan sayfaları bunun olduğuna inanmıyorken aynı zamanda İrem'e laf atan magazincilere laf yetiştiriyordu (ece erken cospilav).

***

Ulaş, İzmit sokaklarında dolaşıyordu iki gündür. Memleketine uzun zaman sonra dönmenin mutluluğunu yaşıyordu bir yandan; diğer yanı sevdiğini, eskileri özlüyordu. Çocukluğunun geçtiği sokaklardaydı yine. Ağır adımlarıyla basıyordu her taşa. Her adımında bir anısı vardı. 

Köşedeki parkı gördüğünde aklına babasıyla buradaki anıları geldi. Yaşasaydı belki akıl verirdi ona. Pusulası olurdu oğlunun.

Adımları Ulaş'ı parktan sonra mezarlığa götürmüştü. Annesi ve babasının mezarının önüne geldiğinde gözünden iki damla yaş düştü. 

''Bu iki yaştan biri sensin biri babam anne. İçimden kayıp toprağa düştünüz siz. Benden gittiğinizde söz vermiştim kendime; beni seven, bana değer veren insanları asla üzmicem demiştim. Tutamadım sözümü anne. Görmüşsündür ya da hissetmişsindir İrem'i. Çok saf ve temiz o. Kalbi kırılmaya gelmez, dağılır. Kötü düşünmez kimsenin hakkında. Birini kırmamak için bin takla atar.

Ama ben ona iyi bakamadım anne. Darmadağın ettim onu. Kalbini kırdım. Bir daha yüzüme bakması olası. Sahi, bakmaması da çok doğal. Neler söyledim ona bir bilsen. Yaptığım imalar, ağzımdan sinirle çıkan saçma sözcükler onu benden soğutmaya çoktan yetti. Affettirmem lazım kendimi, acilen.."

Toprağın üzerinde elini gezdirip ayağa kalktı. Mezarlığın kapısından çıkarken adımları tekrar sahili bulmuştu. 'Napıyorum ben?' dedi kendi kendine. Şuan kendini affettirmesi gerekiyordu.

Telefonunu çıkardı, internetten İstanbul'a bir uçak bileti aldı. 2 saat sonraydı. Eve gidip kimseye aldırış etmeden eşyalarını topladı.

Havalimanına geldiğinde taksiye parasını verip çantasını sırtına taktı. Uçak saati geldiğinde derin bir nefes verip piste ilerledi. Koltuğunu bulup oturduğunda Öykü'ye mesaj atmak için telefonunu çıkardı. 

'Abla,ben yanınıza geliyorum. İrem'le konuşmam lazım. Temeli atar mısın?'

Cevap gecikmeden gelmişti.

'Ben olmasam işin iş zaten. Atarım.'

Gülümseyip telefonunu uçak moduna aldı. Öykü haklıydı; olmasaydı işi işti. Sadece ablalık görevini üstlenmemiş, hayatının her adımında önemli bir rol almıştı. Ailesinden uzak büyümüştü zaten. Bu yüzden hep 'Ben Öykü ablamla büyüdüm.' derdi. Abisi her ne kadar bu lafa bozulsa da Öykü'ye çok şey borçlu olduklarını biliyordu.

Hellööö!! Geç olsun güç olmasın atasözüne sığınarak bölümü yayınlıyorum.. Valla yeni fırsatım oldu. Kısa yazdım çünkü bitircek yer bulamadım. Uzatsaydım saçma bitçekti. Neyse yazmaya başlıcam bölümü bakalım ne zaman biter.

Hayran Sevgili | UlRemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin