Yılbaşı Özel Bölüm

2.5K 161 39
                                    

Yılbaşı sofrası kurulmuş, her şey hazırdı. Geriye sadece misafirler kalmıştı. İrem siyah elbisesini giymiş, dudağına kırmızı rujunu sürmüştü. Aynada son kez kendine bakarken beline sarılan kollarla gözlerini kapattı ve sevgilisinin kokusunu içine çekti. Karnındaki ellerin üzerine ellerini koydu.

Ulaş kadının boynuna minik bir öpücük bırakıp "Yine bir yıl daha bitti. Seninle geçen koskoca bir yıl. Her anımda sen vardın, hep orda kalacaksın. Bir yılımı daha güzelleştirir misin?" dedi.

İrem büyülenmiş ses tonuyla cevap verdi. "Sensiz bırak bir yıl, bir saniye bile geçirmek istemiyorum. Her zerremle yanında kalmak, seninle olmak istiyorum. Sen de benim bir yılımı daha güzelleştirir misin?"

İrem arkasına dönüp cevap bekledi. Aynı anda kafalarını salladılar birbirlerine. Ulaş ceketinin cebinden kırmızı uzun bir kutu çıkardı. Kapağını açıp İrem'e uzattı.

"Annem ve babam evlenirken, dedem anneme takmış. Aile yadigarı bir kolye. Annem sanki hissetmiş gibi ölmeden 1 hafta önce vermişti bana. Hayatıma giren en özel kadına vermem için..." Ulaş bunları anlatırken ikisininde gözleri dolmuştu. "...Bu kolye senden başka kimseye ait olamazdı. Sen annemden sonra bana iyi gelen, yaralarımı saran tek kadınsın İrem. O yüzden bunu kabul et. Eminim ki sana çok yakışacak." İrem kutudaki kolyeye baktı doku gözlerini Ulaş'ınkilerden ayırıp.

"Bu, bu çok özel bir hediye. Ben bu kadarını hakedecek ne yaptım gerçekten bilmiyorum. Layık mıyım onu da bilmiyorum ya zaten." Pırlanta kolyeyi eline aldı Ulaş. Omuzlarından tutup nazikçe döndürdü İrem'i. Saçlarını önüne alıp kolyeyi taktı.

"Senden başka kimse bu kadar layık olamazdı." dedi ve boynundan öptü tekrar.

***

İrem ve Ulaş gelen misafirleri karşılamak için kapıya gitti. İlk gelen İrem'in annesi, amcası, yengesi ve Elif'ti. Hepsiyle selamlaştıktan sonra içeri geçtiler. Çok geçmeden Öykü ve Fatih'te geldi.

(Cemle ilgili minnoş planlarım var o yüzden daha sonraki bölümlerde gelicek.)

Hep birlikte masaya oturdular. İrem gerçekten kelimenin tam anlamıyla döktürmüştü. Masada yok yoktu yine. Nilüfer kızının hamaratlığıyla övünürken, Elif ve Öykü müzikle ilgili sohbete başlamışlardı. Ne de olsa Elif'te mezundu ve adı sanatçı olmuştu.

"Öykü hanım, sizin içinde uygunsa Elif'le bir şarkı söyleseniz de kulaklarımız bir şenlense?" dedi Elif'in babası. (Adını unuttum) Öykü hemen kabul etti tabi.

Öykü Gürman-Efsane (düz kısımları Elif yatay kısımları Öykü söylüyo)

Hangimiz
Uğrunda solmadık o sevda denen şeyin Zehrini tatmadık aşkın
Hangimiz
Bir tek yalan bile söylemedi
Yara bere içinde kalmadı
Hangimiz
Ağrısın sol yanımda o yarin yokluğu Keder benim dert benim
Derdimle ben bir çareyim
Tanır aşıklar beni
Sevmenin bedelini
Çilenin öyküsüyüm ben
Aşkım ben
Efsaneyim

Yalansın
Yalansın sende ettiğin o sözler gibi Yanarsın sende tadarsın
Haramsın
Haram etmiş seni beni tanrı ziyan etmiş Beni bu hayat
Perişan etmiş
Ağrısın sol yanımda o yarin yokluğu Keder benim dert benim
Derdimle ben bir çareyim
Tanır aşıklar beni
Sevmenin bedelini
Çilenin öyküsüyüm ben
Aşkım ben
Efsaneyim

Herkes alkışladı onları. Öykü'nün senini herkes biliyordu ama Öykü Elif'in sesine gerçekten hayran kalmıştı.

"Ne kadar güzel bir sesin var senin. Bi yerde sahne falan alıyor musun?" Elif başını babasına çevirdi.

"Ben söylüyorum babama. Konservatuar mezunuyum, bi yerde çıkmadan keşfedilmem çok zor diye ama beni dinlemiyor." Öykü haklı olduğunu düşündüğü için atladı.

''Elif çok haklı bence. Bende kardeşimle birlikte üniversitede ki duvarın önünde şarkı söylediğimiz videoyu paylaşınca meşhur oldum. Bu işler ya bi yerde sahne almakla ya sosyal medyada paylaşmayla ya da torpille oluyor...'' başını Elif'e çevirip ''...bence sen benim torpilimden yararlanabilirsin.'' dedi. 

***

2018'in son 1 dakikasına girmişlerdi. İrem aldığı konfetileri herkesin eline verdi. Ulaş'ın yanına geçip tek koluyla beline sarıldı ve gözlerini ailesine dikti. Babası ölünce kendini yalnız hissetmişti ama değildi. Ulaş vardı herkesten önce. Sonra annesi, kuzeni, amcası, yengesi ve daha bir sürü insan. Hepsi ayrı iyi geliyordu İrem'e.

Son on saniyeye girdiklerinde geriye doğru saymaya başladılar.

"3-2-1!" Yeni bir yıla adım atmışlardı. Hepsi birbirine sarıldı. Ulaş ve İrem birbirlerini sona saklamışlardı. En son göz göze geldiklerinde birbirlerine doğru hızlı bir adım attılar. Ulaş'ın kolları İrem'in beline, İrem'in kolları Ulaş'ın boynuna sarıldı.

"Senli yıllara sevgilim!" dedi Ulaş ve başını İrem'in boynuna gömdü. Arkadan gelen öksürük sesiyle Ulaş yavaşça başını çekti.

Nilüfer İrem'e doğru yaklaşarak kulağına "Kızım biz gece yokuz, anlarsın ya!" diyince İrem kıpkırmızı olmuştu. Herkes onun bu haline gülerken adam hayranlıkla İrem'i izliyordu.

Utanması, gülmesi, küçücük bir tebessümü ile herkesten farklıydı adamın gözünde kadın. Bir ömrünü ona vermek istiyordu, hep yan yana olmalarını...

***

Saat sabaha karşı 4'e varmışken, tüm misafirler gitmişti. İrem ve Ulaş'ta pijamalarını giymiş, yatağa uzanmıştı.

"Rüzgara yalvarsam, getirir mi kokunu bana?
Diline dilensem, bi sevgilim der mi bana?
Dudaklarına ömrümü versem, bir kere gülümser mi bana?"

Şiirin ilk kıtasını okumaya başlamıştı Ulaş. Geçen sene Ulaş'tan İrem'e gelen bir doğum günü hediyesiydi bu şiir. Sözlü kısımları olduğu gibi melodik kısımları da vardı.

İrem'de melodik kısımlarına başlamak üzereyken Ulaş kendini daha fazla tutamadı ve sıcak dudaklarını İrem'inkilerle birleştirdi...

Helööğğ!!

Şiiri ben yazdım nasıl? Diğer bölümde melodik kısmını yazıcam.

Hayde öptüm 😘

Hayran Sevgili | UlRemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin