Bölüm-17

2.2K 136 38
                                    

İrem'den beklenen ayar geldi. Allahtan bu sefer bize değil... 🙏

Ulaş koluna yapışan çocukla sendeledi. "Bi sakin ol oğlum. Noluyo anlat." Çocuk nefes nefese kalmıştı.

"Abi peşimde 3 tane adam var. Kurbanın olayım verme beni onlara!" dedi zor çıkan sesiyle. Ulaş kısa sürede yanlarında biten adamlara karşı çocuğu arkasına aldı.

"Gel lan buraya! O adam koruyamaz seni!"

"Hayırdır bilader? Noluyo?" Ulaş hayatında ilk kez maço takılmaya çalışmıştı. Ama pek becerebildiği söylenemezdi.

"Asıl sana hayırdır? Sen kimsin?"

"Bir tanıdık diyelim de, siz niye kovalıyosunuz bu çocuğu?" Orta boylu adam ciddi tavrını koruyarak cevapladı.

"3 ay önce borç aldı bizden. Vadesiyle ödeyeceğini söyledi. 1 ay süresi vardı. 3 ay oldu habire erteliyor. Vericem diyip gidiyor. Napsaydık? Paramızı bu cüceye mi bıraksaydık?" Ulaş durumu biraz anlamıştı.

"Böyle mi çözüm yolunuz? Belli ki bir derdi var borç almış. Ödeyememiş. Oturup sordunuz mu noldu biye ödemedin diye?"
Adam fütursuzca devam etti.

"Bana ne kardeşim sebebinden! Ben parama bakarım. Verirse başım gözüm üstüne, vermezse de böyle alırız!" Sürekli aynı adamın konuşmasından patron gibi bişey olduğunu anlamıştı Ulaş.

"Ne kadar bu çocuğun borcu?"

"1300 lira." Ulaş cüzdanından çıkarıp verdi. (Kendisi para sıçıyoda) "Al sana 1300 lira. Mutlu oldun mu?"

"Oldum tabii. Bu çocuğu da napıcaksanız yapın. Bi daha gelmesin kapıma!" Adamların gitmesiyle Ulaş çocuğa döndü. "Gel bakalım sen benle." Birlikte arabaya binip bir kafeye gittiler. Ulaş birer çay söyleyip konuşmaya başladı.

"Anlatmaya başla bakalım. Adından başlayıp neden bu adamlardan borç aldığına kadar. Seni dinliyorum." Çocuk anlatmaya başladı.

"Adım Kaan. Kaan Soylu. Bebekken biyolojik annem beni bir fırının kapısına bırakmış. Sonra fırının sahibi Hatice annem beni alıp büyütmüş. 12 yaşıma kadar. Sonra Hatice anneme fırından çıkarken araba çarpmış. Yatağa bağımlı hale geldi. İlaç paralarını verecek durumumuz yok diye bende onlardan borç aldım. Tepeme bindiler ödeyemeyince. Böyle işte.." diyip gözünden akan 3-5 damla yaşı sildi Kaan. Annesizliği Ulaş'ta iyi bilirdi. Ama karşısındaki çocuk birini kaybetmiş, ikincisini kaybetmemek için uğraşıyordu.

"Tamam aslanım. Sen merak etme ben bulucam bir hal çaresini. Şimdi sen bana evini tarif et. Ondan sonra yapıcaz bişeyler."

***

Ulaş ve Kaan eve geldiklerinde kapının yanındaki saksının altından anahtarı aldı Kaan. Kapıyı açıp Ulaş'ı içeri aldı.

Oturma odasına girdiklerinde koltuğun üzerinde yatan kadını gördü. Ocak ayında üzerinde sadece bir tek battaniye vardı. Odanın bir penceresi kırılmış, boşluk kartonla kapatılmaya çalışılmıştı. Odanın ortasında bir soba vardı ve sönmek üzereydi. İçine koyacak odunu bile zor buldukları her hallerinden belliydi.

"Hoşgeldiniz. Kusura bakmayın kalkamıyorum." dedi kadın. Ulaş burukça gülümseyip "Yok, rahatsız olmayın lütfen. Ben Kaan'la konuştum zaten. Biliyorum durumları."

"Ben tanıyorum sizi. Televizyondan. Ama Alaz çok fena. Ay yapılır mı öyle şey güzelim kıza?" dedi ciddi ciddi. Ulaş güldü. Ne olursa olsun kadının yaşama sevincini kaybetmemiş olması güzeldi.

"Rol icabı işte. Yazdıklarını oynuyoruz bizde. Keşke oynadığımız her karakteri biz belirleyebilsek." Kaan hareketlendi. "Abi ayakta kaldın sen. Otur şöyle ben bir çay koyayım sana?"

"Zahmet etme oğlum. Çay içmeye gelmedim."

"Olsun abi. Otur, ben geliyorum hemen."

Kaan mutfağa gidince Ulaş ve Hatice koyu bir sohbete daldılar. Kaan çayları getirince içip kalktı Ulaş. Arabasına bindiğinde İrem'e haber vermediği aklına geldi ve telefonunu çıkardı. İrem tam 43 kez aramıştı. Ulaş'ın telefonu her zamanki gibi sessizde olduğu için duymamıştı.

"Allahım sen yardım et.." dedi ve İrem'i aradı.

"Ya sen nerdesin acaba? 40 kere aradım seni neden açmıyosun? Ne kadar merak ettim seni haberin var mı?"

"Şimdi sorularını tek tek cevaplıyorum sevgilim. 1, markette çok fantastik şeyler oldu eve gelince anlatıcam sana. 2, 40 değil 43 kez aramışsın ve telefon sessizde kaldığı için açmadım. 3, anladığım kadarıyla çok fazla merak etmişsin. Polisi falan aramadın inşallah?"

"Benle dalga geçme. Hadi gel eve."

"Markete uğrayıp mı geliyim yoksa gerek yok mu?"

"Sen ortada olmadığın için ben kapıcıya aldırdım Ulaş merak etme."

"Sen yine o dangalak herifle mi konuştun? İrem bak yanaşma ona. Etrafından ayrılmıyor zaten."

"Kıskanma canım. Güzel kadınım hayranım çok." diyip suratına kapattı. Ulaş sabır çekip arabayı çalıştırdı.

***

Ulaş eve gelmiş ve İrem'e markette olanları anlatmıştı. İrem'de olanlara çok üzülmüştü haliyle. Arada bir gidip yardım edeceklerdi onlara.

"Beni bugün Elif aradı. Müsaitseniz gelmek istiyorum dedi. Gel dedim bende."

"İyi demişsin. Gelsin tabii. Ben de napsam Görkem'i falan mı çağırsam hazır Elif geliyorken?" dedi  Ulaş imalı bir şekilde sırıtarak.

"Ay Ulaş çok ayıp. Olacağı varsa olur boşver."

"Ayıpmış, Allah Allah. Görmüyoruz sanki nasıl baktıklarını." Önündeki bardağı eline alıp sodasını yudumladı.

"Bana da ver." dedi İrem. Ulaş vermedi.

"Aa, trip benim işim Astepe. Sana noluyo?"

"Ay İrem çok ayıp. Ne tribi?!" dedi taklidini yaparak. İrem gülünce Ulaş yumuşadı ve bardağı uzattı. İrem sodayı aldı elinden ve tek yudumda bitirdi. Ulaş oflayarak bir yudum aldığı sodasını yenilemeye gitti.

Hayran Sevgili | UlRemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin