Bölüm-21

1.7K 85 7
                                    

"Ulaş, biraz konuşalım mı oğlum?" Nilüfer yol açacağı karışıklıklardan, kırgınlıklardan ve ayrılıklardan habersiz konuşmak için Ulaşın yanına gitti.

"Tabii Nilüfer anne. Gel otur böyle."

"Bak oğlum, İrem ile birbirinizi çok sevdiğinizi farkındayım, farkındayız. Ama ikinizinde başına gelen ikinci olay bu. İrem vuruldu, sen ne hallere düştün. Şimdide çıktı biri aldı götürdü sizi iki hafta ortada yoktunuz. Bu ne kadar sürecek böyle? Yazık günah değil mi size?

Ben diyorum ki, siz bir süre görüşmeyin. Herkes için en hayırlısı bu olur."

Ulaş duyduklarıyla beyninden vurulmuşa döndü. Birkaç ay önce beni annen bil diyen kadın, şimdi ayrılın diyordu.

"Ayrılalım yani? Görüşmeyelim?"

"Bir nevi öyle tabii. Ama unutma, bu ikinizinde iyiliği için."

"Ben seni annem bilmiştim. Bize geldiğinde evden gelen kokularla çocukluğuma dönmüştüm ben. 8 yıl öncesine. Lisede şehir dışında olduğum için İzmit'e çok sık gelemezdim. Annem de ben kırk yılın başı geliyorum diye sevdiğim her şeyi yapardı. Sen geldiğinde bu ev annem kokardı. Neden bilmiyorum ama, ben sana bakınca annemi görmüştüm. Hatta sadece sana değil, yemeklerine, evindeki dantellere..  Her yerde annemi görmüştüm ben. Bana birkaç ay önce annen bil diyen kadın şimdi git hayatımızdan diyor.

Suçlayamam seni bunun için. Kızını korumak istiyorsun." Uzun süredir tuttuğu nefesini bırakıp "Bari İrem'i görüp öyle gidiyim. Bulunsun en azından." Nilüfer başını salladı. Kızının iyiliğini düşündüğünü sanıyordu. Bilmediği şey kızının ancak sevdadıyla yan yana olursa mutlu olacağıydı...

***

İrem gözlerini bilmediği bir hastane odadında açtı. Yatağın sol tarafında yaşlı bir adam oturuyordu.

"Siz kimsiniz?" dedi. Yaşlı adam uyandığını görünce gülümsedi.

"Oo, uyanmişsun. Ben Asım. Şehir sinurlaruna yakin bir köyde yaşayrum. Tarladan dönerken seni gördum yol kenarunda. Aldum geturdum hastaneye."

İrem adamın Karadeniz'li olduğunu şivesinden anlamıştı.

"Ben çok teşekkür ederim size. Bir de rica etsem telefonunuzu kullanabilir miyim?"  Asım dede deri yeleğinin cebinden tuşlu, bozulmaya yüz tutmuş telefonunu çıkardı. İrem Ulaş'ın numarasını tuşlayıp arama tuşuna bastı. İki çalmada açıldı telefon.

Alo? dedi karşı taraftan gelen ses. Öykü'nün sesiydi bu.

Öykü abla, sen misin?

İrem? Ablam! Nerdeydin?!

Ben bilmiyorum. Bir dakika.  Başını Adım dede'ye çevirip "Hangi hastanedeyiz?" dedi.

"Trakya-İstanbul yolu üzerindeki tek hastane. Şükrü Ilıca Hastanesi."

Trakya-İstanbul yolu üzerindeki tek hastaneymiş abla. Şükrü Ilıca Hastanesi.

Sen bekle orda tamam mı? Ben bizimkileri toplayıp geliyorum. dedi ve vakit kaybetmeden telefonu kapattı.

"Ulaş! İrem aradı seni, biri bulup hastaneye götürmüş. Çıkalım hadi yolumuz uzun."

Ulaş ne olduğunu anlamadan hızla koltukta doğruldu. Karnına yediği darbelerden dolayı oluşan morluklar ve kas zedelenmeleri kendini hatırlatıyordu bu sıralar.

Sehpanın üzerinden araba anahtarını alıp evden çıktı. Öykü ve Nilüfer de peşindeydi.

Öykü arkaya binmek için kapıyı açtığında Nilüfer engelleyerek ön koltuğu gösterdi. Öykü bunu anlamlandırmaya çalışmayı daha sonraya bıraktı.

"Abla, Selim'i arar mısın? O ne yapmış bi soralım."

Öykü Selim'i arayıp durumu anlattı. Selim bahsettiği hastanenin de o hastane olduğunu söyleyince orada buluşmak için yola devam ettiler.

***

"Kizum sağa bi şey soracim ben?"

"Tabii buyrun."

"Sağa noldi? Neden bu haldeydun?" İrem yaşadıklarını hatırladı. Öğrenmemesi gereken ama öğrendiği şeyleri... Yüzünğn düştüğünü gördü Asım Dede. "Neyse kizum, sormadum say."

"Asım Bey,"

"Bey nedu da? Dede de sen bağa, eğer senun içun sikinti yoksa?"

"Asım Dede, sen öğrenmemen gereken bir şeyi öğrenseydin ne yapardın? Hele kş bu öğrendiğin şey çok ama çok sevdiğin biriyle ilgiliyse?"

"Eğer çok seviysem, o da bilduğum şeyi bilmiyse, bir yalanla yaşamasundansa gerçekleru bilup gerçek hayatu yaşamasinu tercih ederdum. Zaten çok ama çok seviyrım, niçun yalan bir hayatla yaşamasinu isteyum ki?" Asım Dede'nin söyledikleri İrem'i biraz da olsa rahatlatmıştı. Sonra tekrar konuştu.

"Bizum hanumla evlenduk, çecuğumuz olmaydi. Tonla hekumlere başvurdik, yol olmay da olmay. Hanum en soninda gel bir çecuk yuvasina gidelum dedu. Hem kendumuza evlat buluruz, hemde anasuz babasuz birine ana baba oluruz dedu. Tama dedum benda. Barış 2 yaşındaydu alduğumuzda. Çatbpat konuşmasunu bilirdu. Bağa bi baba deyişi vardu. Dedum ki ben bu çecuğa ben senun baban değulum nasul derum? Hatunla anlaştuk. Yuvadan alduğumuzu söylemeduk. Barış nişanlanacak, hanumla konişurken sevdalisi duymuş. Bağa dedi ki söyleyelum mi? Sağa deduklarimun aynisinu ona da dedum. İş ha burada bitiy." dedi elini kalbine koyup. İrem uyanalı 2 saat olduğunu yeni fark etmişti. Asım Dede'ye teşekkür etti.

Ay ay ay ay özediniz mi beniii??? Ben sizi özledim valla.  Neyse, bu bölüm yeniydi. Diğerlerinde bazılarını baştan yazdım bazılarında küçük ayrntıları ekledim siz şaaparsınız artık.  Hayde öptüm ♡♡♡

Hayran Sevgili | UlRemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin